İthafları yorumlardan seçiyorum. Keyifli okumalar!
A R D I Ç
Kayra Acar benim evimdeydi.
Benim mutfağımda.
Benim salonumda.
Bu düşünce yaldızlı bir tablo gibi zihnimin içinde parlayıp dururken hissettiğim coşkuya engel olmak bir kenara, onu dizginlemem bile imkânsızdı. Onu buraya getiren şeyin hastalık olmasından elbette nefret ediyordum ama salonumda, büyük kanepede tam yanımda oturmuş çayını yudumlarken daha iyi görünüyordu. Yüzünün rengi geri gelmeye başlamıştı. Gözlerinde yorgunluk vardı ama bana bundan önce en son ne zaman kustuğunu anlatırken gülüyordu.
Bu akşam her zamanki halinden farklıydı. Onun incindiğini ve acı çektiğini görünce mahvolmuş, ne yapacağımı şaşırmıştım. Fakat bu sırada bazı küçük şeyleri de fark etmeye başlamıştım. Birbirimize ne kadar alıştığımızı mesela. Bir arada olmanın, yakın olmanın artık ikimize de yabancı bir yanı yoktu. Elimi tutarken ya da ben parmaklarımı onun güzel yüzünde gezdirirken hiç gerildiğini hissetmiyordum. Koluma giriyor, bazen birden bir kedi gibi bana sokuluveriyordu. Aslında onu çoğu zaman vahşi bir kediye benzetiyordum. Sivri dişleri ve keskin pençeleri vardı. Bunları kullanmaktan hiç gocunmuyordu fakat ne kadar ürkütücü kükrerse kükresin, en nihayetinde bir kediydi ve sıcaklığı, şefkati seviyordu.
Tıpkı başını koltuğun sırtına yaslayıp bana masum bakışlar atarak "Bu akşam burada kalsam senin için sorun olur mu?" diye sorarken olduğu gibi.
"Olmaz." dedim gülümseyerek. "Ama neden eve gitmek istemediğini öğrenebilir miyim?"
Burnunu kırıştırdı ve yüzü daha da sevimli bir hal aldı. "Annem beni hastaneye sürükler. Var olan bütün testlerin ve tahlillerin yapıldığına emin olmadan eve dönmeme müsaade etmez. İnan bana, biraz bile abartmıyorum. Ben ne zaman hasta olacak gibi hissetsem gizlice ablama giderim ki annem delirmeden o beni tedavi etsin ve bunu sessizce atlatabilelim."
"Açıkçası doktora gitsen, hiç değilse ablanla konuşsan ben de daha iyi hissederdim." diye itiraf ettim. "Hala biraz solgun görünüyorsun."
"Yarın ablamla konuşacağım, söz. Ama bu gece sadece kımıldamadan durmak istiyorum."
"Pekala." dedim. "Bu evde ailem dışında ağırlayacağım ilk misafirim olacaksın o halde."
Kaşları tatlı bir hayretle yukarı kavislendi. "Gerçekten mi? Buna sevindim."
Dudaklarımı zorlayan gülümsemeyi engelleyemedim. "Ben de."
Bundan üç hafta öncesinde Kayra böyle küçük flörtlerime gözlerini kaçırarak ya da konuyu hızlıca değiştirerek karşılık verirdi. Şimdiyse bana genişçe gülümsüyordu. Üstelik gözlerini hiçbir yere kaçırmıyordu. Zavallı kalbim böyle küçük şeylerden kendine büyük umutlar yontmaya oldukça hevesliydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Derin Deniz Mavisi
Dla nastolatkówMor Bulutlar'dan tanıdığımız Akın ve Hale çiftinin kızları Kayra'nın hikayesidir. Bu hikayeyi okumak için Mor Bulutlar'ı okumuş olmanız gerekmez.