Bir kız düşünün. Vatanına aşık soğuk bir kız.
Bir adam düşünün. Vatanına aşık garip bir adam.
Bir adam daha düşünün. Sevdiği kadın kardeşine aşık.
Kardeşlik hissini yaşayacağınız , vatan aşkınızın zirve yapacağı , ulan gaza geldim gidiyim de bir el...
Uyandığmda gün doğuyordu. Bu manzarayı kaçırmamak için hızlı adımlarla camın önüne geçtim ve gün doğumunu izlemeye başladım.
Askeriye dağlık bir alanda olduğu için gün doğumu çok hoş görünüyordu. Gökyüzünde güneşin gelirken bıraktığı ayak izleri gecenin mavisini ahenkle yok ediyordu. Yavaş yavaş .
Yaklaşık 15-20 dakika boyunca bu eşsiz manzarayı izleyip uyuşuk adımlarla banyoya yöneldim. Ayaklarımı yere sürterek yürürken çıkardığı uğursuz ses garip bir şekilde çocukluğumdan beri beni rahatsız etmezdi. Çünkü kendimin de uğursuz bir insan olduğumun farkındaydım.
Banyoya girince musluğun önüne geçtim ve soğuk suyu açtım. Yüzüme hızlı bir kaç vuruştan sonra başımı kaldırıp aynadan kendime baktım. Siyah gözlerim düz bakıyordu. Yüzümden akan sular tenimi yalayarak boynuma oradan da gerdanıma aktı ve gerdanımdaki geniş oyukta duraksadı. Saçlarımı açtım ve bağlayıp bağlamama arasında giderken açık bırakıp odama döndüm. Tokayı komodinin üzerine bırakıp formamı gardıroptan çıkardım. Güzelce ve özenle formamı giydikten sonra üzerindeki ay yıldızı üç kere öpüp alnıma koydum.
Saçlarımı sıkı bir ense topuzu yapıp bir telin bile çıkmasına izin vermedim. Beremi de takıp yatağıma oturdum. Köşe de duran postallarımı alıp ayağıma geçirdim. Bağcıkları askerlerin yaptığı sıkı bağlama tekniği ile bağlayıp ayağa kalktım. Başım dik bir şekilde odamdan çıkıp bahçeye ilerledim.
Bahçe de yüzbaşı ve timi idman yapıyolardı. Yanlarına ilerlemeye başladım.
"Günaydın Oktay Yüzbaşım."
"Günaydın."
"binbaşım uyandı mı bir bilginiz var mı?"
"Evet yüzbaşım odasında olması gerekiyor."
"Tamam yüzbaşım, kolay gelsin."
"Sağolun Yüzbaşım."
Kısa diyalogtan sonra binbaşının odasına ilerlemeye başladım. Odaya varınca kapıyı çaldım. İçerden "gir" emrini alınca kapıyı açıp tekmil verdim.
Binbaşı masanın önündeki koltuğu gösterirken aynı zamanda " hayırdır yüzbaşım?" demişti. Yavaş ama kararlı adımlarla koltuğa ilerleyip oturdum.
Binbaşına dönüp söze girdim. " Binbaşım ben sizden izin istemek için gelmiştim" dedim ve gerilerek Söze devam ettim." Bugün annem ve babamın ölüm yıl dönümü izniniz olursa mezarlarını ziyaret etmek istiyorum."
Binbaşı " tabi yüzbaşım lakin saat 3 olmadan geri dönün toplantı yapıcağız" dedi.
Başımı sallayıp bende Söze girdim." Ne ile alakalı olucak komutanım?" Binbaşı derin bir nefes aldı. " Önemli bir operasyona çıkacaksınız yüzbaşım. Detayları daha sonra konuşuruz. Bu arada gelir gelmez timinle tanışman gerek." Binbaşını başımı sallayarak onayladım. Çıkabilirsin diyince de odadan çıktım.
Odama doğru ilerlemeye başladım. Odama girip siyah bir şort üzerine siyah bir tişört giydim. Ayağıma postallarımı giyip deri ceketimi üzerime giydim. saçlarımı salık bırakıp gözlerime güneş gözlüğü taktım. □♡□♡□♡□♡
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
