10

1.8K 130 81
                                    

Normalde klasik kelime sınırımı aşıp 2000 kelime falan yazmak istiyordum ama uzun süredir yazmadığım için bekletmeyeyim dedim.

"İşte geldik"

Dedi Zemo bara girerken. Çok kalabalıktı ve çoğunluk erkekti bu da beni tedirgin ediyordu tabii. Bucky'ye yaklaşmak istemiştim ama aramızda olanlardan sonra Bucky yerine Sam'e yaklaştım.

"Sorun mu var?"

Dedi bana bakmadan. Bucky de Bunu duymuştu. Bize döndü. Ama Zemo konuşunca sustuk.

"Hazırlan kış askeri"

Zemo'nun dediğini duyduğunda herkes aralarında fısıldaşmaya başladı. Biz de bara yürüdük. Barmen ile konuşuyorlardı ama ben onları dinlemek yerine beni süzen adama bakıyordum.

Eğer görevde olmasaydık onu çok fena pataklardım. Ama ne yazık ki görevdeydik.

Sam'e bir şey uzattıklarında oraya döndüm. İğrenerek içti her neyse. Hoşuma gitmişti onu böyle görmek.

Omuzumda hissettiğim elle birden arkamı döndüm.

"Selam güzellik"

Selam güzellik. Sürtük. Onu pataklamak istiyordum. Ama yapamazdım. Elini ittirdim.

"Git işine"

Herkes sırayla bize dönüyordu. Bucky saldırıya hazırdı. Zemo konuştu.

"Winter Soldier hazırlan"

Adam tekrar omzuma dokunmaya çalıştığında Bucky benden önce adama atladı. Hoşuma gitmişti.

"Saldır"

Dedi Zemo ama Bucky çoktan saldırmıştı. Başka adamlar da ona saldırmaya başladı ama Bucky fazla iyiydi.

Zemo kulağıma yaklaşıp konuştu.

"Yeniden forma girmesi uzun sürmedi"

Ona kış askeri muamelesi yapılması hiç hoşuma gitmemişti açıkçası. Onun da hoşuma gitmediğine emindim.

Bucky bir adamı boğazından tutup masaya yatırdığında barmen adam konuştu.

"Selby sizinle şimdi görüşecek"

Zemo "teşekkürler" deyince Bucky adamı bırakt.

Bucky'ye döndüm. Normalde umrumda değildi. Kesinlikle değildi. Neden umrumda olabilirdi ki. Ama şu an üzgündür diye tahmin ediyordum. Her ne kadar belli etmese de.

"İyi misin?"

Sesimi soğuk çıkarmaya çalıştım. Onu umursuyormuş gibi görünmek istemiyordum. Çünkü onu umursamıyordum.

Kafasını salladı burnunu çekti ve Zemo ile Sam'im peşinden gitti. Bu da iyi olmadığı anlamına geliyordu.

İçeriye girince koltukta beyaz saçlı bir kadın oturuyordu. Bir şeyler konuşuyorlardı. Ben de yan anlamıyla Bucky'ye odaklanmış durumdaydım.

Sam'in telefonu çalınca kadın hoparlöre almasını istedi. Kardeşiydi. Onunla tanışıyordum. Tatlı biriydi. Her şey çok iyiydi. Taa ki "Sam" diyene kadar.

Beyaz saçlı kadın oturduğu yerden kalktı.

" 'Sam mi?' Sam kim? Öldür onları"

Cam kırılma sesini duyunca Bucky birden bana siper oldu. Beklemiyordum böyle bir şey. Özellikle ondan.

Hızlı bir şekilde adamlara saldırmaya başladılar. Benim de saldırmam gerekiyor değil mi?

Yanımdaki adamın silahını alıp ona sıktım. Hızlı bir şekilde adamları hallettik ve kapıya ilerledik.

"Burayı başımıza yıkacaklar"

Dedi Sam arkamızı kollarken.

"Şu an gerçek bir sorunumuz var, silahlarınızı bırakın da beni takip edin"

Diğerleri silahını bırakırken bağırdım.

"Silahları neden bırakıyoruz"

Diğerleri beni takmadan yürüyünce küçük bir küfür ettim onlara ve silahı bırakıp peşlerinden gittim. Pişman olcak mıydım büyük ihtimalle.

Şehirde yürürken herkese mesaj geliyordu. Bizi avlamaları için.

"Bu iyi değil"

Dediğim gibi karşıdan biri bize ateş etti.

"Siktir!"

"Hadi!"

Koşmaya başladık. Arkadan bir motorlu bizi kovalıyordu. Bir yandan da sıkıyordu. Sam bağırdı.

"Bu topuklularla koşamam"

Ara sokaklara saptık ama motorlular peşimizden gelmeye devam ediyordu. Bir anda biri onlara ateş edince durduk. Nefes nefese bir şekilde konuştum.

"Ne oluyor"

Zeyno bana döndü.

"Koruyucu meleğiniz var gibi"

"Bu fazla kusursuz"

Arkadan gelen sesle arkaya döndük.

Gölgelerden biri çıktı. Yanımıza gelince kim olduğunu anladım. Sharon idi. Akrabam.

"Silahını bırak zemo"

Steve Daughter•Bucky BarnesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin