Ayda'nın İntiharı ve İntikamı

145 15 12
                                    

Bulut, Ozan'ı sakinleştirmeye çalışıyordu. Bir yandan da üstündeki toprak parçalarını atıyordu.

Tam huzuru buldum derken her şey bir anda ekrar tepetaklak olmuştu ve ben izliyordum. Ölsem rahat bırakmaz derler ya, bırakmamıştı. Öteki tarafta bile bana huzur kalmamıştı. Bir insan bu kadar şanssız olabilir mi? Ya da bir Melek? Ya da Şeytan? Peki bir Bilinmeyen?

"Ayda... Ayda bir şey söyle." dedi Han. Kendimden emin adımlarla Ozan'a doğru adımlar attım ve ben de yanına çöktüm. Gözlerim, Bulut'un kenara attığı toprak parçalarına kaydı. Uzanıp toprağı avuçlarıma doldurdum.

Yok olmak istedim. Gerçek anlamda yok olmak. Tamamen yok olmak. Çünkü buradan başka seçeneceği yoktu. Huzuru bulabilmek için buradan başka bir seçeneğim yoktu ve bir anda elimden almıştı tıpkı daha önce de yaptığı gibi. Kapana kısılmışlığın verdiği çaresizlik hissiyle yok olmak istiyordum ama önce yapmam gereken bir şey vardı.

"Seni öldüreceğim!" Toprak parçalarını Ozan'ın ağzına sokmaya çalışmıştımki Bulut sert bir refleksle kolumu havada yakaladı. "Ne yapıyorsun sen?!"

"Bırak!"

"Hey!" Bulut, tek bir hamlede Han'ı geri savurdu ve tekrar bana döndü. "Sen ne yaptığının farkında mısın?! Onu şoka sokuyorsun!"

"Gebersin!"

"Ayda?" Ozan'ın bana seslenmesiyle Bulut kaşlarını çatarak bana baktı. Onun bir şey demesine fırsat vermeden konuştum. "Ayda ya..." Tam atak yapacakken Bulut diğer kolumu da tuttu. "Ayda!"

"Bırak yoksa seni de öldürürüm!"

Kelimenin tam anlamıyla şok olmuştu. "Ne oluyor sana?"

"Öteki tarafta bir şey yapamadım bırak bari burada sikeyim belasını!"

Kollarımı sıkarak beni kendine çekti ve gözlerini gözlerime dikti. Sinirlenmişti. "Bak, öteki dünyada ne yaşadınız bilmiyorum ama orada yaşananın acısını burada çıkaramazsın. Şimdi git buradan!" Arkasını dönüp Alev'e baktı. "Götürün onu."

"Ben kendim giderim!" Arkamı dönüp Han'a baktım. "Gelme." Hızlı adımlarla binaya dopru gittim. Alev de benimle beraber odaya geldi. Odaya varır varmaz kapıyı kapattı. "Eski sevgilin falan mıydı?"

Sinirden saçlarımı çekiştirmeye başladım. "Anlaşılan cevap evet." dedi kendi kendine.

"İntiharıma sebep olan insan!" dedim öfkeyle. Sesimin yüksek çıkmasını engelleyememiştim. Başımı kaldırdığımda aynayla karşı karşıya geldim. Üstümde eller vardı, bacaklarımda. Ve o ellerin hissi de vardı. Sanki gerçekten oradaydı. Bir de tenimdeki o rahatsız edici, zevk vermeyen aksine acı veren his. İki büyük adımda aynanın yanına vardım ve onu ittirip kırılmasını sağladım. 

"Hey! O aynayı ben buraya getirmiştim!" Yere eğilip bir tane cam parçası aldım. Ta bileğime dayamıştımki Alev yanıma koştu ve o da yere çöktü. "Saçmalama! Yok olmak mı istiyorsun?!"

Aynayı bırakıp bağırdım. "Ne yaptığını bilmiyorsun!" Derin bir nefes çektim. "Bu dünya benim tek şansımdı... Onu da almaya geldi. Sanki yaptığı yetmiyormuş gibi..." Halime bak... Kırık camlar üstünde oturuyorum.

"Ne yaptı söyle o zaman. Eğer haklıysan, burayı seninle beraber o çocuğa cehennem yapacağım."

Dizlerimi kırıp kollarımı bacaklarıma sardım ve kendime sarıldım. "Ozan... Uyuşturucu bağımlısıydı." Sonra duraksadım. "Uyuşturucu ne demek biliyor musun?"

Melek Okulu'nda ÇaylaklarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin