Bu kadar şeyi düşüncelerimden atmak zordu. Ben kendimce bir yer koymuştum evrene. Adım Alev'di, 16 yaşındaydım ve ateş elementini kalbimde barındırıyordum. Bunca yaşanandan sonra artık ailemi bile umursamıyordum. Sanki dünyanın geleceği ellerimdeymiş gibi hissettiren sinir bozucu duygu, bedenimi ele geçirmişti. Kararlıydım. Ciddi anlamda kafam karışık da olsa, ölümden korkuyor dahi olsam bu savaşa girecek ve kazanacaktım. Gerçekten tüm insanların nerede olduğunu, neden sürekli kış yaşandığını ve ateşin canavarının kim olduğu sorularının cevaplarını öğrenmek önceliğim olmuştu. Bu sefer çantamı yanıma almadım. Üstümdeki kat kat paltoyu da yere fırlattım. Ne de olsa ben alevdim. Ne de olsa karın lavla eş değer olduğu konusunda gökyüzü ile hemfikirdim. Artık beni durdurabilecek hiç bir şey kalmamıştı.
Alev bunları düşünürken, geriye kalan 3 element çoktan savaşın yolunu tutmuştu. Ne Çiçek'in, ne Bulut'un, ne de Dalga'nın kendine güveni yoktu. Evet, kendilerine bu isimleri verdiler.Uzun bir bacak ağrısının ardından, ateş dağına - evrenin en geniş dağı- ulaşmışlardı. Üç elementi dağda küçük bir sürpriz karşıladı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BEYAZ ÖRTÜ
ParanormalKarların arasında, kendini yeni bir dünyada bulan bir kadın düşleyin...