8

10.8K 1.5K 364
                                    

Kaybolurum Gülüşünde - İkilem

Kaybolurum Gülüşünde - İkilem

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

A R D I Ç

Kendimi asla ait hissedemediğim yerlerin başında bu parıltılı, şaşalı, her yanından zenginlik akan davet salonları geliyordu. Tavanın ortasından sarkan devasa avizeye böyle bir şeyi ömrümde ilk defa görüyormuşum gibi şaşkınlıkla bakmamak için içimdeki çocuğu zapt etmem gerekiyordu. Parmaklarımı garsonların ellerindeki tepsilere sıralanmış, ilginç renklerdeki içkilerin kadehlerinde dolaştırmak, bir ikramlığı kimse görmeden ağzıma tıkıştırmak ve sadece çalışanların ara sıra geçtiği köşedeki loş boşlukta koşup kaymak istiyordum. Böyle bir yerde eğlenebilmenin tek yolu bu olabilirmiş gibi geliyordu ama ben her istediğini elde edemeyeceğini güzelce öğrenmiş bir çocuktum. Uslu durmak ve heveslerimi görmezden gelmek benim için alışageldik bir şeydi.

Tam yanımda duran kadın ise tam tersiydi. O buraya ait. Bu ışıltıların altına, bu zenginliğin içine. Diğer insanlar gibi kendini abartılı kıyafetler ya da pahalı mücevherlerle donatmamıştı. Buradaki en sade giyinmiş kadın oydu. Tek mücevheri boynundaki küçük inci ve kulaklarına taktığı uyumlu küpelerdi. Dizlerinin birkaç parmak üstünde biten bordo elbisesinin hiçbir abartısı yoktu ama bu mühim değildi. Omuzlarının dik duruşu yeterliydi. Birbiriyle sidik yarışına girmiş bu insanlara hep aynı sakin ve sıkılmış ifadeyle bakışı yeterliydi. İnsanların ona hem sinir olduklarını, hem de onu memnun edebilmek için etrafında dönüp durduklarını görebiliyordum.

"Müzikten hoşlandınız mı Kayra Hanım?" diye soran davet sahibi gibi. Olumlu bir cevap almayı beklemediği yüzünden anlaşılıyordu ama yine de sormadan duramıyordu. İçinde bir yerlerde küçük bir umut vardı. Belki Kayra Acar çalan şarkıdan hoşlanırdı.

İç çekme isteğimi zar zor bastırdım. Bu adamı çok iyi anlıyordum.

"İtiraf etmem gerekirse pek benim tarzım değil." dedi Kayra. "Bach bana her zaman kasvetli gelmiştir. Ben klasik müzikte modern dönem sanatçılarını tercih ediyorum sanırım. Mahler gibi. Fakat müzisyenler işini çok iyi yapıyor."

Davet sahibi müziğe olmasa bile müzisyenlere övgü aldığı için rahatlayarak gülümsedi. "Mahler'e aşina değilim ama yarın ilk işim eserlerine göz atmak olacak."

Kayra hafifçe tebessüm etti. "Bayılacağınıza eminim."

Hepimiz bu adamın Mahler'i asla kendi istek ve iradesiyle dinlemeyeceğini biliyorduk. Bu yüzden ona dil çıkarmak istedim fakat bunun yerine Kayra'ya dönüp içecek bir şey isteyip istemediğini sordum. "Su, lütfen." dedi. "Boğazım kurudu." Sonra yanından ayrılmadan önce bana iyice yanaşıp alçak bir sesle ekledi. "Çabuk dön. Beni bu insanlarla tek başıma bırakma."

Dudaklarımın yaramaz bir tebessümle kıvrılmasını önleyemedim. Bu elbette Kayra'nın gözünden kaçmadı. Kaşlarını çattığında mavi gözleri huysuzlukla karardı ama bütün uçarılığına rağmen kendisini bu insanlar arasında rezil etmeyecek kadar gururlu birisiydi. Bu yüzden başka bir şey söylemeden gitmeme müsaade etti.

Derin Deniz MavisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin