Sabah kapının açılma sesiyle uyanmıştım. Uykum hiç derin değildi. Evde bile böyle en küçük seste uyanırdım. Kulaklarım hassastı. Adım sesleri yatağa doğru gelirken kimin geldiğini merak etmiştim. Gözlerim hala kapalıydı uyuyor sansa fena olmazdı. Küçük bir mırıldanma duydum.- Niye beni gönderdiler ki ya...
Sanırım gelen kişi Melisaydı. Çünkü bir kız sesi duymuştum ve bu ses ne İpek hanıma aitti ne de Esilaya.
Bir parmak koluma dokunup hafif dürttü.- Hadi kalk.
Çok kısık seste konuşuyordu. Çekiniyordu sanırım biraz. Hafif yerimde kıpırdandım. Bir kez daha kolumu dürttü.
- Hadi kalk ya, ne derin uykun varmış.
Buna gülesim gelmişti işte. Benim uykuma ilk defa birisi derin demişti. Hoş sanırım uykum için ilk defa birisi yorum yapmıştı. Yerimde kıpırdanıp gözlerimi açtım ve yatakta dikeldim. Ben uyanınca birkaç adım geri çekilmişti. Gözlerimi kırmıştırdım ve sırtımı yatak başlığına yasladım. Uykum hala vardı. Melisaya döndüm.
Çok düz bakıyordu suratımı inceliyordu. Benden bir tepki bekliyordu sanırım.
- Günaydın.
Kaşları havalandı. Tuhaf tuhaf bakıyordu.
- Ne? Günaydın dedim sadece, senden böbreğini istemedim. Bakma öyle suratıma.
Hala tuhaf bakıyordu.
- Annem seni uyandırmamı ve kahvaltıya çağırmamı söyledi. Ve günaydın.
Hafif tebessüm ettim.
- Tamam.
Hala tuhaf tuhaf suratıma bakıyordu. Aynı şekilde karşılık verince biraz daha durup gitti. Yorganın içinde kaybolmuştum resmen. Odam genelde koyu ve açık renklerin karşımıydı. Aralarda kiremit rengi vardı ama onun dışında siyah, gri ve beyaz üçlüsü kullanılmıştı. Ben gerçekten odamı sevmiştim.
Yorganın altında kaybolmamın nedeni zayıf olmamdı. Fazla kalori tüketince dediğim gibi farklı sonuçları ortaya çıkıyordu ve ben bunları yaşamayı sevmiyordum.
Bu nedenle zayıftım ama bu rahatsız edici bir zayıflık değildi yakışıyordu.Yataktan kalkıp giyinme odasına girdim. Burada benim kıyafetlerim dışında bir sürü elbise daha vardı ama ben onları giyeceğimi çok zannetmiyordum. Üzerime dar siyah pantalon ve beyaz sıfır kollu giydim. Onunda üzerine siyah gömlek giyerek önünü son 3 düğmesi açık kalacak şekilde bıraktım ve pantalonun içine soktum. Oversize bir gömlekti ve ben çok seviyordum. Kollarını aşağı doğru çektim ve omuzlarımı açık bıraktım. Ayağıma beyaz spor ayakkabılarımı da giydim ve giyinme odasından çıktım. Bugün dersim vardı bu yüzden bilgisayar çantama defterlerimi ve bilgisayarımı koydum. Çevirdiğim kitabı da çantama koydum. Çantam hazır olunca bonyoya ilerledim ve günlük işlerimi hallettim. Dudaklarıma sadece nemlendirici sürdüm. Onun dışında da makyaj yapmadım.
Odadan çantamla birlikte çıktım ve asansöre doğru ilerledim. Aşağı kata indiğimde kimse ortalıkta gözükmüyordu. Dün aç bir şekilde çıktığım yemek odasına geri girdim. Herkes buradaydı ve büyük ihtimalle beni bekliyorlardı. Çantamı kapının kenarına koydum ve dün oturduğum yere doğru ilerledim.
- Günaydın.
Bazıları sadece başlarını sallayıp selamımı aldı bazıları hiçbir şey yapmadı. İpek hanım ve Kerem bey gülümseyerek bana baktılar ve aynı anda konuştular.
- Günaydın.
Kerem bey gülümseyerek karısına döndü ve elini elinin üzerine koyup okşadı. Ben bu sırada yerime oturmuştum. Kerem bey önüne dönüp masadaki kişileri süzdü ve başını salladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YENİ HAYAT
General FictionYoruldum. Yazarın ne demek istediğini şimdi daha iyi anlıyordum. - Gerek yok her sözü laf ile beyana. Bir bakış bin söz eder, bakıştan anlayana. Bakışlarımın ruhumun yansıması olarak acı doluydu. Vücudum kaldıramıyordu. Bakışlarımla adeta yardım dil...