Arhan ile beraber hastanenin koridorlarında dolaşıyorduk. O, karton bardağındaki kahvesini içiyor ve beni dinliyormuş gibi yapıyordu ya da gerçekten dinliyordu, bilmiyorum. Ben de onun bana aldığı karton bardaktaki sıcak çikolatayı içip, ona salak saçma şeyler anlatıyordum. Mesela vampir efsanesinin hangi hastalıktan ortaya çıktığı gibi.Koridorun köşesinde tanıdık bir silüet belirdi. Abim. Bizi görünce yüzünde gülümsemeyle bu tarafa gelmeye başladı. Yüzüme en tatlı gülümsememi taktım. "Arhan ile tanıştınız mı?" Gülümsememi bozmadan kafamı onaylarcasına salladım. Arhan'a döndü. "Seni rahatsız etmiyor değil mi? Söz dinlemez de kendisi." Gözlerimi devirdim.
"Fazla konuşuyor ama rahatsız etmiyor." Arhan'ın yüzünde gülümseme vardı. Sahte olduğunu ise sadece ben anlayabilirdim. Abim birkaç şey daha söyleyip yanımızdan ayrıldı. Dediklerini dinlemediğim için ne olduklarını duymamıştım. Aklım ve gözlerim Arhan'ın gülümsemesine takılmıştı o sırada. Ne kadar sahte de olsa, tekrar gülmesi için her şeyi yapardım.
Kafasını bana çevirdi. "Söz dinlemeyen demek ha? Bunlar bana sökmez Mira. Sözlerimi dikkate almazsan pişman olursun." Ellerimi sağ koluna sarıp, kafamı kaldırarak ona baktım. Gözlerimi kısarak kocaman gülümsedim ve kafamı yukarı aşağı sallayarak onayladım. "Tabii ki babacığım." Homurdanıp diğer eliyle ellerimi kolundan itti. O kadar tatlıydı ki, ona bakarken yüzümdeki gülümsemeyi düşüremiyordum.
Morga geri gelmiştik. İki tane görevli yeni cesedi getirmişti. Kadını siyah çantadan çıkartıp masaya yatırdılar. O kadın keşke ben olsaydım.
Arhan eşyalarını hazırladıktan sonra kamerayı ayarlamaya başladı. Kamerayı ayaklı kamera tutacağına koydu ve açısını ayarladı. Ben odanın köşesinde ki sandalyede oturmuş heyecanla onu bekliyordum. Bana döndü. "Şimdi kaydı başlatacağım, asla ama asla ses istemiyorum. Konuşmayacaksın, fikirlerini dile getirme çünkü merak etmiyorum. Beni, seni buraya getirdiğime pişman etme çocuk." Hızlıca kafamı salladım ve kaydı başlatıp bir an önce incelemeye başlaması için elimle 'hadi' işareti yaptım. Fikrlerimi söyleyemeyecek olmam biraz beni zorlayacaktı çünkü nerede olursam olayım mutlaka aklıma gelen şeyleri söylerdim fakat böyle önemli bir anı mahvedip Arhan'ın gözünden düşmek istemiyordum.
Kadının karnını yardı, kocaman bir aletle kaburgaları açtı, boğazına ve vajinasına kulak çöpü tarzı bir şeyler soktu, kafasını kesip açtı, beyinden bir parça aldı, geri dikti. Aslında oldukça heyecanlıydı izlemesi fakat bir süre sonra sıkılmıştım ve uykum gelmişti. Sandalyede biraz uyukladığımı hatırlıyorum. Kalktığımda cesedin üstü kapatılmıştı, Arhan elinde ki belgeleri dolduruyordu. Dikkatini çekmek için sabırsızca ayaklarımı yere vurdum. Kafasını bana çevirince bakışlarımla kamerayı gösterdim. Kamerayı kapatıp kapatmadığını bilmediğimden konuşup her şeyi bozmak istemiyordum. "Konuşabilirsin, bitti." Hızlıca oturduğum yerden kalkıp yanına gittim. "Uslu durdum mu?" Gözlerimi büyülterek yüzüne baktım, cevabını bekliyordum. Kafamı patpatladı. "Evet. Beni şaşırttın. Kendini tutamazsın sanmıştım." Onu mutlu etmek beni de mutlu etmişti. Gururla kocaman gülümsedim. "O zaman, artık arada sırada beni izlemeye getirir misin? Lütfen!" Elindeki belgeleri masaya bıraktı. "Bakarız, ufaklık. Düş önüme bugünlük işimiz bitti."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Büyük Kötü Kurt || Daddy Issues
Teen Fiction"Bana vur ve senin olduğumu söyle. Neden bilmiyorum ama bu hoşuma gidiyor."