Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın bebeler💖.
***
"O zaman yarın da buluşuyoruz?" diye ortaya konuştu Chahee. Kafa insanlardı. Onlarla eğlenmek kolaydı. 20 dakikayı geçmemişti onlarla tanışalı ama sevmiştim şimdiden.
"Dediğim gibi okulum var. Okulumun bittiği saate denk gelirse buluşuruz." Onlar üniversitelilerdi. İstedikleri zaman derse giriyorlardı.
"Liselisin sen tabii." dedi Jongin saçlarımı karıştırarak.
"Lise son!" diye düzelttim onu.
"E tamam o zaman. Aramızdan küçük olana güzellik yapalım. Sen çıktığında yazarsın bize."
"Chahee'nin dediğini yapalım. Yazarsın bize. İkinci maçı üniversitenin orada oynayacağız. Biz alırız seni."
"Anlaştık o zaman." Okudukları üniversitede yarın bir rövanş maçı yapacaktık. Chahee ve Sehun kazanmak istiyorlardı anlaşılan. Ya da benim gibi kötü oynayan biriyle eşleşmiş Jongin'i bu fırsatı kullanarak yenmek istiyorlardı.
Jongin ve Sehun okullarındaki basketbol takımında oynuyorlarmış. Hatta Jongin kaptanmış. Sehun'da yardımcı kaptan. Kaptanlar kısaca... Bende boyları neden bu kadar uzun? Diye düşünüyordum yarım saattir.
"Görüşürüz." Onlara el sallayarak bizimkilerin yanına geri döndüm. Kızlar kafalarında bir şapka, gözlerinde gözlük güneşleniyorlardı. Seungri ve Daesung, Taeyang'ı havuza atmaya çalışıyorlardı. Nana uyuyakalmıştı. Jiyong ise bir yandan sigarasını içiyor bir yandan önündeki içecekten içiyordu. Biraydı değil mi o?
Belkide konuşmak için en uygun zamandaydık. İyice yaklaşıp oturmadan önünde dikildim.
"Konuşabilir miyiz?" dedim sessizce. Biraz durdu. Daha sonra elindeki sigarasını küllüğe bıraktı.
"Konuşabiliriz." dedi ayağa kalkarak. O da biliyordu konuşmamız gerektiğini.
Peşinden gelmemi istercesine yürümeye başladığında gözüm yanan sigarada takılı kaldı. Ne diye söndürmüyordu ki şunu? Küllüğe uzanıp sigarayı söndürdüm. Onunla aramızdaki mesafe açılmışken ona yetişmek için arkasından hızlı adımlarla yürümeye başladım.
Kartlı girişten çıkıp bir köşede durdu. Bende peşinden aynısını yaparak havuz kısmından çıkmış oldum.
"Pek iyi şeyler olmamış... Ben gittikten sonra." Youngbae'nin dedikleri aklımda belirdiğinde boğazım düğümlendi.
"Olmadı sayıyorum." dedi tek seferde. Biliyordum, ondan asla sorduğun bir sorunun cevabını alamazdın. Puzzle gibiydi onu tanımak. Yalnızca tanırsan anlayabilirdin anlamsız gelen konuşmalarının altında yatan cevapları. Onu benden iyi tanıyan varmıydı peki?
"Ben arkadaş olalım istiyorum. Her şeyi eskide bırakalım. Bana kızgın olabilirsin, sinirli olabilirsin ama unutmayı dene sadece. Bir arada olmak istiyorum."
"Kızmak? Sinirlenmek?" Yüzüne alaylı bir gülümseme yayılırken kafasını iki yana salladı.
"Herkes..." diyerek konuşmaya devam etti. "Herkes ilk başta sana kızarken, ben seni anlıyordum Jennie. Bir bildiği vardır illaki, o bizi bırakmaz, diyordum kendi kendime. O beni bırakmaz... Sana hiç bir zaman kızmadım, hiç bir zaman sinirlenmedim, darılmadım bile. Sen bizi bu kadar üzeceğini bile bile gitmezdin çünkü. Bununla avuttum kendimi. Her şeyimi içimde yaşadım. Psikolojim iyi değildi. Sabahları seninle karşılaşacağım için mutlulukla kalktığım o okul artık beton parçasına dönmüştü gözümde.. O senin renginden her zaman şikayet ettiğin renkli koridorlar sanki siyah beyaza dönmüştü. Sonuç olarak zaman her şeyin ilacıydı. Sen düzelmemiz için bize epey uzun bir zaman verdin zaten. Her şey eskide kaldı merak etme."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ENEMY ※ Jendragon
Fiksi Penggemar"Ay ve yıldızlar yükselirken biz dans ediyoruz Jennie." -050520-