~6~

1.7K 143 341
                                    

"Traveler!" Adım ile biri seslenince arkaya döndüm. Bir kadındı ve buraya doğru koşmuştu. Sonra da nefes nefese eğilip ve dizlerini tuttu. Elinde bir de kağıt vardı. Birkaç saniye daha nefeslendikten sonra başını kaldırdı ve bize döndü. "Traveler... Bir ricam olacak..."

Önümdeki yemeği bırakıp ayağa kalktım. Childe da benimle beraber doğruldu. "Evet? Sorun nedir?" Diye cevaplayınca kadın elindeki kağıdı bana uzattı. 

"Lütfen! Bunu yapmanız gerek! Kız kardeşim tehlikede!" 

Kağıtta bir istek yazılıydı. Yanına da bir harita çizilmiş, üzerinde de çarpı işareti vardı. 

Hemen olayı anlayıp kağıdı envanterime attım. "Hallederiz. Mora...?"

"Ne kadar istersen! Yeter ki onu kurtar!" Dedi endişeyle. Titriyordu da, buraya kadar koşmuştu belli ki. 

Başımla onayladım. "Hemen gideriz. Değil mi Childe." 

Childe ona döndüğümüzde gülümsedi. "Hay hay~ Emrindeyim." 

Bizim yüzümüzde de bir gülümseme belirdi. "Hadi gidelim o zaman." Onun kolundan tuttum ama o beni iterak direkt ellerimizi birleştirdi. "Böyle daha rahat Ojou-chan. Böyle kalalım." 

Benim de bir sıkıntım yoktu tabii. Böylece onunla direkt Tianqiu Valley'e ışınlandık.

Ellerimiz kısa süreliğine de olsa birleşmiş, şimdi de ayrılmıştı. Olsun... Gariban Traveler buna da razı... Olsun...

Işınlandığımız anda Childe gerildi ve bizim kolumuzu tuttu. "Çığlık seslerini duyuyor musun...?" Ben de onun söylemiyle gerildim. "Hayır. Öyle bir şey duymuyorum. Nereden geliyor sesler?" 

Childe, "Beni izle." Dedikten sonra direkt gölün tarafına koşmaya başladı son hız. Biz de hiç zaman kaybetmeden onu izledik koşarak.

Childe haklıydı. Gerçekten birileri sürekli çığlık atıyordu ve bu sesler Childe'ı izledikçe daha da yükseliyordu. Aynı zamanda da... Seslerin tanıdık olduğunu düşünüyordu. 

Childe bir anda durdu. Biz de durduk ve önümüzdeki olaya baktık. Kayaların önünde Ruin Guard ile işkence çeken iki kişi vardı. Birini tanımıyordu da diğerinin Xiangling olduğunu fark etmişti. İkisi de çığlık atarak koşuyorlardı. 

Uzunca bir iç çektik. "Yardım edelim şunlara." Childe da başıyla onayladı. Yayını çıkardı ve Ruin Guard etrafında dönerek kızların peşinden ilerlerken Childe oklarını robotun başına doğrulttu. Birkaç ok fırlatışından sonra Ruin Guard durdu ve yere doğru eğildi. 

Bu hareketin ne olduğunu iyi biliyorduk. Hemen Childe'ın kolundan tutup Xiangling'lere doğru koşmaya başladık. Yanımda kahrolası Zhongli olmadığından yapabileceğimiz tek şey buydu. 

Onlara da "KOŞUN!" Diye bağırdığımızda direkt harekete geçtiler. Guard'ın bombaları iyice yaklaştığında son kez depar attım ve kılımıza bile zarar gelmeden nefes nefese yavaşladık. Childe hala Guard'ı uzaktan indirmeye çalışırken ben Xiangling'e ve yanındaki küçük kıza baktım. 

"Ne işiniz vardı burada? Xiangling'i tahmin edebiliyorum da sen...?" Diye onları sorguya çekecekken Xiangling araya girdi.

"O kadar da belli mi gerçekten??" Dedi şaşkın şaşkın. 

Yüzümü sıvazladım. "Tabii ki. Senin tehlikeli yerlere gitmenin tek sebebi yemek için malzeme toplamak." 

Xiangling kıkırdadı. "Doğru bildin!!" Yine de bu mutlu haline rağmen ona dik dik bakınca dudak büzdü. 

In hands of the Harbinder | Childe x Reader |Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin