Bölüm 44

1.6K 113 13
                                    

Sabaha kadar rahatsız bir uyku çektikten ve Teresa'nın ağzıma tıktığı lokmaları yuttuktan sonra Ethan'la konuşmaya karar verdim.

Uyanık mısın?

Claire bu saatte uyuyor olabilecek tek insan sensin.

Sizin yemeğe benim de uykuya ihtiyacım var.

Senin de yemeğe ihtiyacın var sadece kabul etmek istemiyorsun.

Sus da vazgeçmeden söyleyeceklerimi söyleyeyim.

Pekala. Kabul etmeni de beklemiyordum itiraf etmek gerekirse. Pes etmiştim.

Seni suçlayamam ben bile sana ulaşır mıyım emin değildim. Telefonum olsaydı arardım ama Ethan yüzünden telefonum kırılmıştı. Bir süredir kafamda dönüyordu-

Bir aydır.

Ethan sen de pek kolaylaştırmadın.

Seninle konuşmaya çalıştım. Bir kez gerçekten bunu denemişti, meclis çıkışında, bir daha meclise de gitmemiştim.

Evet, sonra bana bağırdın kolumu morartacak kadar sıkı tutmayı becerdin- Bakayım başka ne vardı? Oh, evet! Beni duvara fırlattın!

Fırlatmadım. dedi sert sesi zihnimde yankılanırken. Sadece seni yakındaki bir duvarla kendi arama sıkıştırdım. Hatırlamak bile kendimi daha kötü hissetmeme neden oluyordu.

Kolların iki yanımda beni sıkıştırmışken kendi buna alındığım için pek suçlayamıyorum. Bu konuşmanın böyle gitmesini planlamamıştım. Ama Ethan gerçekten de hiç yardımcı olmuyordu.

Peki, seni birazcık kapana almış olabilirim. Beni dinlemen için.

Ethan bu konuşmayı bitirmeye şu kadar yakınım biraz kendine yardımcı ol bence.

Tamam! Tamam! İstediğin şey ne? Söyle.

Benimle gölde buluş.

K, ne zaman?

Bilmem, bir saat sonra mesela?

Anlaştık. Sonra biraz düşündüm. Sonraki isteğim konusunda hala biraz kararsızdım ama en sonunda derin bir nefes alarak tekrar konuştum. Bir de benim resimlerimden birini getir.

Demir Saray'da kısa bir uğrak yaptıktan sonra Teresa'nın tariflerine uyarak göle ulaşmıştım. Ethan her zamanki gibi tam zamanında buradaydı. Benim aksime. Yolda birazcık kaybolmamın da bunda bir etkisi olmuş olabileceğini kabul etmeliydim.

Teresa ona sorduğumda burayı önermekte gerçekten haklıydı. Gölün mavi mavi parıldayan kristal suyunun hafifçe dalgalanması, yaprakların hafif hışırdaması ve birkaç hayvanın uzaktan gelen sesi dışında hiçbir ses yoktu. Atlantis'in parlak güneşi altında her şey çok sature görünüyordu. Temiz havayı içime çektim. Yerleşke'nin ve Cam Bina'nın hektik havası altında böyle bir yerin bulunması hayret vericiydi.

Sakalı önceki güne nazaran biraz daha belirginleşmişti ve daha az kötü görünüyordu. Kendisi, genel olarak daha az kötü görünüyordu. Teresa'nın yaptığı onca makyaja rağmen sadece presentable ya da idare eder görünen benim aksime. Ama eşit olmayan yüzüm hakkında sıkılgan ve güvensiz olmak yerine Teresa'nın benim için seçtiği hali hazırda hafif transparan elbiseye güneş ışığının hiç de yardımcı olmadığı konusunda sıkılgan ve güvensiz olmayı tercih ettim. Güzel görünmek istemiştim. Onun yerine rahatsız görünüyor olmalıydım. Ethan'ın bakışları henüz yüzüme çıkmamıştı, gözlerimiz henüz buluşmamıştı. Başka bir şey giymeliydim. Teresa ne kadar itiraz ederse etsin.

Atlantis'in Beş Kurucusu (Düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin