Ölümler Örgüsü

211 17 21
                                    

"Onu tanıyor musun?"

Dizlerimin üstüne çöküp Han'ın yanına oturdum. "Evet." Han hala nefes almaya çalışıyordu. "Astım ilacı getir."

"Ne?"

Dönüp Bulut'a baktım. "Astımı var onun. Astım ilacı bul, bir şey yap!" Sonra tekrar Han'a döndüm. "Han. Han, iyi misin?"

"Ayda, onun artık astımı yok." Yavaşça ellerimi Han'dan çekip olduğum yerde doğruldum. "O, sadece topraktan yeni çıktı. Bırak nefes alsın." Dediğini yapıp geri çekildim. Bulut, görevlileri çağırıp Han'ı okul binasına aldırdı. Hiçbir hareket yapmadan çaresizce Han'ın arkasından baktım. 

"Hey." Dönüp Bulut'a baktım. "İyi misin?" Boğazımdaki düğümlenme yüzünden yutkunamadım ve cevap veremedim. Başımı iki yana sallayarak dudaklarımı birbirine bastırdım ve gözyaşlarımı tutmaya çalıştım. "Kimdi o?"

"En yakın arkadaşım." Kaşları şaşkınlıkla havaya kalktı. "Daha doğrusu çocukluk arkadaşım, beraber büyüdük."

"O zaman neden intihar ettiğini biliyorsundur."

"Evet." dedim ve tekrar sustum. Boğazımdaki yumruyu yutup tekrar konuştum. "Benim yüzümden."

Yüzündeki şaşkınlık ifadesi büyüdü. "Nasıl yani?"

Derin bir nefes alıp yere oturdum ve sırtımı Nemeton'a dayadım. "İkimiz de intihara eğilimli olduğumuz için psikolojik tedavi görüyorduk ve birbirimizi hayata bağlayan sebep olarak seçmiştik. O gün bir söz verdik; birimizden biri intihar ederse diğerimiz de intihar edecektik." İstemsizce gözlerimden yaşlar geldi. Elimin tersiyle yaşları sildim. "Bu sözü ilk ben bozdum. Benim yüzümden..." Bulut sessiz bir şekilde beni dinliyordu. Tekrar gözyaşlarımı silip konuştum. "Onu görebilir miyim?"

"Kanatlarını çıkaracaklar. Bence onun için bugünlük bu kadar şok yeter, bir de seni görmesin." Başımı sallayarak onu onayladım. "Sende git yat, dinlen. Sabah senin için zor olacak."

"Tamam." dedim ve ayağa kalktım. 

"Ayda." Dönüp Bulut'a baktım. "Arkadaşın iyi olacak merak etme."

"Umarım." dedim.

"Han uyandığında sana haber vereceğim."

"Teşekkür ederim." dedim gülümseyerek ve odama doğru yol aldım. Odama girer girmez yatağıma doğru yol aldım. Meriç gitmişti. Odada sadece Alev vardı. Yatağıma uzanıp yorganı üstüme örttüm ve hemen gözlerimi kapatım.

"Duyduğuma göre yeni bir Bilinmeyen gelmiş. Sana arkadaş çıktı."

Gözlerimi yumup derin bir nefes verdim. "O zaten benim arkadaşım."

"Nasıl yani?" Alev'in yüzüne bakmamıştım ama sesinden bile ne kadar şaşırdığı ve merak ettiği belliydi. "Kim?"

"Çocukluk arkadaşım." Dönüp ona baktım. "Şimdi konuşmasak olur mu? Şimdi uyumak istiyorum sadece."

Bir an için ısrar etmek istedi ama sonra omuz silkti. "Peki. Sen bilirsin."

Sırtımı dönüp başımı yastığa koydum ve yüzümü neredeyse tamamen yastığa gömdüm. O kadar kafam karışıktı ki düşünemiyordum. Neler olduğunu algılayamıyordum ama algılamak için çaba da sarf edemiyordum. Uyumak, bayılmak gibi olmuştu. Ne zaman uykuya daldığımı, ne zaman uyku sayesinde uyuşupda bir şeyler hissetmeyi bıraktım hatırlamıyordum.

Alev'in beni kaldırmasıyla uyandım. "Bugün ilk günün, güzel olman lazım. Şeytanlara iyi bir izlenim vermelisin."

Olduğum yerde doğrulurken uykumun bana hiçbir enerji sağlamadığını fark ettim, hala çok yorgundum. Gözlerimi yumup başımı  arkaya yasladım ve vücudumu esnettim. "Çok da umrumda olduğunu sanmıyorum ama yapalım bakalım." deyip ayağa kalktım.

Melek Okulu'nda ÇaylaklarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin