~8~

1K 117 93
                                    

Sabah uyanır uyanmaz bilgisayarın güç tuşuna bastım. Ben tuvalete gidip elimi yüzümü yıkayana kadar bilgisayarım açılmış, Genshin oynamak için de launcher açılmış olurdu. 

Heyecanla işimi bitirir bitirmez masanın başına oturdum. Açtım ama Childe beni doyurur güzel görseller ile. 

İşin şaka tarafını geçip Genshin hesabıma girdim ve açılmasını bekledim. Arkaya müzik bile koymamıştım. Kulaklığımı takıp etrana bön bön bakıyordum. Childe'ın güzel sesi benim ona layık olacak kadar olmayan kulaklarıma hoş bir tını gibi geliyordu, müziğe kimin ihtiyacı vardı?

Girer girmez günlük görevlerimi yaptım çünkü unutuyordum. Hem de Childe'la ilgili bir quest de durup dururken çıkmamıştı. Biraz üzülmüştüm açıkçası. Onunla oynamak zevk veriyordu. 

En son ödüllerimi almak için Katheryne'e gittim. Liyue'deki o işe yaramaz, sabah akşam korsancılık oynayan ama hala o başarımı veren oyunu oynamayan çocuklarla uğraştıktan sonra komisyonların verildiği yere gittim derken Tartaglia'nın orada olduğunu gördüm. Çok sinirli gözüküyordu. Yanına geldiğimde yumuşamamıştı bile. Merak ettim ne olduğunu. Sordum;

"Neden bu kadar kızgın gözüküyorsun Childe? Bir şey mi oldu?"

"Bunu bana sen mi soruyorsun gerçekten?" Sinirle iç geçirmişti. 

Ben ne yaptığımı gerçekten bilmiyordum oysaki! Tek yaptığım oyundan çıkıp geri gelmekti. Acaba günlük görevleri yaptığım için çok mu beklemişti?

"Tam otuz altı gündür Liyue'de seni bekliyorum. Otuz altı gün oldu. Ne kadar merak ettim seni.... Biliyor musun sen? Hayal edebiliyor musun? Sen sadece geri döneceğim diyip kayboldun ama!"

Childe sesini yükseltince anladım olayı. Gerçek hayattaki gibi ilerlemiyordu orada zaman. Saatler daha hızlı aktığı için burada neredeyse bir ay geçmişti ki ben çok uyumamıştım bile. Nasıl özür dileyeceğimi ve açıklayacağımı bilemiyordum. Gerçi, sadece bir oyundu bu değil mi..? Oyunun sadece para alma taktiğiydi.

Gergince onu izliyorduk sadece oyunda, konuşabileceğim bir alan belirmemişti.

"Of ojou-chan... Beni ne kadar endişelendirdin bilemezsin... İyi yönünden bakacağım ve nerede olduğunu sormayacağım bunca zaman. Duymak da istemiyorum zaten... Kim bilir kiminleydin ki beni unutup gittin." Childe elindeki kesede topladığı birkaç taş parçasını bize verdi.

"En azından benimle vakit geçirmek için meşgul değilsin değil mi?"

O anda gözlerim yaşardı. Babam bile beni bu kadar merak etmemişti ki hayatım boyunca... Bir karaktere bu kadar bağlanmamam gerekiyordu yine de... Childe... 

Ekrana bakarak ağlamaya başladım sessizce. İstemsizce gözyaşlarım akarken çok fazla hareketsiz kaldığım için oyunda, Tartaglia tepki verdi. 

"Sen ağlıyor musun...? Buraya gel." Dedi ve karakterime sarıldı. Anlamayacağım bir şekilde bu bana mutluluk verdi ve onun nasıl ağlayıp ağlamadığımı bilmesini düşünmedim bile. Sadece onun bana sarılmış olma gerçeği mutlu etmişti.

Biraz da öyle kaldıktan sonra beni bıraktı. Belki de bana iltifat etmek ve beni biraz neşelendirmek için saçmalayarak konuşmuştu. Mutlu de etmişti tabii.

"Yoksa yıldızlara geri mi dönmüştün Nee-chan?"

"O da ne demek?" Dedim. Sesimiz hala ağlamaklı geliyordu.

"O kadar uzun düşünmene gerek yok... Sadece beni yalnız bırakma olur mu? Seni bekliyordum bunca zaman."

O anda oyunda nasıl gözüktüğümü bilmesem de ben kızarmıştım. Şu anda şu Dünya'ya bu oyundaki karakterden başka beni seven kimse yoktu. Kimseyle iletişim halinde değildim ve uzun zamandır bu kadar samimi sözleri ilk defa duyuyordum. Gerçek olmasa da ekrandan çıkıp yanağımı okşayan sözlerdi bunlar.

Oyundaki Childe bizden gerçekten hoşlanıyordu. Bunu görebiliyordum. Ben de ondan deli gibi hoşlanıyordum ama gerçek olan hiçbir şey yoktu ortada.

Sessizce durumuma ağlarken Tartaglia'yla konuşmayı kestim.  Geçen gün yaptığım gibi bir domain'e girdim onunla.

Keşke gerçek olsaydın Childe...


In hands of the Harbinder | Childe x Reader |Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin