39

644 34 0
                                    

Anlatıcı ağzından:

!CİNSEL İÇERİK VAR LÜTFEN LÜTFEN HOŞLANMAYAN VE YAŞI KÜÇÜK OLANLAR GEÇSİN O KISMI!

Hala yatağın üzerinde oturup boş boş muhabbetler eden, havadan sudan konuşan ama ikisinin de gözlerinin içi parlayan bir sarışın ve bir kumral. Taner çocukken yaşadığı saçma bir olayı kocaman kahkahalarıyla anlatırken Burak gözlerinin içine bakıyor, dinlemeyi bile unutuyordu. Nasıl her geçen gün daha da çok vuruluyorum ben bu çocuğa diye düşünürken gözleri Taner'in lafının arasında yaladığı dudaklara gitti. Onu tam şu an öpmek istiyorum, diye geçirdi içinden. Ama reddedilmekten öyle çok yorulmuştu ki artık ona bir adım daha atmaya cesaret bulamıyor gibiydi. Taner tekrar güldüğünde Burak çok anlamasa bile gülüşlerine eşlik etti.

"Sen beni dinledin mi?" diye sordu Taner bir sorun olduğunu anlayarak. Burak gözlerinin içine bakarak kafasını salladı. Ama yalan söylüyordu karşısındaki mavi gözleri, güzel yüzü incelemekten onu dinlemeye fırsatı bile kalmamıştı.

"Ne anlattım o zaman Burak?" dedi Taner biraz sitem ederek.

"Sen... İşte çocukken.. Annen.." bir şeyler saçmaladı ve sonunu getiremedi tabi ki. Çünkü karşısındaki kumralı dinlememişti!

Utançla ellerini yüzüne kapatıp "Özür dilerimmm." dedi son hecesini uzatarak, eli ağzını kapattığı için sesi oldukça boğuk çıkmıştı. Taner tarafından duyduğu kıkırdama sonrası hala yüzünden çekmediği ellerinde sıcak bir hava hissetti. Parmaklarının arasından korka korka karşısındaki nefesin sahibine bakmak istedi. Hafifçe parmaklarını aralarken kendisine dümdüz bakan mavilerle karşılaşmasıyla bir anda kendini geri atıp gözlerini sımsıkı yumdu. Neden böyle yaptığını kendisi de bilmiyordu ama bir anlık adrenalin vücudunu geriye itmişti.

Yatağın hafifçe sallanmasıyla Taner'in kendisine yaklaştığını hissetti. Bağdaş kurduğu bacaklarına dizinden başlayarak baldırlarına doğru okşadı ve sıcak nefesini, güzel kokusunu yeniden duymaya başladı Burak.

"Gözlerini aç Burak." dedi Taner sakince elleri hala karşısında gözleri kapalı bekleyen sarışının baldırlarındayken. Burak sevgilisini ikiletmeden göz kapakları titreşerek gözlerini açtı. Karşısında burunları birbirine değmek üzere olan Taner'i görmesiyle kalbine ufak çaplı bir kramp girdi.

Taner çarpık bir gülümsemeyle "Böyle bazen aslan olup üstüme atlayıp.." burnunu yavaşça çoçuğun burnuna sürttü, "Bazen de uysal bir kedi gibi benden kaçman hoşuma gidiyor." dedi. Herhangi bir mimiğinden anlam çıkarmak ister gibi uzun uzun baktılar birbirlerinin suratına. Sessizliği bozan Taner oldu.

"Beni öpsene." dedi aynı çarpık gülümsemeyle karşısında transa geçmiş gibi ona bakan çocuğa. Burak içinden daha yeni ona adım atmamaya karar vermiştim diye yakınırken 'cık' diye bir ses çıkardı hayır anlamında.

Taner bu onaylamayan sesi duyar duymaz kaşlarını havaya kaldırdı istemeden. Ne demek hayır? Burak tarafından durduk yere reddedilmek çok alışkın olduğu bir şey değildi ne de olsa. "Öpmeyecek misin?" dedi, reddedilişinin yalnızca işi kızdırmak için olan bir şaka olduğunu düşünerek. Burak bu sefer gülerek kafasını hayır anlamında sağa sola salladı. "Nedenmiş o?"

"Bilmem. Hep ben atıyorum ilk adımı." dedi sarışın omuzlarını silkerek. Taner kaşlarını kaldırdı, daha sonra başka bir yöne bakarak kaşlarını çattı. "Sana bu kadar yakınken... Ve ellerim bacaklarını okşuyorken... Sen veya ben bunun çok önemi var mı?"

---

Burak, önündeki çocuğun ellerinin bacaklarında olduğunu fark edememişti bile. Kafasını indirip bacaklarındaki kemikli ellere baktı. Şaşırmıştı. Bu çoçuğun her hareketi beni manyak ediyor sanırım diye geçirdi içinden kafasını tekrar kaldırırken. Onu gülümseyerek izleyen Taner'le gözgöze geldiğinde o da gülümsedi. Taner yaklaşıp gülümseyen dudaklarına minik bir kuş öpücüğü bıraktı. Burak'ın gülümsemesi daha da büyürken "Bir daha benimle ,özellikle böyle konularda, rekabete girme Burak." dedi Taner.

DAYLIGHT [TEXTING]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin