13

4.2K 421 649
                                    

selam yorobun

jisung

"kocasının bir tanesi, çat çat çat çat." elimde tuttuğum çikolatalı sütüm ile felix ve seungmin'in deli gibi tiktok çekmesini izliyordum. evet. hayatıma sokayım. keşke 1 hafta önce ölseymişim.

"biraz daha içersem yemin ederim şu sütü kusacağım halıya.." elimdeki litrelik bardağa tiksinerek bakarken çişe gitmek için oturduğum ikili koltuktan zıplayarak kalkmıştım. tam ikinci adımımı atacakken bir anda çığlık kopunca irkilip geri çekildiğimde, bardağımdaki süt de kanatlanarak felix'in en sevdiği halısına dökülmüştü. yere baktığımda jeongin yerde yüzüstü yatıyordu, yanlışlıkla eline basmıştım. yunus balığı gibi hönkürüyordu. çığlığını siktiğimin veledi.

onu gram umursamayarak salondan çıkmak için kapıya yöneldiğimde arkamdan götüme tekme atmıştı. pijamamın üzerinden popişimi ovuşturarak çişe gittim. işimi hallettiğimde ellerimi yıkıyordum ki, kapı zili çaldı.

"birini mi bekliyorduk?" diye seslendim cevap gelmemişti. kapıya yönelip delikten bakmadan direkt kapıyı açtığımda gördüğüm manzarayla birlikte korkup geri kapadım. hyunjin eniştem, minho ve changbin hyung gelmişti...

"ha siktir." kapıyı kapatır kapatmaz üstümdeki pembe tişörtle takım olan pembe sincap desenli pijamama baktım. kapının arkasından gülüş sesleri duyduğumda daha fazla rezil olmamak için saçlarımı geriye attım ve derin bir nefes alarak kapıyı açtım.

"hoş geldiniz hyung, sizi beklemiyordum." o sırada beni ittirip hyunjin'in üstüne atlayan jeongin'i yok saymaya çalışarak misafirlerimizi içeri davet ettim.

"ben çağırdım." dedi jeongin. changbin hyung bana sıkıca sarıldı. "kusura bakmayın böyle aniden geldik ama hyunjin jeongin için geleceğini söyleyince, biz de minhoyla seni görmek istedik."

"sorun yok hyung, ben de bu danalarla sıkılıyordum." dedim ben de ona kollarımı sararken. minho hyung da bana karşılık gülümsediğinde utanarak kafamı eğdim. bana sarılmamıştı. yakın değildik, onu anlıyordum.

felixle seungmin'in kafası direkt kapıya dönünde felix'in kalbini tuttuğunu gördüm. "ha siktir rüyada mıyım?" "changbin mi gelmiş??" dedi bağırarak. elimle susması için işaretler yaptım. ama ne yapsam nafileydi, çünkü salonun duvarında changbin hyung'un fotoğrafları vardı... pes ederek olayları akışına bıraktım. felix kesinlikle beni öldürecekti ama artık platonik olamazdı.

derin bir nefes alarak kafamı salonda oturan topluluğa çevirdim. "dc mi oynasak? çok sıkıldım. hazır kalabalığız, eğleniriz biraz?"

jeongin hyunjin'in kucağına yatmıştı ve gözleri kapalıydı. felix ise bir duvara bir de changbin'e bakıyordu. seungmin de benimle ilgilenmiyordu, gülümseyerek telefonuna bakıyordu. beynim sikilmişti.

"YA LÜTFEN!!" dedim sesimi yükselterek. herkes bana bakmıştı. sonunda ilgilerini çekebilmiştim.

seungmin beni kenara ittirerek ayağa kalktı. "chan hyung neden gelmedi?"

changbin yarım ağız güldü. "neden sordun?"

"ben, şey oldu. merak ettim sadece. kıvırcık kıvırcık sarı saç-"

"ne diyorum lan ben? neyse, onu da arıyorum gelsin. sizce müsait midir?" gergin bakışlarını changbin hyung ve minho'nun üzerinde gezdirdi.

"sen ararsan her halükarda gelir o." dedi minho. arıyorum o zaman dedi dudaklarındaki ufak sırıtışla. herkes oyun için onay verince "ben de içkileri hazırlayayım bari." dedim mutfağa doğru yönelerek.

miyav ★ minsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin