□3♡

1.4K 67 6
                                    

Ne mi yapıyoruduk? Karşımızda ip gibi dizilmiş mehmetciğe ve asenalara ne yapıcağımızı anlatıyorduk. Hepsi birbirinden gözü karaydı. Onlarla gurur duyuyordum.

"İlk olarak herkes duvarın arkasına menzillenicek. Keskin nişancılar asla görünmeyecekleri bir yere kunuşlanacak. Geri kalanlarımız sizlerde olan telsizlerden benim ve Asena Yüzbaşımın emirleri doğrultusunda hareket edecek. Anlaşıldığı asker?"

"Anlaşıldı komutanım" onların sesleri ile inlemişti koridor. Seslerinin çarptığı yerler titremişti seslerinden. Biz hazreti Muhammed s.a.v.'in ordusuyduk. Bizi yenemezlerdi. Buna imkan yoktu.

Hızlı adımlarla menzillerimize geçtikten sonra karşıdan bir atak beklemeye başladık. İlk gerizekalı mermiyi sıktığı gibi vücudumu hafif dışarı eğip alnının çatından vurdum. Ve çatışma başladı. Bir taşın arkasında olan şerefsizi daha geberttikten sonra etrafı keskin bir avcının gözleri gibi taradım. Yaklaşıp 5-6 kişi daha avladıktan sonra yanımdaki askere silah doğrultan bir şerefsizi daha indirdim.

Telsizden Oktay Yüzbaşının sesi duyuldu. " ayakçı saat 10 yönünde bir şerefsiz sana namlu doğrultmuş aslanım ve sen bunu farketmiyorsun" hemen ardından bir ses daha geldi telsizden. " eyvallah komutanım" Yüzbaşının sesi gelmeyince hafif kafamı çevirip ona baktım. Ah kolundan vurulmuştu.

Telsize konuştum" sıhhiye ile ilgilenen birisi Oktay Yüzbaşına müdahale etsin." Ben bunu der demez bir asena ayağa kalktı ve benimle birkaç kişi daha onu korurken yüzbaşının yanına geçti. Önüme dönüp bir kaç kişiyi daha indirdim. Bu şerefsizlerin canını almak çok hoşuma gidiyordu. Onların benim mehmetcigime doğrulttukları namluyu alıp biyerlerine monte etmek ve o silahı tutan ellerini kırmak istiyordum.

Tam kafamı eğicekken kafamın yanından bir kol geçti ve benim eğilmemi engelledi. Arkamı döndüğüm de keskin bakan kızıl gözlerle karşılaştım. Yüzü sertti. Kemikli bir yüze sahipti. Aynı zamanda biçimli kaşlar kemikli bir yüz ve dolgun dudaklara sahipti. bir erkeğe göre hafif uzun kirpikleri hızlı bir şekilde sert bakan kızıllarını örterken bana sert bir kaya gibi bakıyordu.

Kızıl gözlerin sahibi bana" dikkatli olsana " dedi. Sesi de aynı gözleri ve yüz hatları gibi keskindi.

Gözlerim omuzlarına kaydığında kendime çeki düzen verip
" Emredersiniz komutanım" dedim. Karşımda bir Binbaşı duruyordu. Başını hafifçe eğip bei onayladı .yanıma menzillendi ve karşıdan bir şerefsiz indirdi.Bakışları avını arayan aç bir şahin gibiydi . Keskin gözleri ile bir av daha yakalayıp etkisiz hale getirdi. Bakışlarımı birkaç saniye daha onda tutup önüme döndüm ve bende şerefsizleri indirmeye devam ettim.

Nihayet çatışma bittiğinde ayağa kalktım ve etrafa göz gezdirdim. Duvarlar zaten kurşun izleriyle doluydu ama bunlara yenileri de eklenmişti.

Bir kaç askerin yaralı olduğunu görünce birisinin yanına gidip omzundaki yarasına baktım. Çok kötü gibi görünmüyordu lâkin asker bunu ilk defa yaşadığını belli eder cinsten inliyordu.

Öbür yaralı askerlerle ilgilenen kızdan birkaç parça eşya alıp yaralı askerin yanına yeniden vardım ve üzerindeki yeleği çıkardım. Askerin omzunu iyice ortaya çıkardıktan sonra yarasının etrafını alkollü bezle temizledim ve kurşun içerde kalmadığı için dua ettim. İçerde kalsa durum kötü olabilirdi. Yarayı güzelce temizleyip askere döndüm.

Bir taraftan acı çeker gibi baksa da bir taraftan bana hayranlıkla baktığını fark ettim. Ona ters bir bakış atınca hemen kendine çeki düzen verdi. " yaranı dikmem gerekecek bu biraz canını acıtabilir" dedim.

"Önemli değil komutanım" diyince başımı sallayıp yaraya döndüm yeniden . İğne ve ipliği elimden geldiği kadar dezenfekte ettim . Sonra yarayı dikmeye başladım. İşim bittiğinde kızdan aldığım bandajla yaranın üzerini sardım ve askerin kalkmasına yardımcı oldum.

Tam kolunun altına girip koğuşa götürecekken birisi tarafından kenara çekildim ve aynı kişi askerin kolunun altına girdi. Başımı hafif kaldırdığımda o kişinin Binbaşı olduğunu
anladım. Birşey demeyip öbür yaralı askerin yanına gittim. Aynı şeyleri ona da tekrarlarken bu sefer de aynı şekilde binbaşı koğuşa kadar taşıdı.

İşim bitince ayağa kalkıp etrafa göz gezdirdim. Allaha şükür başka yaralımız kalmamıştı. Tam içeri girecekken yüzbaşının beni izlediğini fark ettim. Sanki bir şeyi anlamaya çalışır gibi bakıyordu. Anlam veremesem de başımla selam verip arkamı döndüm ve sert adımlarla odama gittim.

Odaya girdiğim an üzerimi değiştirip kan olmuş eşyaları sepete attım. Kısa bir duştan sonra üniformamı giydim ve yüzbaşı ile gittiğimiz yoldan binbaşının odasına gittim. Tekmil verip " komutanım özet geçiyim mi ?" Diye sordum.

Binbaşı koltuğu gösterince koltuğa yerleşip kaç yaralımız olduğunu ve birkaç detayı daha özet geçtim. Binbaşı "çıkabilirsin" dediğinde başımı hızlı bir şekilde bir kez aşağı yukarı salladım ve kapıya yöneldim. Dışarı çıkıp yeniden odamın olduğu koridora girdiğimde yüzbaşı da odasına giriyordu. Baş selamı verdiğimde aynı şekilde karşılık aldım. Sonrasında ise odama geçtim spor atletim ve eşofmanımı giyip yatağıma girdim.

Sonra kendimi huzursuz bir uykunun kollarına bıraktım.

□♡□♡□♡□♡

Umarım beğenmişsinizdir. Güzel bir bölümdü. Şimdiden iyi okumalar dilerim...

Asena'mHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin