Han'ın İntiharı

203 20 5
                                    

Gözlerimi açamayacak kadar yorgundum. Olduğum yerde kıpırdanıp kendime gelmeye çalıştım. Bedenimde hiç bir şey hissetmiyordum. Ne kollarımda bir iğne ne de yüzümde bir oksijen maskesi vardı. Belki de günlerce komada kaldığım için bedenim uyuşmuştu ve bedenimi hissetmiyordum. Ya da gerekli müdahaleler çoktan yapılmıştı ve sadece uyanmamı bekliyorlardı.

"Sanırım uyandı." Duyduğum ses bir erkek sesiydi ama bu defa Bulut değildi.

"Uğraşma onunla. Muhtemelen hala yorgundur." Bu Alev'in sesiydi.

Kendimi zorlayarak gözlerimi açtım. "Heh! Bak uyandı." dedi erkek sesi. Başımı kaldırıp pencereye baktım.Hava hala karanlıktı. "İşte!" dedim elimle pencereyi işaret ederek. "Rüya gördüğümün kanıtı!"

Tıpkı Alev gibi siyah kanatları olan erkek, başını yere eğip kıkırdarken Alev de başını yana eğmiş alayla bana bakıyordu. "Neymiş o?"

"Hava hala karanlık."

"Yani?"

"Rüyalarda zaman kavramı yoktur. Uyudum, uyandım ama hala hava karanlık."

Erkek, artık kendini tutamayıp kahkaha atarken Alev gözlerini devirdi. "Hayır salak! Hava hala karanlık çünkü 2 gündür uyuyorsun."

Bir kaç kez gözlerimi kırpıştırdım. "Ne?" Sonra aklıma Bulut'un yaptığı şey geldi. "Yani bu..." derken ellerimi sırtıma uzattım. Parmaklarıma yumuşak tüyler değdiğinde irkilerek elimi geri çektim. "Oha!"

Alev, heyecanla bağırdı. "Aa! Bunu biliyorum. Gerçi bu küfür sayılmaz ama olsun..."

"Tamam." dedim ve ellerimle yüzümü kapattım. "Delirmeme ramak kaldı." Sonra ellerimi indirip onlara baktım. "Eğer kanatlarımı hareket ettirebilirsem bu gerçek, ettiremezsem de rüya."

"Ne alaka?" Erkek nihayet benimle konuşmuştu.

Kendime engel olamayıp bağırdım. "Bedenimde yeni bir uzuv olmasından bahsediyoruz amına koyayım!"

Çocuk bana kaşlarını çatarken Alev eliyle onu kolundan dürttü. "İnsan küfürüymüş. Bende dün öğrendim."

Onları umursamayıp başımı yere eğdim ve gözlerimi kapattım. Her ne kadar kafamda canlanan kadar kanat çırpamamış olsam da sırtıma bağlı bir şeylerin hareket ettiğini hissetmiştim. Yaşadığım şokla ağzım kocaman açıldı ve hemen ellerimle ağzımı kapattım.

Alev ayağa kalkıp bana yaklaştı. "Tamam, sakin ol. Şimdi gel bir duş al sonra her şeyi anlatırım sana."

Elimi ağzımdan çekip derin bir nefes aldım ve çığlığı bastım. Alev, hemen üstüme çullanıp beni yere düşürdü. O ellerimi tutarken diğer çocuk da eliyle ağzımı kapatmıştı. Gözlerini gözlerime dikti. "Sakin ol." Başımı sallayarak onu onayladığımda elini çekti. Alev de ellerimi bırakınca beni ayağa kaldırdı. 

Alev, "Ben banyoyu hazırlayayım." dedikten sonra dolabından havlu ve bir kaç eşya alıp banyoya gitti.

"Sende şöyle otur istersen." dedi çocuk. Bir şey demeden ve hareket etmeden ona baktım. Göz devirip söylendi. "Ne? Ne var?" Yine cevap vermeyince ofladı ve elini bana uzattı. "Meriç." Hala hareket etmeyince elini geri çekti. 

"Kanatlarımı görmek istiyorum." Yanından çekilip odadaki iki yatağın ortasında duran boy aynasına ilerledim. Aynadaki yansımamı görünce, yansımama inanamayıp ellerimi aynaya dayadım. "Ne olmuş bana böyle?"

"Biliyorum. Gri kanatlar... Biraz çirkin."

Kafamı hızla ona çevirdim. "Ne?" Sonra tekrar yansımama baktım ve gözlerimi kanatlarıma diktim. Dediği gibi, gri kanatlarım vardı. "Hayır. Ondan bahsetmiyorum. Saçlarıma ne olmuş?"

Melek Okulu'nda ÇaylaklarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin