İflah olmaz bir gerizekalı olduğum için diğer kitaplarıma devam etmek yerine bir tane daha Bucky kurgusu yazmaya başladım. Tutamıyorum kendimi.
Ve geçiş bölümü gibi olduğu için sıkıcı olabilir.
"Karli Morgenthau fazla tehlikeli, bu iş boyunuzu aşar."
Karşımdan bize yaklaşan kişiyi görünce gözlerimi kapatıp derin bir nefes aldım.
Umarım ondan bir an önce kurtulabiliriz çünkü canımı sıkıyor artık.
Bucky biz onlara yaklaşırken bağırdı.
"Bizi nasıl buldun şimdi."
İleride sevebileceğim Lemar konuştu.
"Hadi be, Avengerlar Letonya'da dikkat çekmeden dolaşabilir mi sence?"
John Zemo'ya bakarak konuştu. Aslında konuşmaya dahil olmak istemiyordum sinirlerim daha çok bozulmasın diye ama bunu yapabileceğimi sanmıyordum.
"Onu hapisten nasıl kaçırdığınızı anlatarak başlayabilirsiniz."
Ama sessiz kalamadım. Bunu yapabileceğimden pek emin değildim zaten.
"Çeneni kapatarak başlayabilirsin."
Önümüze gelince durdular. John beni gösterdi gülerken.
"Bu her zaman bu kadar sinirli midir?"
"Onun bir adı var."
Bucky'nin beni koruması hoşuma gitmişti.
"Peki sen herkese karşı bu kadar korumacı mısın?"
Umarım değildir.
Bucky sinirle John'a yaklaşacaklara Sam aralarına girdi.
"İşler garipleşmeden sakin olun."
Aslında kavgalarını izlemek eğlenceli olabilirdi.
Zemo bir adım öne çıktı.
"Karli'nin nerede olduğunu biliyorum."
Zemo aralarından sıyrılıp yoluna devam edecekti ama John onu durdurdu.
"Nerede peki?"
Zemo yerine Sam konuştu.
"Cenazede olacağını biliyoruz sadece."
***
"Sinir hastası gibi davranmayı keser misin?"
Dedim John'a bakarak. Sam Karli ile konuşmak için girince aşırı stres yapmıştı. Hatta Zemo'yu kelepçelemişti.
Ayağa kalkıp bana ve Bucky'ye yaklaştı ve arkamızdaki kapıya baktı.
"Yok, yok, yok bu çok kötü bir fikir."
Bucky konuştu.
"Daha on dakka olmadı John sabırlı olsana."
John sinirle arkasını döndü.
"Yapma şunu. Patronluk taslama bana."
Kendi kendime fısıldadım. Ama bir yandan da duysunlar diye biraz sesli fısıldadım.
"Diyene bak."
Bucky beni dürttü. Ve konuşmaya ben bir şey denememişim gibi devam etti.
"Ne yaptığını bilir o."
Hızlıca bize doğru yürüdü.
"İçeri giriyorum."
Bucky ile ben kapının önünde durduk. Onu içeri alamazdık.
Sonra Bucky beni arkasına aldı. Böyle haraketlerine bayılıyordum.
"Bütün bunlar çok kolay senin için değil mi? Damarlarında o serum geziyor ne de olsa. Barnes, Y/n, partnerinizin desteğe ihtiyacı var."
Bir adım öne çıktım.
"O kendi başının çaresine bakabilir. Senin aksine."
"Arkadaşınızın kanının elinize bulaşmasını istiyor musunuz?"
Kalbime hüzün hakim olmuştu Sam'in ölmesi düşüncesiyle.
John bizim dalgın anımızı yakalayınca içeri daldı.
"Karli tutuklusun."
Karli sinirli bir şekilde John'a vurdu. Kaçarken Bucky onu kovalamaya başladı. Çok üşeniyordum dövüşmeye. Ayrıca alçı ya da atel takmasam da kolum hala kırıktı.
Sam birden koşmaya başladı. John ve Lemar da farklı yönlere koştu.
Derin bir nefes alıp ben de koştum. Sonunda Bucky ve Sam'i yakaladım. Onlarla birlikte depoya gittik.
Zemo baygın bir şekilde yatıyordu. John ve Lemar oradaydı. Yerde parçalanmış süper Asker serumları vardı.
![](https://img.wattpad.com/cover/268518608-288-k563156.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Steve Daughter•Bucky Barnes
FanfictionSteve Sam'e sadece kalkanını emanet etmemişti.