Aynı kehanette dediği gibi oldu. Kulübe saniyeler içinde yıkılıverdi. Ve toz bulutlarından kurtulduğumda ise, bir kız ve iki oğlan başımda n'aptın sen, olamaz...diye mırıldanıyordu. Siz kimsiniz diye bir çığlık bastım ancak o an yaşanan herşeyin benim suçum olduğunu biliyordum. "Biz dört elementten üçünün temsilcisiyiz."diye başladı kız konuşmaya.
-Yıllar önce ailemiz ateşin canavarı ile savaşırken hayat verdi. Gözlerimizin önünde terkettiler bizi. Ateşin canavarı bizi yakalayıp hafızamızı, anılarımızı ve gördüklerimizi silmeye çalıştı ama biz kaçtık. Bu kulübeye sığındık. Ancak günün birinde kendimizi bir kehanetin içinde bulduk. O zamandan beri seni izliyoruz. Olup bitene hakimiz.
Kafam çok karışmıştı. Ateşin canavarı... Hafızam... Ailem... Neydi bu bilmecenin cevabı.
"Peki" dedim.
-Madem bu sözler sizi hapisten kurtardı, siz neden bu kadar endişelisiniz?
Üçünün de yüzü asıldı. Hatta bir ara ağlayacak gibi oldular. "Ateşin kehanetini sesli okuyan her bir kimse, bunun bedelini birgün ödemek zorundadır. Ve bu bedel genellikle ölümdür."
Donup kaldım.
-y-ya-ni ben... Ölecek miyim?
Sorunun cevabı çok açıktı. Konuyu dağıtan ise kızın yanındaki uzun oğlan oldu.
-Neyse, şimdi bunu unutun. Eğer ateşin canavarını engelemessek tüm evren yanarak mahvolacak!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BEYAZ ÖRTÜ
ParanormalKarların arasında, kendini yeni bir dünyada bulan bir kadın düşleyin...