Ölüme biraz daha yaklaşıyor gibiydim.

58 14 63
                                    

"Kılıcı daha sıkı tut Kutay!"

Kutay yine kılıcını düşürdüğünde kral sinirle soludu. Ardından gözlerini askerlerin üzerinde gezdirdi. En son beni bulduğunda sırıttı ve kılıcını bana doğru uzattı. Kılıcımı kavrayıp karşısına geçtim. Aşırı hırslıydım lâkin ona karşı öyle değildim. Belki de..

"Gardını al Batu !"

Bacaklarımı omuz genişliğinde açıp kılıcı daha sıkı kavradım. Kral da pozisyonunu aldıktan sonra ilk hamleyi ondan bekledim. Ardından kılıcı önümden geçti. Beklediğim bir hamle olduğu için rahatça geri adım attım. Kendi kılıcımı önüme siper ettiğimde şok olmuş bir şekilde bana baktı.

"Demek zoru oynamak istiyorsun.."

Sadece benim duyacağım şekilde mırıldandıktan sonra üzerime doğru geldi. Bende geri çekilmeyip ona doğru yürüdüm. Kılıçlarımız çarpıştığında kulak tırmalayıcı bir ses çıkardı. Herkes nefesini tutmuş bir halde bizi izliyordu. Kendimi ciddi anlamda savaşta hissediyordum. Kral anlamadığım bir şekilde gülümsediğinde dalgınlığıma gelmişti. Salladığı kılıç omzumu kesip geçtiğinde ayaklarımın üzerinde duramayıp yeri boyladım. Ağzımdan ufak bir inleme kaçmıştı. Otomatik olarak elim omzuma gitti. Kral hiçbir şey olmamış gibi kılıcına yaslandı. Birinin beni kaldırmasını bekliyordu. Kutay bana doğru gelirken aniden kılıcı yere atıp bana doğru eğildi.

"Bunlara alışsan iyi olur Batu, savaşta omzun kopabilir bile."

Hafifçe gülümsediğinde ayakta dikilen Kutay'a baktım. Eli havada kalmıştı. Kral da ona dönünce başımı eğdim.

"Ne dikiliyorsun Kutay, ilk yardım çantasını getirsene."

Kutay hızlıca müştemilata girdiğinde Kral ayaklandı. Elini uzattığında tutup yavaşça doğruldum. Üzerimdeki bakışları hissedebiliyordum.

"Dağılın !"

Herkes acele bir şekilde alanı terk etti. Kutay elinde çantayla geldiğinde kral iğneleyici bir bakış attı. Ama Kutay anlamıyordu sanırım.

"Kutay, dağılın dedim."

Kutay selam verip müştemilata geri döndü. Bende pansuman için arkadaki banka oturdum. Tatlı bir canım yoktu ama acımıştı. Kral yanıma oturduğunda ne yaptığını anlamaya çalışıyordum. Çantayı açtığında eline atladım.

"Kralım siz zahmet etmeyin, ben yaparım."

Elime baktıktan sonra itikledi. Pamuğa azıcık batikon döküp bana döndü. Gözleriyle omzumu gösterdi. Anladığımda gömleğimin kolunu sıyırdım. Çok derin bir kesik değildi neyseki. Dikiş atılsaydı en az iki gün antremana falan gidemezdim. En kötüsü savaş çıksa ilk dakikadan giderdim. Pamuğu bastırdığında dişlerimin arasından tısladım. Sıktığım yumruğa baktığımda boğumlarım beyazlamıştı.

"Alt tarafı bir kesik Batu, ölüyormuşsun gibi tepkiler verme.."

Kral şakaya karışık konuştuğunda tüm acı kaybolup gitti. Aniden tüm bedenim Kral'a ve sözlerine odaklandı. Konuşsa saatlerce dinleyebilirdim.

"Görende tatlı bir canın var sanır. Yoksa öyle mi ?"

"Hayır.. Sadece bilmiyorum bir anda acıyı verdi işte."

"Savaşta ne yapacaksın merak ediyorum."

"Sanırım ilk ölen ben olacağım. Yani başka bir şeyden ölmezsem.."

"Ne gibi bir şey ?"

"Efendim ?"

"Başka bir şeyden ölmezsem dedin ya ne gibi bir şey mesela ?"

Ölümden Çok Sevmek [BxB]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin