tear

105 19 21
                                    

Evet. Kafama yediğim darbe ile gözlüğüm düşmüştü. İçimden "bu ne lan" demeyi sürdürdüm. Zeyu ise koşarak yanıma geldi.

- İyi misin?!

"İyi-"

Mingrui: JQNSKQNDKQNDOMALFMALDKAKFKAMFKAMFKWMFKAKDKQKDKAKFKKAKFKAKDKAKFKAKS

Lafımı bölen şey kafama top çarptığı için random gülen Mingrui idi. Topu aldığım gibi ona fırlattım.

Uzaktan headshot... Haketti.

Mingrui: Bizimle oynasaydın böyle olmazdı ahh....

Bir yandan başını tutuyordu. Zeyu ise halimize minik kıkırtılar çıkartıyordu.

- Okuduğun bu kitabın ismi ne?

"Kar küresi."

- Sevimli. Aşk hikâyesine benziyor.

"Deliler hastanesinde başlarına gelmeyen şey kalmayan iki aptal."

- A-anladım. Yazık olmuş.

"Neyse."

- Gergin gibisin. AH BU ARADA!

Çok yüksek sesle konuşmuştu. Kendisi de fark edince kendine çeki düzen verip benden numaramı istedi. Mazeretim yoktu. Verdim.

- Teşekkür ederim. Sana hangi saatlerde mesaj atabilirim?

Demek meşgul biri olduğumu sanıyordu. Güzel. Onunla pek konuşmak istemiyordum zaten.

"Akşamları, sabahları ve öğlenleri meşgul oluyorum. O zaman aramasan iyi olur."

- Şey.. o zaman akşamüstü arayabilirim yani değil mi?

"Tamam. Evet. Olur."

- Tekrar teşekkürler!

Mingrui'nun yanına geri döndü. Galiba evine gidiyordu çünkü Mingrui ile de vedalaşmıştı. Bende yavaş yavaş kalktım. Eve gitme zamanıydı...

~
Akşam yemeğinden sonra
~

Xin.a(annesi): Yatma vakti gelmedi mi sence Xin?

"Peki anne. Bana biraz daha zaman ver. Yatacağım söz."

Xin.a: Pekii.

Annem odadan çıkınca tekrar şarkı sözü yazımıma döndüm. Rap yapmayı seviyordum. Kendimce ritimler uydururdum. Bir kaç ay önce ise şarkı sözü yazabiliyor kıvama geldiğimi hissettim. Bu yüzden her zaman yanımda defter taşırım.

Yine bir kalem aldım. Rengi önemli değildi. Benim siyah beyaz dünyamda fark etmezdi. Diğer renklerin nasıl göründüğünü bilmesem de babam bana çoğunu anlatırdı. İsimlerini biliyordum. Mesela mavi. Acaba neye benziyor. Veya kırmızı. En çok onu merak ediyorum sanırsam.

Çok düşündüm. Bu hastalığın çözümü var mı diye. Hala bir şey yoktu sanırsam. Sadece şu renk körü gözlüğü felan var. Ama ben renk körü değildim. Sorun buradaydı.

Ting

Telefonuma gelen bildirim sesi ile merakla baktım. Zeyu idi. Benden numaramı alırken bana mesaj atmıştı. O yüzden ismini hemen kaydetmiştim.

Ve... Bir anda geri sildi. Ne yazdığını göremedim.

Zeyu:
Ehehehe.

Numaramı alırken yazdığı mesaj dışında başka hiçbir şey yoktu yine. İçimdeki merak beni öldürürken yorgun bir biçimde yatağa gittim.

~
Gece yarısı (saat 04:15)
~

Ting

(Bir mesajınız var)

Sesin beni uyandırması ile telefonumu uykulu gözlerle açtım.

Zeyu:
Xin. Daha fazla gözyaşı dökmek istemiyorum.

• bölüm sonu •

the color of your heart ' xinyuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin