●°●1●°●

179 17 13
                                    

"Yüzüncü kez söylüyorum, anladım!"

Semi huysuzca pelerininin üzerinden omuz silkti. Kapıya yaslanmış ve kendisine yapması gereken her şeyi hatırlatan, bunun yanı sıra kale ile ilgili bazı ipuçları veren Reon'a imalı bir bakış attı.

"Sadece söylüyorum, bunlar benim son görevimde yaptığım şeyler." Reon küçük bir cep bıçağını Semi'ye fırlattı. "Buna ihtiyacın olabilir."

Bu, Semi'nin iyi bir suikastçi olarak yetiştirildiği süre boyunca kendi evinde, Shiratorizawa'da, çıktığı ilk görevdi. Genellikle görevleri diğer 6 krallık arasındaki uzak yerlerden olurdu.

Karasuno, küllerden doğan krallık.

Nekoma, kedilerle kurdukları dostluklarla yüksek gurur duyan krallık.

Adoba Johsai, yargı sistemine gelince iyinin de iyisi olmasıyla bilinen krallık. (kendi deyimlerince 'sahayı yönet')

Fukurodani, yüzleştiğin rakip kim olursa olsun eğer yanında onlar varsa kazanmanın neredeyse kesin olduğu, 7 krallıktaki güç merkezlerinden biri olan krallık.

Inarizaki, 2 prens tarafından yönetilen, Fukurodani ile birlikte en güçlülerden olan krallık.

Date Tech, Truva'yı bile utanca boğmaya yetecek kadar dayanıklı ve yıkılmaz surlara sahip olan krallık.

Şuanda Semi'nin diğer güç merkezlerinden biri olan Shiratorizawa'nın prensini alt etmesi gerekmekteydi.

Semi, nöbet tutan gardiyanların görüş alanından kaçınarak geçitte koştu. Dış kapıya ulaştığı zaman birkaç saniyeliğine duraksadı ve Reon'un önceki görevinden bahsettiği gizli girişi aradı. Asma, çalı ve dikenlerin arasına gizlenmiş olan geçidi buldu, kurumuş bir su kanalı...

Semi diken ve çalılar arasından gizlice süzülürken yoluna çıkan birkaç dalı kesti. Zaten küçük olan yol her iki tarafında yer alan kırık trabzanlarla iyice daralmıştı. Semi trabzanları atlatınca kendisini büyüleyen güzel bahçenin manzarasıyla karşılaştı.

Bahçeyi kalenin geri kalanından ayıran bir çit vardı. Tüm alan çiçeklerle çevrelenmişti. Bahçenin tam ortasında bir fıskiye, fıskiyenin hemen yanındaysa geniş beyaz bir kamelya bulunmaktaydı. Kamelyanın gösterişli bir masası ve masadan çok daha gösterişli sandalyeleri vardı.

Eğer Semi o an görevde olmasaydı kesinlikle bahçede tur yapardı. Belki başka sefere... Şuan için yapması gereken bir işi vardı.

Semi bahçe boyunca koştu ve prensin penceresine kolayca erişebileceği bir yer aradı. Bulabildiği en yakın yer 2. katın balkonuydu. Eger ipini savurup demirliklere oturtmayı başarabilirse içeri kolayca girebilirdi.

Çantasının en dibinden ucuna taş bağladığı ipini çıkarttı. İpi yukarı doğru sallamak üzereydi ki duyduğu öksürük sesi onu böldü.

Lanet olsun.

"Hey, sen beni öldürmeye gelen suikastçisin değil mi?"

Ses Semi'nin arkasından gelmişti. Oldukça tanıdık bir sesti bu. Semi arkasını dönüp sesin kaynağıyla karşılaşınca şok oldu. Prens Shirabu Kenjirou tam karşısında duruyordu.

İşte şimdi s*çtım.

*****
Bu kez de semishira çevirmek istedim. Underrated shiplerle devam ediyorum.

Wattpad üzerinde neredeyse hiç semishira fici yok yani okunmama ihtimalini göze alarak çeviri yapıyorum :/

Neyse her zamanki gibi tekrar vurgulamak istiyorum, bu bir ÇEVİRİDİR! Hikaye bana ait DEĞİLDİR!

Keyifli okumalar dilerim :)

Run Away With Me? | SemishiraHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin