Yine bwn geldim hehhwehhe
- Yoongi -
Hoseok'un, bir anda dudaklarıma yapışması ile neye uğradığımı şaşırmıştım. Onu ne kadar itmeye çalışsamda yerinden neredeyse hiç kıpırdamıyordu bile.
Sonunda dudaklarımdan ayrılmasıyla, elimle sertçe dudaklarımı silmiştim. Ardından hoseok ise yüzüme bakmadan hızla odadan çıkmış ve beni düşüncelerimle baş başa bırakmıştı.
Hoseok ne yalanından bahsediyordu? Bunca şey, bir oyundan ibaret olabilir miydi?
Hayır bu imkânsızdı, o beni aldatmıştı. Boynundaki o kızarıklıklar, o gün bana söylediği sözler. Hepsini içtenlikle söylemiş gibiydi...
Daha fazla bu düşüncelerin kafamı karıştırmasına izin vermeyerek kendimi toparlamıştım.
Kapının açık olduğunu fark ettiğim de, hızla odadan çıkmıştım. Etrafa baktığım da her şey aynıydı. Yine eskisi gibiydi. Bu evde olan tüm anılarımız, yaşantılarımız sanki film şeridi gibi geçmişti gözümün önünden.
Onu, bunca senenin ardından istemesem de özlemiştim. Kendine ait kokusunu, gülüşünü ve o biçimli burnu ile belirgin çene hattı...
Hepsiyle tanrı'nın sanki özenle çizmiş olduğu bir tablo gibiydi.Aşağı kata indiğim de hoseok'un koltukta, başını ellerinin arasına almış bir şekilde oturduğunu görmüştüm. 'Pişman mıydı yaptıklarından?' diye düşünmeden edememiştim.
Umrumda değildi açıkçası, o bunca yıl bana nasıl acı çektirdiyse ben de ona aynı şekilde acı çektirmek istiyordum.
Hoseok'un başını kaldıracağı sırada, mutfağa gitmiştim. Tezgaha yaslanıp kendime su doldurup içmiştim.
Ne yapıyordum ben? Neden, onu affetmek için can atıyordum...?
Mutfaktan çıktığımda, hoseok elindeki kağıtlar ile farklı bir odaya girmişti.
Onu umursamayarak, salona geçmiş koltuğa oturmuştum. Bu evden bir an önce gitmek istiyordum.
Hoseok, odadan çıkıp kapıyı kilitlemişti. Bana bakmamaya çalışarak karşımdaki koltuğa oturmuştu.
Senin o neşeli haline ne oldu hoseok? Benim dediğim sözlere bu denli çökecek bir adam mıydın sen?
"Yine o ruhsuz odada mı kalacağım?" demem ile hoseok bakışlarını bana çıkarmıştı.
"İster benim odamda kal, ister yine o 'ruhsuz' dediğin odada kal."
"Ne! saçmalama senin odanda kalmam hoseok."
"Merak etme, bu akşam evde olmayacağım. Sende nefret ettiğin adamın yüzünü görmezsin." dedikleri ile daha fazla onunla aynı ortamda kalmayarak, istemeyerekte olsa hoseok'un odasına gitmiştim.
En azından, bomboş bir odada kalmaktansa yumuşak bir yatakta yatmayı tercih ederdim.
Odaya girdiğim de beklemediğim bir şeyle karşılaşmıştım. Duvarlarda hoseok ile olan fotoğraflarımız asılıydı. Yatağın yanındaki komodin de ise çift yüzüklerimiz duruyordu. Birinde ay motifi diğerin de ise güneş motifi vardı. O gün yüzükle beraber, hoseok'a ait olan her şeyi ona geri vermiştim. O ise onları atmamış ve hepsini saklamıştı.
İdol olmadığım zamanlar ise maddi durumum yüzünden ona aldığım ilk küçük kolye bile duruyordu hala...
Korkak adımlar ile hoseok'un yatağına ilerlemiştim. Yatağa oturduğum da, kendine ait olan vanilya kokusu sinmişti burnuma.
***
Gece olmuştu ve saat neredeyse 2'ye geliyordu. Ama hoseok hala ortalıkta gözükmüyordu. Akşam 12 gibi evden çıkmış ve hala gelmemişti. Belki değişmiştir diye umut ederken, o hala eskisi gibiydi. Yine, evden akşam 11-12 civarlarında çıkıp gece geç saatlerde eve gelirdi. Şimdi de öyle olmuştu.
Ben ise bu saate kadar hoseok ile olan anılarımızı düşünmüş,Namjoon ile Jin'in nasıl olduğunu merak etmiştim. Şuan belki de her yerde beni arıyor olabilirlerdi. Açıkçası beni aramaları pek de umrumda sayılmazdı. Sonuçta şirket sadece para ve şöhret derdindeydi...
Aşağıdan dış kapının sertçe kapanma sesini işittiğimde, hızla yatağa uzanmış ve çarşafı üzerime çekmiştim.
Hoseok odaya girmişti. Hani bugün gelmeyecekti eve?
Gözlerimi sikica kapatıp, belki bir umut uyuduğumu anladığında yaklaşmazdı bana. Bu düşüncelerim boşa çıkmış, hoseok yanıma çoktan uzanmıştı bile.
Bana daha çok yaklaşıp kollarını belime dolamış, anlını ise enseme yaslayarak kokumu içine çekiyordu.
Ne yapıyorsun bana hoseok? Kalbim neden senin yanındayken bu denli hızlı atıyor?
Titrek bir nefes alıp, konuşmuştu.
"Özür dilerim Yoongi, sana bu denli zarar vereceğimi düşünmemiştim."
Demesi ile gözlerimin dolmasına engel olamamıştım. Ağladığımı görmemesi için alt dudağımı sertçe dişlemiştim.
"Ama sana yemin ederim ki ben seni hiç bir zaman aldatmadım Yoongi, hepsi o piç Jackson'ın oyunuydu..."
Jackson mı..?
En yakın arkadaşım, öz kardeşim gibi gördüğüm kişinin oyunu muydu bunlar?Göz yaşlarımı yanaklarımı ıslatmasına izin vermiştim. Ardından, hoseok'un düzene girmiş nefes alış-verişlerini hissettiğim de uyuduğunu anlamıştım.
Dudağımı serbest bıraktığımdaz dudaklarımın arasından küçük bir hıçkırık firar etmişti.
Anlaşılan bu olanları sabah hoseok ile konuşmam gerekiyordu...
***
Sabah uyandığımda hoseok'u yanımda bekliyordum ki o çoktan uyanmıştı bile.
Dün olanların aklıma gelmesi ile derin bir nefes almıştım. Yataktan kalkıp, lavaboya giderek gerekli işlerimi halletmiştim.
Odadan, çıktığımda aşağıdan konuşma sesleri geliyordu. Sessizce aşağı indiğim de Jimin'i görmem ile şaşırmıştım. Yanlarına geldiğimde, ikiside bana dönmüş, Jimin ise benimle göz teması kurmamak için ben hariç her yere bakmıştı. Yüzüme sahte bir gülümseme yerleştirerek, karşılarındaki koltuğa oturmuştum.
"Söylesene Jimin, beni buraya getirmek için söyleyeceğin yalanı çok düşündün mü?"
Jimin, bir kac saniyeliğine yüzüme bakıp ardından Hoseok'a bakmıştı.
"H-hyung, gerçekten özür dilerim..."
Jimin'in dediğine göz devirip hoseok'a döndüm.
"Madem jimin'de burda, söylesene hoseok kim sana oyun oynadı?"
Çok sacmw oldu lan bu bolm foshclsjxlsjzkdn
Neyse vote verin lüftwn😩🛐
Teaser'i izlediniz mi?🛐
Sektörün aminw koycwklae-
ŞİMDİ OKUDUĞUN
L'amour qui surprend / Sope (DÜZENLENİYOR.)
Fanfictionİdol Yoongi ve Hoseok kötü bir ayrılığın ardından ilk defa bir ödül töreninde karşılaşmıştı. Top! Hoseok Bottom! Yoongi [Minific] x [Tamamlandı]