13.Bölüm: Yıkılan Kurallar

1.7K 97 26
                                    

13.Bölüm: Yıkılan Kurallar
"Sinirlisin diye sana karışmıyorum dediklerine dikkat etmelisin küçüğüm"

Kendi ayaklarımın üzerinde durabiliyordum. O beni sapık gibi takip etmekten başka bir bok yaptığı yoktu!

Sinirlerimi zorda olsa yatıştırıp yanlarına döndüm. Emir yoktu. Deniz koltukta uzanmış televizyon izliyordu. Salak!
Kumandayı elime alıp kapattım.

"Şimdi evimden defol git!"

Arkasını bana döndü
"Sinirlisin diye sana karışmıyorum dediklerine dikkat etmelisin küçüğüm"

Gerçekten aptalın tekiydi!

"Ya kalkıp kendi rızanla burdan gidersin ve bi daha hayatıma girmezsin ya da polisi ararım ve bundan sonraki hayatına hiç yabancı olmadığın sapıklarla, kaçakçılarla, ruh hastalarıyla devam edersin"

"Odana git ve uyu"

"Polisi arıyorum"

"Dolabındaki yorganı at üstüne havalar soğudu"

"YETER!"

"Komodindeki su tozlanmış yenisini doldur"

"Sen bunu istedin!"
Cebimdeki telefonu çıkartıp 155'i tuşladım. İkinci çalışta açmıştı.

"Alo.. Merhaba sizi bir ihbar için aramıştım... Evet... Beni 4 yıldır takip eden bir sapığım var ve şuanda karşımda, benim evimde, benim kanepemde uzanıyor ve ne yaparsam yapıyim gitmiyor!... Ne dalgası memur bey... NE SAÇMALIYORSUNUZ SİZ!.. Kendinizde misiniz!? Evimde sapık var ruh hastası var!!..."

Biippp! Gülme sesleri ve telefonun kapanma sesi... Sonra sessizlik.. Neydi şimdi bu!? Evimde sapık bir ruh hastası var diyorum gülüyor! Ayhhh gerçekten sinir hastası olucam!

Ayağımı yere vura vura odama geçtim. Düşünmek istemediğiniz şeyler hep uyumadan önce aklınıza gelir ya benim hayatımda onunla eş değer. Önüme gelen engellerin üzerinden zorda olsa atlıyorum. Ama bilin bakalım ne oluyor! Dönüp dolaşıp yine önüme geliyor!

Tam yatağa geçicektimki aklıma birşey geldi. Neden hep onun dediğini yapıyordum? Benim hayatımda yeri olmadığını anlaması lazımdı. Ve bunu onu takmayarak gösterebilirdim.

Dolabımın önüne geçtim ve vücudumu izledim. Bitik, yorgun, bir kere baksan bir daha dönüp bakamayacağın bir beden... Ben bunu değiştirecektim. Dolabın kulpuna elimi atıp açtım. Günlük hayatta hiç elbise giymediğim için tek tük elbiselerim vardı. Bir iki tanesini elime alıp yatağın üzerine serdim. Bedenimi en güzel göstericek olanını seçmeliydim. Kumaşı siyah deri olan, mini bir elbiseye elimi attım. Göğüs dekoltesi fazlaydı ama kimin umrunda. Üzerimdeki salaş pijamalardan kurtulup bedenimle bütün olan elbiseyi giydim. Arkamı dönüp aynaya baktığımda bedenimi bir deri gibi sarmıştı. Sanki ben onu değilde o beni giymişti... Elimi bir daha dolabın içerisine daldırıp siyah topukluları elime aldım. Bir falsosu yoktu ama elbiseyle bütünleşiceğine emindim. Onlarıda ayaklarımda geçirdiğimde tamamdım.

Tam gidicekken makyaj yapmadığım aklıma geldi. Bir şey yapıcaksam tam yapmalıydım değil mi? Küçükken babamdan aldığım harçlıklarla bir kaç tane makyaj malzemesi almıştım. Kullandığım söylenemez ama bir gün lazım olacağını biliyordum.

Küçük kalemlik tarzı makyaj çantasını elime alıp yatağıma oturdum. İçinde pek birşey olduğu söylenemez. Far paletini elime alıp toz pembe farı acemice göz kapağıma sürdüm. Kalemliğin içini karıştırdığımda annemden gizlice aldığım kırmızı bir ruj gördüm. Sürücektim. Sınırları sonuna kadar zorlamaya hazırdım. Kapağını açıp taşırmaktan korkan ve titreyen ellerimle sürdüm. Başka bir şey kullanmıyacaktım.

Orayı öylece bırakıp ayağı kalktım. Aynanın karşısına geçip tanıyamadığım o bedene baktım. Bu ben miydim? Oldukça tahrik edici görünüyordum farkındayım ama bir sorun olacağını düşünmüyordum.

Sessiz bir şekilde kapıyı açıp salona girdim. Orada uyuyordu. Askılıktan kol çantamı alıp zorlada olsa demir kapıyı sessizce açmayı başarmıştım. Apartman kapısına kadar sessizliğimi koruduğumda dışarıya çıktığım için sevindim. Sağa doğru yürümeye başladım. Bu gün tüm güç ayaklarımdaydı. Düşünmeden yürüyordum. Ama nereye? Aklımda bir yer yoktu. Sadece yürüyorum... Ve bana eşlik eden adım seslerim sokağı dolduruyordu. Uzun bir süre yürüdüğümü düşündüğüm için durdum. Etrafıma göz gezdirdiğimde tek tük insanların olduğu bir caddenin tam ortasındaydım. Önce soluma döndüm, kapalı bir market, sonra sağıma döndüm, bir kafe. Kafenin yanındada etrafımda bulunan insanların girdiği ara bir sokak.. Ani bir cesaretle oraya doğru yürüdüm. Burası.. Burası garip bir şey kokuyodu.. Aşina olmadığım bir koku.. Ellerinde tiner şişeleriyle yerde oturmuş gençleri görünce kokunun kaynağını anlamıştım. Burası onların mekanıydı.

Ayaklarımın izin verdiği kadar yürüdükten sonra karanlık sokağı aydınlatan bara baktım. Büyüktü ve içi tıklım tıklımdı. Aldırış etmeden içeriye adımladım. Kapıdan içeriye girdiğim an yoğun bir ter kokusuyla karışmış alkol kokusu.. İğrenç! Nefes almamaya çalışarak, insanlara çarpa çarpa ilerledim. Barmen olduğunu düşündüğüm insanları görene kadarda durmadım. Bar tezgahının önüne sıralanmış siyah, deri sandalyelere oturup barmene seslendim

"Bakar mısınız!"

18-19 yaşlarında olduğunu düşündüğüm genç bana bakarak gülümsedi ve yanıma yaklaştı.

"Buyrun efendim"

"Ben ...... istiyorun"

"Hemen getiriyorum"

İstediğim alkolü daha önce tatmamıştım. Yanımda oturan adamın istediği içecek olduğu için bende onu istedim. Bu konularda pek bilgili olmadığım için bu yolu kullandım. Barmen ellerinde tutuğu iki şişeyle bana doğru geldi. Birini benim önüme diğerinide yüzüne bile bakmaya tenezzül etmediğim adamın önüne koydu.

"Afiyet olsun"

Hafifçe gülerek onu karşıladım. O gittikten sonra etrafı gözetleme fırsatı buldum. Herkes deli gibi eğleniyordu. Havaya karışan yoğun müzik sesleri ilk başta beni rahatsız etsede şuanda alışmıştım. Önümde duran alkol şişesine bakıp tereddüt etmeden bir yudum aldım. Tadı... Garipti... Sanki boğazımı keserek geçen bir bıçak gibiydi... İlk başta kötü gelse sonrasında alışmıştım ve bedenim bir yudum daha istedi, bir yudum daha... bir yudum daha...

Şişeyi elime alıp ayağı kalktım. Başım hafiften döndüğü için sendeledim. Doğrulup çılgınlar gibi dans eden insanlara baktım ve düşünmeden kendimi içlerinde attım. Acemice kendimi sallarken bir süre sonra onlar gibi dans ettiğimi fark ettim. Ne yaptığımın farkında değildim. Sadece içimdeki olmayan enerjiyi dışarıya atmak istercesine dans ediyordum.

Etrafım birden bulanıklaştı. Sonra sessizlik... Karanlık...

----

UZUUUN bir bölüm oldu. Açıkçası çok içime sinmesede atmaya mecburdum. Dün söz verdiğim gibi dolu dolu bir bölüm! Artık hep bu şekilde hazırlamam gerekiyor farkındayım, ama benide zorluyor. Her neyseeee bölüm hakkındaki düşüncelerinizi yorumlarda belirtirseniz çok sevinirim! Beğenmeyide unutmayın!

EN ÖNEMLİSİ VE SİZDEN SON RİCAM BENİ TAKİP EDİN Kİ YAZMA İSTEĞİ GELSİN. ÇÜNKÜ GERÇEKTEN TAKİPÇİM AZ OLDUĞU İÇİN YAZMAK İSTEMİYORUM:(

SİZİ ÇOOOK SEVİYORUM ÖPÜLDÜNÜÜÜZZ💋😻

TakıntılımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin