0.8

269 29 313
                                    

" Hoşgeldiniz bebeler. Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın💖✨

***

"Ne istiyorsun?" dedim sertçe. Sınıfın kapısının önünde bekliyordu beni.

"Jiyong'u geri almaya çalışıyorsun ama ben sana onu vermeyeceğim. Jiyong benim. Duydun mu!"

"Kızım sen anlamıyor musun? Jiyong'u almaya çalışan falan yok. Kendine gel." 

"Öyle mi? Baksana bir bana... Ben de hiç salak tipi var mı?"

Ona yaklaşarak dikkatlice baktım.

"Baya bir andırıyorsun." dedim ciddi bir ses tonuyla. Yanındaki kızlardan bir kaçı gülüşünce Nana daha da sinirlendi. Oh olsun sana.

"Bak Jennie sen-"

"Nana kes sesini!" Arkadan duyulan kalın sesle gözlerimi devirdim. Şimdi bir de sevgili kavgası mı dinleyecektim...

"J-Jiyong o seni almaya çalı-"

"Ya ne saçmalıyorsun sen?! Kendine gel. Bu sana son uyarım. Jennie'den de uzak dur." Jiyong resmen bağırıyordu ve Nana'ya karşı beni savunduğundan olsa gerek gözleri dolmuştu Nana'nın.

"Senin benim yanımda durman gerekiyor! Bu kız daha dün geldi. Hemen onun yanında belirdin." Sesi artık daha ağlamaklı çıkıyordu.

"Ne dün gelmesi ya? Biz beraber büyüdük kızım. Dün gelen sensin!" Lisa'nın sesi duyuldu. Diğerleri de toplanmıştı yanımıza.

"B-Ben sizi arkadaşım sandım. Siz beni hemen sattınız. Jennie mi aldı yerimi?! Her zaman 8 kişiyiz diyordunuz.. Ben..."

"Evet her zaman 8 kişiyiz diyorduk çünkü biz hiç bir zaman Jennie'yi aramızdan çıkartmadık. Sen aramıza hiç girmedin ki çıkasın... Sadece onun yerini almaya çalıştın. Fotoğraflarda gördüğünde ertesi gün saçını onun gibi kestirdin. Onun gibi giyinmeye başladın. Jiyong'u elde etmek için Jennie hakkındaki her türlü şeyi öğrendin. Oymuşsun gibi davrandın. Bize yanaşmaya çalıştın... Sadece acınasıydı Nana." Jisoo'nun dedikleriyle şaşkınca gözlerim büyüdü.. Gerçekten böyle mi davranmıştı.

"Jiyong'un en kötü zamanında ona karşı Jennie gibi davrandın! Sadece kendini kandırdın sen! Defalarca ayrılmak istedi ama her seferinde kendine zarar vermekle tehdit ettin. Anla bunu Nana, Jiyong seni sevmiyor. Hiç bir zaman sevmedi de.."

"Dae sen ne diyorsun?" Duyduklarıma inanamıyordum. Gerçekten bunların hepsi yaşanmış mıydı?

"Evet. Aynen böyle oldu sen yokken."

"Seungri tamam sus. Uzatmayın." Jiyong onları susturduktan sonra Nana'ya döndü geri.

"Bak Nana, olmuyor artık. Sevgisiz bir ilişki sadece. İlişki bile denilemez hatta. Seninle arkadaş kalalım ama bizim peşimizi bırak. Kendi hayatına bak. Senden son ricam bu."

"S-Sen benden ayrılıyor musun?" Nana'nın tuttuğu göz yaşları artık yanaklarından süzülüyordu. Ah üzülüyordum bir yandan da. Jiyong'a takmıştı kafayı resmen.

"Evet ayrılıyor. Şimdi sen de bırak peşimizi. Git kendine arkadaşlar edin Komatsu." Rose acımıyordu. Nana hızlıca gözlerini sildi. Nefret dolu bakışlarını çevirdi üzerime.

"Umuyorum hepiniz belanızı bulacaksınız. Özellikle siz ikiniz." dedi Jiyong'la beni işaret ederek.

"Bir de sen..." dedi bu sefer sadece bana doğru konuşmaya başladı.

"İnkar etme Jennie. İkinizde inkar etmeyin. Madem birbirinizi sevmiyorsunuz. Arkadaşsınız. Öyle diyorsunuz ya hani... Bu yüzden mi dün gece sizin evin önünde öpüşüyordunuz?!"

Ne yeriydi ne de zamanı... Nana'nın dedikleriyle yutkundum. Şimdi bunu açıkla açıklayabilirsen. Kafamı çevirdiğimde bana şaşkınca bakarak gülümseyen 6'lıyla bakıştım. Bir bana bir Jiyong'a bakıyorlardı.

"SİZ ÖPÜŞTÜNÜZ MÜ?!" Diye bağırdı Seungri. Sittin sene kurtulamazdık onun dilinden.

"O-HA. İnanamıyorum. Siz tekrardan beraber misiniz?"

"Hayır."

"Hayır."

Jiyong'la aynı anda konuşunca birbirimize döndük. Gözlerimi kaçırıp ellerimi cebime soktum. Bugün bir an önce bitebilir miydi?

"Gençler sınıflara geçiyoruz!"

*

"İyi günler çocuklar. Haftaya olan dersimizde görüşürüz."

"Görüşürüz hocam.." Kadın sınıftan çıktıktan sonra sıranın üzerindeki kitapları toplayarak dolabıma ilerledim hızlıca. Dolabın kilidini açıp kitapları içeriye yolladım.

"Ee ne yapıyoruz? Swish'e gidelim mi?"

"Bana uyar." dedi Daesung.

"Hepimize uyar işte gidiyoruz." Seungri koluma girip beni kendisiyle beraber önden yürütmeye başladı. Diğerleri de arkamızdan geliyordu.

"Nasıl gidiyor?" dedi birden.

"Ne nasıl gidiyor?"

"Jiyong... Sen..."

"Aptal panda. Çek şu kolunu kolumdan! Ben de adam akıllı bir şey soracaksın zannediyorum." kolumu ondan kurtarduğım gibi kızdım ona.

"Of Seungri. Uzatma!" diye bağırdı Jiyong arkamdan.

"Bence de uzatma yoksa bu uzun tırnaklarımı senin üzerine geçiririm." dedim tırnaklarımı göstererek.

"Yok tamam şimdi ikinizle de başa çıkamam. Sustum ben."

"Bencede sus." 

Cebimde titreyen telefonumu çıkartıp mesaj gelen gruba girdim. Chahee'den mesaj vardı.

CH: Birazdan okulunun önündeyiz Jen. Hazır ol.

Tamamdır. Hazırım zaten. :J

SH: Senin söylediğin saatte çıktık. Okuldan çıktın değil mi?

Okulun bahçesinde bekleyeceğim sizi. Gelirseniz görürüm hemen. :J

K: Geliyoruz.

Bu arada arkadaşlarımda gelse olur mu? Onlar da oynarlar belki.. :J

K: Gelsinler tabii. Kalabalık iyidir:)

Tamamdır. Söyleyeyim onlara :J

"Gelmek isteyen var mı? Voleybol maçına.." Bahçeye çıktığımızda bizimkilere döndüm.

"Biz geliyoruz zaten biliyorsun." dedi Lisa kızları kastederek.

"Güzel kızlar neredeyse biz de oradayız Jen Jen!" Daesung koluna taktığı Seungri ile yanıma geldiler.

"Alemsiniz ya.." dedim gülerek.

"Ee siz?" Jiyong ve Taeyang'a sordum bu sefer.

"Benim işlerim var Jen. Bir dahakine artık." dedi Taeyang.

"Peki sen bilirsin." dedim omuz silkerek.

"Sonrasında Gloria'ya geçeriz."

"İyi madem bir iki topa vururuz en fazla. Ben de gelirim." Jiyong konuştuğunda kafamı salladım. O sırada telefonum çalmaya başladı. Chahee arıyordu.

"Efendim?"

"Okulun önünde bekliyoruz."

"Tamam Chahee." diyerek kapadım telefonu.

"Hadi gidelim."

"Eğlence başlıyoooor~" diye fısıladı Lisa kulağıma.

"Akıllı dur Lili." dedim göz kırparak. Bir enişteyle ayrılırdık o maçtan.

***

Yallah Nana yallah jhdbcjsvbj Umarım beğenmişsinizdir. Bir sonraki bölümde görüşmek üzere bebelerrr

ENEMY ※ JendragonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin