34.Bölüm: Son Sonsuz Başlangıçlar

204 4 8
                                    

34.Bölüm: Son Sonsuz Başlangıçlar
"Doğru yolu biliyordum. En yanlış yol olsa bile, benim yaptığım en büyük yanlışım o olsun istiyordum."

25 ŞUBAT 2023

Saat 7:30. Yeryüzü bembeyaz. En sevdiğim mevsim. Kış, o kadar kötülüğe rağmen elbet beyaz bir leke görebileceğimizi gösteriyordu bana. Belki de soğuk zihnimi donduruyordur ve düşünmemi engelliyordur. Düşünmemek bazen en iyisidir ama unutmayın düşünmeyi ertelediğiniz her şey elbet bir zaman en olmadık anda zihninize düşüveriyor. Yığılan şeylerin arasından sağ bir şekilde çıkmak ise en zoru.

Askılıkta duran montumu hızlı bir şekilde üzerime geçirip botlarıma yöneldim. Tam olarak yarım saatim vardı. Geç kalamazdım. O günden beri hiçbir yere geç kalamazdım. Geç kalma hakkımı çoktan doldurmuştum çünkü.

Kolumdaki saate baka baka apartmandan sonunda çıkabilmiştim. Botumun altında ezilen karların sesi boş sokağı dolduruyordu. Kendi adım seslerim uzun zamandır yol arkadaşımdı. Yalnızlığımın içerisinde sanki yalnız olmadığımı hissettiriyorlardı bana. Belki de öyle düşünmek daha iyi hissettirdiği içindir.

Hızlı adımlarla yollardan geçerken bazen etrafa göz gezdiriyordum. Yeni yeni dolan sokaklar öğrencilerle doluyordu.
Belki güzel bir ailem olsaydı şuanki tek telaşım ödevlerimi yetiştirmek olurdu. Çocukların kaderleri her zaman aileleridir. Çocuklar ailelerinin esiridir. Ailelerinin eseri olduğu gibi.

Adımlarımın hızı anılarımın olduğu sokaktan geçtikçe git gide artıyordu. Düşünme, düşünme, geri plana at, şuanki önceliklerimiz bunlar değil..

Para kazanmak gibi bir gayem yoktu çünkü bir şekilde banka hesaplarım hep doluydu. En azından varlığını hissedebiliyordum az da olsa. Yine de bir şeylerle meşgul olunca daha iyi hissediyordum. Kafamı hep dağıtmam lazımdı.

7:56. Yetişmiştim.
Hızlı adımlarla kitapçının kapısına varıp çantamdaki anahtarlığı çıkarttım. Anahtarlıklar önemlidir, anahtarlar kaybedilmemeli, kapının üzerinde unutulmamalıdır.

Kapıyı açıp içeriye girdim. Kitap kokusu burnuma geldikçe huzur doluyordu içim. Kapaklar arasındaki hikayeler, yaşanmışlıklar, belki de göz yaşının mürekkepte bıraktığı iz...

Her sabah yaptığım gibi raflar arasında gezdim. Önceden okuduğum kitaplar gözüme iliştiği gibi okumayı çok istediğim kitaplar da aklımda yer edinmişti. En kısa zamanda okumalıydım.

Akşamdan rafların tozunu alıp dağınık yerleri toplardım fakat sabah tekrardan ufak bir kontrol yapmak en iyisiydi. Düzen her zaman iyidir, tertipli olmak güzeldir. Yani o öyle derdi.

8:00. Yaşar abinin gelmesine yaklaşık 8 dakika var. Buranın sahibiydi Yaşar abi. Kötü zamanlarımda tanışmıştık. Sık sık bu kütüphaneye gelirdim. Hatta her gün. Neredeyse günümün tamamını geçirdiğim bu minik kitapçı benim evim gibi olmuştu. Evimdeki kasvetli havadan daha sıcaktı en azından.

Az önce gözüme kestirdiğim ve daha önce okumayı çok istediğim bir kitabı elime alıp masalardan kapıyı en net göreni seçip oturdum. Burası bana çok iyi geliyordu. Neredeyse iki günde bir kitap bitiriyordum. Ayrı olarak sınavıma da çalışabiliyordum fakat kitap okumak ve gelen müşterilerle kitaplar hakkında konuşmak daha cazip geliyordu.

8:10.
Sürükleyici bir kitaptı. Belki de ben en ufak bir esintide sürüklenmeyi bekliyordum bilmiyorum.
Kahraman çok kötü bir ruh halindeydi. Sevdiği adama en muhtaç olduğu dönemde sevdiği adam tarafından terk edilmişti. Bir kez olsun kokusunu duymak için canını feda edebileceğinden bahsediyordu. Mutsuzdu hem de çok mutsuzdu. Yalnızdı ama kabullenmiyordu. Onun yokluğuna alışamıyordu. Git gide ona dönüşmüştü. Sevdiğinin düzeni kendi rutini olmuştu. Sevdiğinin sözleri bir bir onun kelime haznesine yerleşmişti. O artık sevdiği adamdı. Onu kalbinde canlı tutuyordu. Adamın yaşayıp yaşamadığını bilmiyorum fakat eğer bir ölüyse sağken olduğundan daha fazla canlıydı kadının kalbinde. Sevgi böyle miydi gerçekten? Eğer böyle ise gerçekten çok korkun-

"Cemre?"

Yaşar abinin sesiyle daldığım kitaptan irkilerek ayrılıp kafamı kaldırdım. Bakışlarımı saçlarının birazına kır düşmüş, ay gibi parıl parıl yüzü olan, 40'larındaki adama çevirdim.
Ayracı kaldığım yere koyup kitabı kapattıktan sonra ayağı kalktım.

"Kusura bakma Yaşar abi, dalmışım."

"Ah be Cemre, ah be yavrum. Kaç kere diyeceğim bu kadar erken gelme diye. Unutulmuş bir kitapçıya bu kadar önem verme. Tek tük müşterimiz var zaten onlar da buranın yerini bilip sık sık gelen insanlar. Kaç kere anlatacağım kızım sana. Az dur bi, az soluklan. O kadar nefes nefese kalmışsın ki bu sana normal geliyor."
Her sabah dinlediğim konuşmayı -azarı- dinledikten sonra tekrardan haklı olduğuna kanaat getirdim. Evet haklıydı fakat ben nefes nefese kalmalıydım. Çünkü ancak o zaman nefes almadığımı fark etmiyordum.

"Yaşar abim ben bu durumdan gerçekten memnunum. Hem bu kitapçı olmasa ben ne yaparım? Öyle deme lütfen, burayı içinde bulunan hikayeler, anılar yaşatıyor. Ben buraya gelince yaşadığımı hissediyorum."
Dediklerime ufak bir tebessüm bırakıp az önce kalktığım masaya yerleşti. Eliyle karşısındaki sandalyeyi gösterip cam gibi mavi gözlerini gözlerime çevirdi.

"Otur bakalım şöyle, konuşalım az seninle"
Dediğini ikiletmeyip karşısına oturdum. Gözlerini gözlerimde bekletti bir süre. Sanki bir şeyler anlamak istiyordu ya da anlıyordu ve bana acıyordu.

"Bak kızım, aylar öncesinden her gün buraya geliyordun. Bazen ders çalışmak için bazen kitap okumak için, bazen ise sadece durup düşünüyordun belki de sadece etrafa bakıyordun bilmiyorum. O zamandan farkettim sende bir şeyler olduğunu." Derin bir nefes aldı. Söyleyecekleri beni yıkacakmış gibi ve bundan korkuyormuş gibi davranıyordu. Ama ben çoktan yıkılmıştım daha fazlası olamazdı heralde.

"Birisinin sana yardım etmesi gerekiyordu o zamanlar. Ve bana en mantıklı gelen şey seni işe alıp az da olsa kafanı dağıtabilmekti. Evet belki sorunlarını arka plana atmana yardım ediyordur bu ihtiyar dükkan." Yaşanmışlıkların acısıyla gözlerini etrafta gezdirip ufak bir tebessüm bıraktı.

"Sen kaçıyorsun Cemre. Sen o kadar fazla kaçıyorsun ki soluksuz kaldığını görüyorum ve bu beni çok üzüyor. Bunu kendine yapmaya hakkın var mı sence? Ya da başkalarının hıncını, üzüntüsünü, noksanlığını kendinden çıkarmaya?"
Haklı mıydı gerçekten? Kendime haksızlık mı ediyordum? Hayır, ben olması gerekeni yapıyordum, en azından bu şekilde daha mutluydum.

"Kızım sen aylardır durmuyorsun, sen aylardır soluklanmıyorsun ve gözümün önünde günden güne eriyip bitiyorsun. Neden bunu kendine yapıyorsun ki? Bak kızım, toparlanmalısın artık yoksa çıkışı olmayan bir yola gireceksin ve inan bana neyden kaçıyorsan o bundan bin kat daha iyidir." Evet, o herkesten, her şeyden bin kat daha iyiydi.

Sanki önceden yaşadığım bu tüm duyguları tatmış gibi konuşması beni hayrete düşürmüştü. Sanki tüm sorularımın cevap anahtarı ondaydı ama ben korkuyordum.

Elimde olmadan sordum "Peki ne yapmalıyım?" Uzun süreli bir aradan sonra verdiğim tepki onu mutlu etmişti.

"Sana ne iyi geliyorsa ona gitmelisin. Sonucu ne olursa olsun. Çünkü o sonuçlar sana iyi gelen şey yanında değilken de gelecek. En azından dayanacak bir ağacın olsun Cemre. Bunu kendine çok görme, heba etme kendini." Dedikleri hem tüm taşları yerine oturtmuş hem de tüm taşları bir deprem etkisiyle yerle bir etmişti. Hem toparlanmış hem de bir daha asla toparlanamamak üzere dağılmıştım.

Ayaklanarak son kez umura uğramış yüzüme baktı "Sen düşün biraz. Ne yapacağını en iyi sen bilirsin. Benim tek görevim sana iyiyi sunmaktı. Ne zaman istersen doğru yollarım hep var. Belki çıkmaz sokaklara sapacaksın, belki de harabe binaların olduğu yıkık bir sokağa..." Ufak bir tebessümle yanımdan ayrılıp arka kapıdan dinlenme odasına girdi.

Yalnızdım. Tekrar belki de son kez. Doğru yolu biliyordum. En yanlış yol olsa bile, benim yaptığım en büyük yanlışım o olsun istiyordum. Hayatımda ilk kez kendim için bir şey istiyordum. Bu çok garip hissettirmişti. Sanki çok değerliymiş gibi...




\/\/\/\/\/\/\/\/\/\/\/\/\/\/\/\/\/\/\/\/\/\/\/\/\/\/\/\/\/\/\/\/\/\/\/\/\/\/\/\/\/\/\/\/\

Uzun bir ara ve yorgun, yorucu bir bölüm. Cemre'nin ruh hali, kafa karışıklığı beni o kadar etkiledi ki bi an bunların hepsini ben yaşamış gibi hissettim.

Çok 'belki'li bir bölüm oldu ama
Belki bir son belki de bir başlangıç

Bir dahaki bölümde görüşmek dileğiyle :)

TakıntılımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin