Salona derin bir sessizlik hakimdi. Seungmin dahi etrafında olan biteni endişeli gözlerle izliyordu. Minho bu duruma daha fazla dayanamamıştı. "Seni kandırmak için fotoğraf üzerinde oynamış olabilirler mi?"
İkizi, Felix'in konuşmasına fırsat vermeden turuncu saçlı olanı cevapladı. "Seungmin onunla dalga geçebilmek için yıllarca çocukluk ya da gençlik fotoğraflarını aramayı denedi. Changbin bizzat kendisi vermediyse fotoğraflara erişmeleri mümkün değil."
Felix kafasını sallayarak onayladı. "Kanıta ihtiyacım yok. Bir ilişkileri olduğuna eminim."
"Açıkla." Dedi liderleri sert bir ses tonuyla. Koyu kahve gözleri neredeyse nefret doluydu.
Ufak beden sıkkınca nefesini verdi. "Zaman kaybediyoruz fakat nasıl isterseniz öyle olsun. Açıklayacağım." Parmaklarını çıtlattı, eklemlerinden gelen keskin sesin ardından konuşmaya devam etti. "Hwang Hyunjin, canımın acımayacağından emindi. Bu bilgiye ulaşabilmesi için Jisung haricinde birinizle iletişimde olması gerekiyor." Kaşları çatıldı. "Belki de birilerinizle."
"Han'a sonsuz güveniyorsun ama bizden şüphe ediyorsun?" Jeongin'in sesinden kırgın olduğunu anlamak mümkündü.
Felix dilini damağına vurarak ufak bir 'çık' sesi çıkardı. "Söz konusu hain Jisung olsaydı, canımın acıyor olduğunu biliyor olurdu."
Merak dolu beş çift göz genç bilim adamını süzerken Felix aniden oturma ihtiyacı ile dolmuştu. Gergindi. Güçlü görüntüsünün ardında ailesini kaybetmekten ölesiye korkan ufak bir çocuk gizliydi. İkizinin saniyeler içerisinde isteğini anlamışçasına oturabilmesi için çektiği sandalyeye buruk bir gülümseme bıraktı.
Açıklamak istiyordu. Fakat nereden başlayacağından emin değildi. Zihninde kelimeleri bir araya getirmeye çalışıyorken Han Jisung'un kemikli elleri omzunu okşadı ve yatıştırıcı sesiyle konuşmayı devraldı. "Neden bende disleksiye neden olurken Felix'in tüm tat reseptörlerini yok eden lanet, Jeongin'de koku kaybına sebep veriyor?"
Jeongin omuz silkti. "Evrenin kadavra kokusu alamıyor olmam için verdiği bir ödül olduğunu düşünüyordum."
Seungmin en gençlerine ters bir bakış atmıştı. "Aconite'i sorgulamayız." Derken kafası hafifçe eğilmişti. "Sorgulamak bilgiye ulaştırır. Fakat bu konuda ne kadar kişi bilgi sahibi olursa insanlığı o kadar karanlık bir son bekliyor." Gözleri Felix'e odaklandı. "Bunlar senin sözlerin."
Felix yorgunca kafasını salladı. "Öyle gözüküyor ki bugün taşıdığımız yükleri eşitleyeceğiz."
Han cümlesini bitirmesini beklerken civcivinin saçlarını okşuyordu. Derin bir nefes aldı ve masanın etrafındaki yoldaşlarında gezindi gözleri. "Her canlı formunun tek temel amacı vardır. Yaşamak. Canlı, neslinin devamı için kullanabileceği her yolu denemeye hazırdır, ister amip olsun isterse insan."
Yutkunduktan sonra konuşmasına devam etti. "Aconite'in de yegâne amacı hepimizinkiyle aynı. Fakat aşı çalışmaları yapılırken bir diğer amacımız virüsün üremesini engellemekti. Bu yüzden genetik dizilimi yeniden düzenlerken bu özelliği köreltmeye karar vermiştik. En azından geliştirilen ilaç salgını yok etmese bile, yayılımı engelleyecek ve pandemiyi kontrol altına almamızı yarayacaktı."
Felix ürpererek ikizinin sözünü kesti. "Maalesef kodlama sırasında bir şeyler ters gitti."
Sincap yanaklı olan onu onayladı. "Bulaş yolu olmayan, üreyemeyen, bölünemeyen canlı formunun tek seçeneği kaldı. Yaşadığı konağın ölmesini engellemek ve koşulları onun için en iyi hale getirmek. Bunun için konağı değişime zorlaması gerektiğini fark etti."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aconite | [Hyunlix]
Fanfic{Hyunlix, Straylix} Moskova 11 Ağustos 2020 Gamaleya Enstitüsü'nde henüz birkaç aydır çalışmakta olan beyaz yakalılar, laboratuvarın giriş kısmına yerleştirilen son model televizyona bakmayı reddediyordu. Kızıl saçlı olan laborant, adının kazınmış o...