new neighbor

203 19 42
                                    

Bugün de ne giyeceğime karar vermek için gardrop'umu açtım. Zaten neyin ne renk olduğunu bilmiyordum gerçi... O yüzden canım adidas takımımı tekrar giydim. Daha hoş gözükmek için gözlüklerimi de unutmadım.

Hanyu ile evimizin yakınındaki parka gitmeye karar verdik. O birkaç yiyecek getirmişti.

Hanyu: Sıkıcı. Tek yaptığımız tıkınmak.

"Başka bir fikrin varsa söyle o zaman."

Dedim atarlı bir şekilde. Hanyu sanki atomu parçalamanın yolunu bulmuş gibi bana dönmesi ile sıçradım.

"Ödüm patladı.."

Hanyu: Mahalleye yeni bir çocuk taşınmış.

"İyi."

Hanyu: Öhöm... Diyorum ki gidip bakalım.

"Saçmalama. Neyine bakıcaz."

Hanyu: Merhaba felan derdik.

"Zaten bizim okula gelecektir değil mi?"

Hanyu: Kesin. Çevrede başka lise yok.

Bir merak etmedim değildi. Aklıma gelen fikir ile ayağa kalktım.

"Onların sokağından geçelim. Merak ettim. Göz ucuyla bakarız. Ama ben selam vermem söyliyim."

Hanyu: İyi İyi. Hadi gidelim.

Yürüdükçe yürüdük. Hanyu sokağı bildiğini söylemişti ama iki defa yanlış yere girmiştik.

"Şaka mısın?"

Hanyu: Yoo. Unutmuşum. HEH dur bak orada.

Bizim yaşımızda gibi duran bir çocuk vardı. Ağır gibi gözüken kolileri kaldırmak için çaba sarf ediyordu. Ama nafile.

Hanyu: Gel yardım edelim.

"Hayır sadece önünden geçip gideceğiz."

Hanyu: Niye ya? Gel hadi. Hem senin kasların yok muydu? Gösterme fırsatı işte .d

"Doğru o zaman gidelim."

Hanyu arkamdan işte böyle yola gelirsin tarzı birşeyler dedi. Ama çokta önemli değildi.

- Ah merhaba!

Hanyu: Selam!

"Merhaba..."

Hanyu: Yardıma ihtiyacın var mı?

- Aslında hayır desem yalan söylemiş olurum ama büyük ihtimalle büyük kolileri babama bırakacağım.

Hanyu: Boşver Xinlong taşır .d

"Ha?"

- Adını da öğrenmiş oldum.

"Ha.. evet. Taşırım. Yani. Denerim tamam."

Tık... Olmuyor. Dur rezil olmayalım... Bakim. Kalkmıyor lan.

Hanyu ve şu çocuk derin bir sohbete dalmış gibiydi. Ve ben niye onun eşyasını hala taşımaya çalışıyordum. Üstelik Hanyu orada boş boş dururken...?

"Bozuk bu."

Hanyu: KQNDKQMDKQMMQMS
(Evet random gülüyor)

- Kaldıramıyorum desene sen şuna .d

"Fazla ağır ne varsa içinde.."

- Annemin porselen takımı *-*

Hanyu: Neyse okulda görüşürüz o zaman Zeyu.

- Tabii görüşürüz Hanyu! Ve diğer çocuk.

Oradan uzaklaştık. Adı Zeyu'ymuş. Biraz gıcık birine benziyor. Galiba onunla anlaşamayacağım..

"Hey Hanyu."

Hanyu: Ne?

" Kolyemi gördün mü?"

Hanyu: Ne bileyim. Görmedim.

"Kesin orada kaldı..."

Hanyu: Git al.

"Hayır ben o şımarığın yanına gitmem."

Hanyu: Ne şımarıklığını gördün çocuğun?

"Öyle işte. Şımarık. Kendini bilmiş. Bişey diyim mi? Ondan bir cacık olmaz. İki gün sonra bize de zorbalık etmeye kalkar bu-"

Lafımı Hanyu'nun şaşkın bakışları kesti.

"Ne? Ne va-"

- Şey... Kolyeni unutmuşsun. Yanlış bir zamanda geldim galiba. Şey ben... Özür dilerim gitsem iyi olur.

Herşeyi duymuştu. Ve özür dilerken ki sesi çok yumuşak ve kırılgan çıkmıştı. O an bin pişman olmuştum. Titreyen elinden kolyeyi alırken fark ettiğim şey ile gözlerim bir an yaşardı. Ya da... Bilmiyorum. Bulanıklaştı. Ama o an bir şey gördüğüme emindim...

Siyah - beyazdan çok daha farklı bir şey...

Siyah - beyazdan çok daha farklı bir şey

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Bir şey diyim mi... BU KİTAP EFSO OLACAK BEKLEYİN.

the color of your heart ' xinyuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin