3.BÖLÜM

36 15 167
                                    

Biraz aceleye gelen bir bölüm oldu. Yakın zamanda yeni bölüm gelicek votelerinizi eksik etmeyin bacılar❤️🤝
______________________________________

(Yazarın anlatımıyla)

Ahsen ortalıktan kaybolalı koskoca 2 ders geçmişti ama onun fark edilmeyen yokluğu bir ölünün yokluğuna neredeyse eşdeğerdi. Bu umursuz davranışların dışında kalan tek bir kişi vardı. Yiğit..

Yeni tanıştığı bu tuhaf kızın birdenbire ortalıktan yok oluşu sebebini anlamadığı bir şekilde onu endişeye düşürüyordu. Bu endişe hâli içini yiyip bitirirken ne hocanın bıkkınca anlattığı biyoloji dersi ne de yanında oturan Yahya'nın derste sürekli onu dalgasına dürtüklemesi umrundaydı. Ellerini ovuşturması , gözlerini seri ve odaklanmaya çalışır şekilde kırpışları, bacağını sallayarak titrettiği masa şuanda bulunduğu endişe durumunu biraz olsun özetliyordu.

Zilin çalmasına 5-6 dakika kalmışken Yiğit tamamen durmuş masaya odaklanmış biçimdeydi. Yahya, Yiğit'i bu sefer hızlıca dürttüğünde Yiğit sinirle söylendi:

"Ne var Yahya? Yine ne bokum oldu."

Yiğit istemeden yüksek çıkarttığı sesinin farkında bile değildi. Sinirle çattığı kaşları Yahya'dan önemli bir gerekçe bekliyordu. Yahya panikle Yiğit'in ağzını kapattı ve fısıldayarak hızlıca yanıtladı:

"Ulan gerizekalı az daha hoca duyucaktı ne öküz gibi böğürüyon."

Yiğit umursamaz bir tavırla seslice soluyarak önüne döndüğünde Yahya Yiğit'in tavırlarına anlam vermek istercesine Yiğit'e odaklanmıştı:

"Aga ne bu hâl bir yere mi yetişcen."

Yiğit onu dinlemez hareketlerine devam ederken Yahya'nın dudağı anlamışcasına kıvrıldı ve şaşkınlıkla konuştu:

"Heeee ben anladım senin derdiniiii. Servisteki kı-"

Yiğit, Yahya'nın cümleyi nasıl tamamlayacağını anlamıştı. Bacağını sıranın altından Yahya'ya geçirdiğinde Yahya acıyla inleyerek:

"Tamam kardeşim kurcalamıyorum senin karı-kız işlerini ne hâlin varsa gör."

Yiğit endişeli yeşil gözlerini saate sabitlemiş kulaklarını zilin gelecek olan sesine açmıştı. Yahya arkadaşını böyle endişeli zamanlarında sinir edecek tavırda davranışlara bayılırdı. Yiğit'in aksine onu sinir etmek istercesine olan sırıtışıyla konuşmasını sürdürdü:

"Şşşşt Aga bak. Tenefüste Pelinler sanırım kantine gitcek. Onlara bişeyler ısmarlayacam sende parayı ödeyeceğimiz sırada ödemek için ısrar et ama ben izin vermiyim tamam mı?"

Yiğit sessiz kalarak saate odaklanmaya devam etti. Yahya amacına yanaştığını tahmin edip sırıtarak:

"Cansu'da yanında olucak. Anlaşalım Pelin benim Cansu senin kabul?"

Yiğit sinirle solurken zilin hemen çalması için içinden dualar ediyordu fakat saniyeler bitmek bilmiyordu. Yanındaki esmer ,uzun boylu, hafif sakallı, sırıtan çocuğa susması için dehşetle bakarken daha fazla "Pelin"le başlayan cümle duymamak için zili sabırsızca bekliyordu.

Nihayet zil çaldığında Yahya'nın bağrışlarına kulak asmayarak 10. sınıfların katına inmek için merdivene doğru yöneldi. İlk 2 ders kızın sadece konuşmak istemediği için kaçtığını düşünsede bu fikir artık aklına yatmıyordu. Şuan sadece onu bulmak için çırpınıyordu.

İstediği kata indiğinde o an aklına kızın sınıfını bilmediği düşüncesi geldiğinde çaresizlikle olduğu yerde durmuştu. Yiğit kararlı bir çocuktu. Amacına ulaşmak için her yolu deneyecek kadar kararlıydı. Anlık fikriyle sadece adını bildiği kızın adını haykırarak sınıfları dolaşmaya başladı.

İKİ BOYUT ARASINDAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin