5. Bölüm: Merhaba Hogwarts

33 7 5
                                    

Betül, bir birinci sınıf olduğundan trenden kayıklara bindi. Yol boyunca veya kayıkta onunla iletişime geçmeye çalışan kimseye cevap vermedi. Adını sorduklarında ise sadece ilk adını söylüyor, soyadını saklıyordu. Gerçi perondaki olaydan sonra çoğu kişi onun kim olduğunu anlamış olmalıydı.

Bir cadı onlara kalede önderlik etti. Açıkçası büyülenmişti, tüm o ışıklar ve yapı muntazam duruyordu. Garip olan şey buraya ait gibi görünmeyen büyücülerdi. Kalenin çeşitli yerlerine konumlanmışlardı.

Taş koridorlarda ilerlediler, iki meşalenin ortasında bulunan kocaman işlemeli bir kapının önünde durdular. Büyük Salon'un devasa kapıları yere sürtünerek ardına kadar açıldı. Diğer kademelerdeki öğrenciler çoktan yerlerini almışlardı. Şölen için salon süslenmişti.

Birinci sınıfların kendi aralarında hangi binaya seçileceklerini tartıştıklarını duyuyordu ama asla onlara katılmıyordu. Zaten hangi binaya gittiği de önemli değildi. Binalarla ilgili hiçbir fikri yoktu.

Kumral, beline kadar dalgalı saçlı bir kızın etrafındakilere binaları tanıttığını fark etti, oraya kulak kesildi.

—... Gryffindor'daki öğrenciler cesurdur, tabii biraz egolu oldukları da söylenebilir. Slytherin kurnazdır, Büyücü Savaşları sırasında bu binadan mezun olan çoğu kişi Lord Voldemort'un yanında yer almış. Karanlık büyüye karşı bir ilgileri var. Ve son olarak Hufflepuff'lılar nazik ve yardımseverdir. Ben de ailem gibi Hufflepuff'tan olmak istiyorum.

Betül, dört bina olduğunu biliyordu. Bir tanesini saymamıştı. Ah neydi, neydi? Ablasının binası! Pençeli (claw) bir şeydi... Kartal vardı armada. Üniformasının üstünde görmüştü. Belki de Eagleclaw (Kartal pençesi) gibi bir şeydi?

Boğazını temizledi ve bu dünyaya adım attığından beri ilk kez konuştu:

— Peki ya Eagleclaw'lar?

Kız ağzını eliyle kapatıp kıkırdadı.

— Ravenclaw demek istedin sanırım? Ah evet onlar zekidir. Mavi üniformalarından tanıyabilirsin. Sen bir muggle-doğumlusun galiba, ha?

— Şey... Evet.

Aslında onun ne demek olduğunu bilmiyordu ama kızın bilgisi varmış gibi görünüyordu. Onaylamasında bir sakınca yoktu. Ona daha fazla soru sormamasını yeğlerdi.

Kız geri geri yürüyordu, konuşmasını bitirince tekrar önüne döndü. Salonun tam ortasına konmuş bir taburenin önüne gelince durdular.

Betül tüm alanı taradı ve ablasını görmeye çalıştı. Mavi ve bronz renklerle süslenmiş masaya baktı. Tek başına otururken gördü onu. Ablasının başından beri onu izlediğini fark etti, göz göze gelmeleri hiç zor olmamıştı. Zaten kırmızı ışık saçan bileklikleri onun görülmesini kolaylaştırıyordu.

Kıvırcık saçlı kız ona gülümsedi. Betül ise bir saniyeliğine dudaklarını kıvırdı ve hemen tabure tarafına döndü.

Taburenin hemen yanındaki cadının anlattıklarını kaçırmıştı. Taburenin üstündeki eski püskü şapka konuşmaya başlayınca yerinden sıçradı.

"Sakin ol Betül, tamamen büyüyle dolu bir yerdesin. Şapkaların konuşması gayet normal."

Sözleri saçma bir şarkı söylüyordu. Şarkı söylemek için büyülenmiş bir şapka, peki..?

Salonu incelemeye başladı. Eski bir şapkadan daha ilginçti en azından. Yukarı baktı. Mumların üstlerinde süzüldüklerini fark etti. Hoşuna gitmişti. Bu büyüyü öğrenmek isteyebileceğine karar verdi.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 12, 2021 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Hogwartstakiler IIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin