Akşamı bekleyemeyip bölümü yqyımlamak 🤝 Ben
Yansıma Şeytan bu bölüm ile başlıyor.
Oy verip yorumlarınızı benimle paylaşmayı unutmayın.
Canım acıyordu. Göz kapaklarım, parmaklarım, dudaklarım... Onlarında canları acıyordu. Hatta aldığım nefes dahi acıyla sızlana sızlana sızıyordu ciğerlerime. Beni ben yapan her şey, ben yaptığı için acıyordu. Hiç biri benden olmak istemiyordu.
Sırtımı soğuk duvara daha çok yasladım. Tenime temas eden soğukluk bile bana temas ettiği için sızım sızım sızlandı.
Kendimden daha çok nefret ettim. Saatlerdir bu duvarın önünde susturduğum düşüncelerimin çığlıklarıyla boğuşuyordum. Sesleri yoktu ama çığlık atıyorlardı. Yoklukla varlığın arasına sıkışıp cehennem azabı gibi zihnime sızıyorlardı. Yok edilmesi imkansız bir çileydi. Yok edemezdim. Çünkü yoklardı.
Kalp atışlarım ara sıra hızlanıyor ara sıra yavaşlıyordu. Korkuyordum. Ve bu korku dengesizliği doğuruyor, bedenimin fonksiyonlarını etkiliyordu.
Karanlık odayı gözlerim ile süzdüm. Sonra da pencereden dışarı baktım. Gökyüzü kapalıydı. Yağmur başlamıştı. Çatıya vuran yağmur damlalarının sesi güçsüzdü. Yeni yeni başlayan ve gecenin dipsiz karanlığını temizlemek istercesine atıştıran yağmur akmayan göz yaşlarımı hatırlatıp duruyordu.
O an bulutları kıskandım. Hem gökyüzüne ait hem de ağlıyorlardı. Eğer normal zaman olsa buna şaşırır, üstüne uzun uzun düşünürdüm. Kafamın içinde ölçer tartar ve en adaletsiz tartı olarak zihnimde küçük bir düşünce seli yaratırdım.
Tartı
Kararlarımı sorgulayacak tek şey iki heceli bir kelime oldu. Zihnime kurduğum tartının adeletsizliği yüzüme çarpılıyordu sanki. Yağmur damlalarının çıkardığı oranlı ses bile bir eşitlik ile ulaşıyordu yer yüzüne. Gökyüzünden ayrılış sevinci olan bu ses dahi adaletimi sorgulatıyordu.
İrem'e ne yaptığım hakkında hiç bir fikrim yoktu. Ama kötüydü.
Çocukken düşmek gibi kötüydü. Dizlerindeki yaraların kabuk bağladıktan sonra kabuklarından yaralanıp tekrar kanaması gibiydi.
Elimle saçlarımı sıkıp geri bıraktım. Eğer iyi kız olmasam bulunduğum ana saatlerce sayısız küfür edebilirdim. Ama iyi kızdım.
İstenileni yapmıştım. Alabar istemişti ve bende yapmıştım. Ne yaptığımı dahi idrak edemesemde yapmıştım. Yine o istemişti ve ben yapmıştım. Yıllar önce olduğu gibi.
Boğazımı yakan hıçkırıklar ve gözlerimi acıtan yaşlar hazırda bekliyordu. Akmak isteyen yaşlar ve özgürlük aşkıyla yanan hıçkırıklar...
Elimle bedenimin neresi denk gelirse sıktım. Acı vermiyordu. Hislerden arınmış gibiydim. Daha çok sıktım. Canım yanmıyordu. Tüm gücümle kendime zarar vermeye çalışırken fiziksel acıya muhtaç hissettim kendimi. İçimde biriken ruhsal acı kolumu kanadımı kırsın ve beni terk etsin diye tanrıya yalvarabilirdim, şeytana köle olabilirdim.
Kafamı bir kaç kez daha sağa sola salladım. Yüzüme temas eden hava dahi çekilesi gelmiyordu.
O an gözüme odanın karşısındaki ayna takıldı. Hayır, ayna değil, şeytan takıldı. Aynadaki şeytan tüm karanlığa inat parlıyordu, oradaydı. Ruhumun tuzla buz olan bir ayna misali dağıldığını sezdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YANSIMA ŞEYTAN
Teen FictionSekreter adlı kitabımın ikinci kitabıdır. BEN O İYİ KIZIM Zihninde yer edinen güzel kız imajının ete kemiğe bürünmüş haliyim. Masalların prensesi, seninse sevdiğin o tebessümün başrolüyüm. Başrol olan benim, beni seyreden sensin. Narin ve duygusalı...