gün 1

1.3K 165 112
                                    

Odaya geçmeden önce uzun bir koridordan geçmiştik. Konaklayacağımız yer bölümlere ayrılmıştı; herkesin ayrı bir odası vardı. Takım arkadaşı olanlar yan yana odalara yerleştirilmişti. Şimdi ise Cesur ve ben sessizlik içinde görevli eğitmenlerden birini takip ediyorduk, eşyalarımız bizden önce odalara bırakılmıştı.

Bizi göndermeden önce eğitim hakkında yeniden kısa bir özet geçmişlerdi, üniversitenin bizim bölümünden birkaç profesör konuşmuştu. Eğitimdeki üniversite öğrencilerine eğitim sonunda askeri üslerde eğitim alma bursu sağlanabileceğini, askerlere de eğitmen sertifikası verileceğini söylemişlerdi. İki taraf için de müthiş bir fırsattı bu. Zaten eğitime sırf bu burs için katılmıştım.

Bugün ilk başta bir süre dinlenip odalarımıza yerleşecektik. Sonra öğle vakti eğitim başlayacaktı. Her takıma bir eğitim odası hazırlanmıştı, spor merkezinin içindeydi. Yedi gün gibi bir süre boyunca sıkı bir eğitimde olacaktık. Ayrıca takımların dinlenmesi ve kaynaşabilmesi için birkaç gün okulun eğlence salonunda parti düzenleneceğini de söylemişlerdi. Asosyal kişiliğim buna tepki vermemişti ama görünene göre arkadaşlarım ve gelen askerler epey keyiflenmişti.

"Hey?"

Başımı kaldırıp sağıma, Cesur'a baktım. Üstündeki çelik yeleği çıkarmıştı, soluk askeri yeşil bir body vardı üzerinde. Gözlerinin yeşili şimdi daha belirgindi. "Evet?"

"Eğitime birkaç saat var. Bir şeyler yemek ister misin? Fena açım," deyip gözlerini irileştirdi ve karnına dokundu. Omuz silktim. "Aç değilim."

"Bir şeyler içersin? Kaynaşmadan eğitime geçmek istemiyorum, bu ikimiz için de can sıkıcı olabilir," deyip alt dudağını yaladı ve hafifçe tebessüm etti. Gülümsemesine bakıp önüme döndüm ve tek kelime etmeden yürümeye devam ettim. Belli etmiyordum ama beni gerçekten şaşırtıyordu. Örgüttendi ve böyle girişken, atılgan olması çok garipti. Anlam veremiyordum.

"Bunu 'evet' olarak kabul ediyorum," dediği sırada eğitmen durdu. İki odayı birbirine bağlayan tek bir şifreli kilit vardı. Bize baktı. "Parmak izlerinizi kaydetmem gerek," Gözleri bana döndü, "Bilge, sağ taraf senin."

"Peki efendim."

Hemen eğitmenin sağına geçtim, nazikçe bileğimi tuttu. Beş parmağımın izini kaydettikten sonra kilit açma iznini onayladı ve benim kapım sola doğru kayarak açıldı. "Geçebilirsin. Kolay gelsin."

"Teşekkürler efendim," deyip Cesur'a bakmadan ve başka hiçbir şey söylemeden odama girdim. Duvarda giriştekinin aynısı olan bir kilit vardı, baş parmağımı ekrana tutup kapıyı kapattım.

İçerisi çok genişti. Sağ duvara başlığı yaslı olan çift kişilik bir yatak, yatağın iki kenarında birer komodin ve yatağın sağındaki boşlukta bir masayla sandalye dışında hiç eşya yoktu. Karşıdaki duvar boydan boya pencereydi, güneşlik kapalıydı. Pencereye yaklaştım ve duvardaki dokunmatik ekrana pencere komutunu girip güneşlikleri açtım, manzara çok güzeldi. Burayla ilgili en sevdiğim şeylerden biri yükseklikti, yukarıdan her şeyi görebiliyordunuz; şehrin bitişindeki ormanı bile.

Bir kapıyla odadan ayrılmış banyoya girip elimi yüzümü yıkadım. Ardından odanın yatağın sol tarafında olduğunu bildiğim içe gömülen dolabı komodinin üstündeki ekranda dolap seçeneğine basıp dolabı açtım ve eşyalarımı yerleştirdim. İçeride genel olarak soluk ve açık renkler hakimdi; kırık beyaz, gri, açık çağla, bej. İşimi bitirip yatağa oturdum ve dışarıyı izlemeye başladım, bugün hava kapalıydı. Kış geliyordu, en sevdiğim.

Üzerimdeki okul formasını çıkarıp koyu kahverengi bir sweat ve siyah bir eşofman giydiğim sırada odanın kapısından gelen saniyelik sesle başımı oraya çevirdim. Parmak kilidinin olduğu ekranda kapıda duran kişinin yüzü görünüyordu. Siyah uzun saçlarımı tepede sıkı bir at kuyruğu yaparken kapıya doğru yürüdüm, gelen Cesur'du. Ekrana dokunup kapının açılmasını sağladım.

holHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin