32 yaşında erken menopoza gireceğini öğren bir kadın... Elinde olsa tüm Dünyayı yakacak kadar güçlüdür fakat bu konuda elinden hiçbir şey gelmemektedir...
33 yaşında ailesinin baskısından başka hiçbir şey görmeyen asosyal bir genç adam ailesinden...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
“Kalbinde ki kanlı ayı gördüm”
İçindeki fırtına kadar dünyayı yok edebilirsin, insanların canını ancak sert bir rüzgâr olduğunda acıtabirsin, düşlerini sadece sen kontrol edebilecek güçtesin. Peki ya korkular, onları dize getirebilecek kadar güçlü ve iradeli misin!
İşte tam bu anda, kendine bunu sormuştu Rosé. Her şeyi ama her şeyi vardı Rosé'nin; para, ün ve şöhret her şey! İşte tam şu dakikadan sonra anlamıştı Dünyanın bunlar dışında bir yüzü oldunu. Bir aile ya da başını aynı yastığa koyabileceği bir eşi yoktu Rosé'nin. Bu yaşına karar da aklında planlarında böyle şeyler olmazdı da zaten.
Derin bir nefes aldı Rosé, ne yapabileceğini sakin bir şekilde düşünmeye çalıştı ama olmuyordu. Kalbi düşünmesine izin vermiyordu kan pompalamak yerine adeta gözyaşı ponpalanıyordu. Hızlıca göz pınarlarından akan tuzlu yaşları sildi.
Düşündü, düşündü ve düşündü. Aklına sadece iki şey geliyordu fakat bilmiyordu her iki seçenekte hayatını tümden değiştirecekdi çünkü.
Telefonu aniden çalmaya başlayınca irkildi Rosé.
Arayan Lisaydı, dert ortağı, on iki yıllık arkadaşı Lisa. Beline kadar uzanan siyah saçlı, iri gözlü, dolgun dudaklı çekici bir kızdı Lisa.
Rosé den çok farklı biri olmasına rağmen Lisa ile Rosé çok iyi anlaşılardı. Hatta dört yıl aynı evde bile kalmışlardı ta ki Lisa, sevgilisiyle yaşama kararı alıncaya dek. Bu sevgilik olayı neredeyse üç yıldır vardı. Sevgilisi ise Rosé'nin en yakın arkadaşı Jungkook idi.Onları tanıştıran da Roséydi aslın da.
"Kızım kaç kere aradım neden açmıyorsun telefonunu?"diye sordu Lisa, Rosé yutkundu, Lisa ne hastenede olduğunu biliyordu nede bir bebeği olamayacağını.
"Neredesin sen?"
"Hastanedeyim ben merak etme ben iyiyim öylesine kontrole geldim. O yüzden telefonum sesizdeydi. Şimdi de çıkıyorum hastaneden .Eee sen niye aradın beni Lisa?" dedi Rosé, Lisa hastane kelimesini duyunca endişelenmeye başladı.
"Buluşalım mı diye sorucaktım. Sen iyisin diymi? Sesin kötü geliyorda"
"Olur buluşalım. Ay Lisa iyiyim."
...
Lisa heyecanlı bir şekilde geçen gece Jungkooklaneler yaptıklarını anlatıyordu. Rosé ise ne yapacağını düşünüyordu kara kara.
