Hayatımda hiçbir zaman böyle bir acı duymamıştım. Kaç devran geldi geçti, bastığım yerlere kaç insan bastı, kaç kişinin göz yaşları aktı topraklara bilemem ama bildiğim tek şey, kimse, hiç kimse böyle azap çekmemiştir. Bu topraklarda yaşayıp ölen hiç kimse şu an hissettiğim acıyı tatmamıştır. Nasıl bir azap bilemedim, içimi ne denli böyle güçlü kavurur aklımı yetiremedim.
Taehyung'un dizinde uyuduğum öğlenden sonra beni yatağıma getirmiş, yanımdan ayrılmıştı. Uyanıp bakındığımda Poe'nun hala onlarla beraber olduğunu gördüm, ses etmeden oturdum yatağıma, Taehyung yanımda olmayınca berraklaşan aklım bir bir anladı söylediklerini.
'Benim biricik oğlanım, ne yazık sana.' demişti, uykuya dalarken emin olamadığım sözleri öyle derin işlemiş ki aklıma, bir zincir gibi çözüldü dilinden dökülen her sözü. Biricik oğlanı bendim, anlattığı her söz bana aitti. Karşımda, beni bana anlattı, fark edemedim.
'Benim biricik oğlanım, ufacık bir tebessümüyle tüm kadınların güzelliğini gölgede bırakır, bir kadından çok daha temiz ve saf, bir kadından daha merhametli, daha düşünceli, daha anacıl. Jeongguk, benim oğlanım hep dahalarla dolu, bir kusuru var, çocuğumu veremez kucağıma, lakin bu sebep, engel değil bana.' Her bir sözü eksiksiz döküldü dilimden, mırıldanarak tekrarladım bana dediklerini, içimden bir ses avaz avaz bağırdı. Biricik oğlanı sen değilsin Jeongguk, nolur sen olma, yanarsın, yeminler olsun kor alevlerde yanarsın.
'Jeongguk, bil ki Tanrın içimdeki sevgiyi görse, verdiği emirlerden vazgeçer, bizi günahkar ilan etmezdi.' Biz diyor, Taehyung ve aciz Jeongguk, biz olmuşlar. Hiç acımadı bana, gözlerime bakıp bunları söylerken gücüm yeter mi diye düşünmedi.
'Eğer geceleyin ıstırap çekeceğini, yatağında kıvranacağını, kendini cezalandıracağını bilmesem, şuracıktı neler yapardım sana... Ama tutuyorum kendimi Jeongguk, seni zor duruma sokacak bir şey yapmaktan sakınıyorum.' Aklımdan geçip dilime dökülmeyen ne varsa biliyor, gecelerimi, günahlarımı, arsız her düşüncemi okuyor aklımdan. Istırabını bile bile sana bunları söyledi Jeongguk, eziyet ediyor sana, yok bir değer sözlerinde, unut, git kiliseye, tövbe et.
'Olur da bir gün yanımda yatacak olursan, bil ki kendimi tutmayacağım Jeongguk, ruhundan af dilerim, uzun zaman acı içinde kavrulacak ama bunu bilerek kendimi tutmayacağım. Şimdiden affet beni, o gün geldiğinde kırgın olma bana.' Acı içinde kavrulan Jeongguk'tan kime fayda gelir? Daha kendini affedemeyen Jeongguk, başkasını affedebilir mi? Yanımda yatacak olursan diyor, Taehyung'un yanında yatacağım, bir yatakta bir beden olacağız... Daha düşüncem dilime varamadan nefesim kesildi, öyle şiddetli öksürdüm ki yataktan yere düştüm. Öksürürken nefes almalıydım ama bir soluğa muhtaç kaldım. Yerde dizlerimin üstünde tıknazca öksürüyordum, ne bir nefes alabiliyordum, ne de öksürüğüm diniyordu. Boğazım giderek tıkandı, boğulacaktım. Yemin olsun ki oracıkta boğulup gidecektim.
Birisi doğrulttu beni, titreyen bir elden su içtim, üzerime döküldü bardağın yarısı ama yarım bardak yetti kurtuluşuma. Nefes nefese kaldım bir kaç dakika, bakamadım kim geldi yanıma diye. Daha gözlerim ona ulaşmadan, kulaklarım ulaştı. Istırabım konuştu, "Jeongguk... İyi misin?" diye, iki kulağımın içinden geçip aklıma ulaştı dedikleri, iyi değilim diyemedim. Sırtımda duran elini ittirerek kalktım. İçimde kor bir öfke belirdi, ona kızgın olmak haddime değildi ama kızgındım. Bana farklı düşüncelerle yaklaşması içimi sinirle doldurmuştu.
Aşağı kata inip evden çıktım, karşı bahçede Jimin'le beraber oturan Poe'nun yanına gittim. Taehyung ardımdan bahçeye çıkmış bizi izliyordu. Jimin'e selam bile vermeden Poe'nun elini tutup peşimden gelmesi için çekiştirdim. Taheyung'un yanından geçip eve girdim. Kapıyı ardından kitledim, kilit ikinci kez döndüğünde gidip sandalyeye oturdum. Poe meraklı gözleriyle bana bakıyordu. "Bir daha görüşmek yok Poe, soru sorma, sadece dediğimi yap." derken sesim çok öfkeliydi. Poe soru sormadan odasına çıktı.
İçimi halen kıpır kıpır yapan ardı arkası kesilmez bir öfke vardı. Gidip Taehyung'a hesap sormak beni nasıl bir yükün altına soktuğunu göstermek istiyorum. Sinirden ayaklarım sürekli yukarı aşağı sallanıyordu. Masada sürekli ses yapan ellerim daha çok sinirlenmeme sebep oluyordu. Biricik oğlanım diyordu, zerrece utanmaksızın gözlerime bakarak diyordu. İncil'i Tanrımın kitabını okurken aklı bir oğlandaydı. O oğlan bendim.
'Bir oğlan, bir oğlan çocuğu girmişti Taehyung'un aklına, kim bilir nasıl girmiş, nasıl yer edinmişti. İncili okuyan bir Taehyung düşünüyorum, aklında bir oğlan düşünürken emirleri okuyor, gözlerini kapatınca bir oğlanı görüyor, nefsi kabarıyor belki de, ona rağmen açıp dikkatle okuyor İncili. Nasıl telaşlıydı o gün, aceleci ve kızgındı zannımca, aklındaki oğlana rağmen bir şeyler aramak yormuştur onu.' Taehyung'un nefsini kabartan bendim, gözleri kapanınca canlanan oğlan, burnundan öfkeyle solutan bendim.
Günahkar bir pisliksin Jeongguk, ne yapıp girdin onun aklına, gülümsediğin için mi oldu? Evlerine gittiğin için mi? Annenin kokusunu sürdün diye mi nefsini kabarttın? Acınası bir kulsun. Nasıl da şehvetlendirdin onu, seninle uyuyup seninle uyandı, Jeongguk, tiksiniyorum senin içindeki ses olmaktan, nasıl cezalandıracak Tanrın seni, merakla bekliyorum.
'Taehyung'un sevdiği birisi olmak nasıldır?' diye uzun bir süre oturup düşündüm. Bir cevap bulamadım Taehyung'u tanımıyordum, adından ve yaşından başka bildiğim hiçbir şey yoktu bu sebeple aklımda canlanmıyordu sevgisi. Belki boş bulunup demiştir söylediklerini, bunca söz bir anlık gafletle söylenir mi? Çıkmazdaydım, yeminler olsun ki çıkmaz bir yerdeydim, ne yöne gideceğimi bilemiyordum, bu belirsizlik beni yıpratıyordu. Ondan uzak duracaktım, gerekirse gün doğmadan kiliseye gidip gece gelecektim, sırf onlarla karşılaşmamak için ne gerekirse yapacaktım.
Kendi kendime kahırlanırken gün bitmişti, Poe'yu yatağına yatırdım, saçlarından öptüm. Odama girip, kapıyı kapattım. Tüm gün onlarca şey düşünmüş olmak beni yeterince yıpratmıştı, bu yüzden yatağıma uzandım. Gözümü tavana dikip bekledim, aklıma ilk ne gelecek diye bekledim. Taehyung geldi, bacağına yattığımda saçlarımda gezinen ellerini tekrar anbean hissettim. Gözlerimi tekrar tekrar açıp kapattım, aklıma gelmeyene dek devam ettim. Farkında olmadan gözlerimi son kez kapatmıştım.
İki ucunda azılı olduğu bir savaşın ortasındaydım, savaşı kimin kazanacağı belli değildi ama kimin kaybedeceğini biliyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
siyah güneş
Ficção AdolescenteÖlümlü bedenini değil, Ruhunu bana teslim et Jeongguk, Seni kimsesiz bırakmayacağım.