04.

257 40 14
                                    

Bilgilendirme.
Diyelim ki 28 mayıs gecesi diyorsam kastım saat gece 12'den sonrası.

~
1856. 03.06, gece, 03.45.

Jeongguk'un ailesi onu görerek ressamı kaçırmak istemediğinden, hizmetli ona yemeğini bugün iki saat daha geç getirmiş ve bulaşıkları yıkaması için indirmeden önce Bay Victor'un ışıklarının kapandığından emin olmuştu.

Gecenin ikisinde başladığı bulaşıkları işte Jeongguk yeni yeni bitiriyordu. Geç kaldığı uykusundan dolayı çok yorgun olsa da dün ki anıları hatırlaya hatırlaya aynı yerde durup dışarı bakmıştı.

Daha geç saatte baktığından ayın yeri ilerlemiş gözüküyordu.

Jeongguk bir kaç dakika hayranlıkla baktı. Ve yan döndüğünde, kendisi gibi dün ki yerin aynı yerinde duran Bay Victor ile korkmuştu.

"Geceyi seviyor gibisin."

Jeongguk önce kafasını sallasa da sonra yaptığı terbiyesizlik olduğunu düşünerek sözlü yolla onaylamıştı.

Bay Victor karşısındaki kişiden etkilenmeden edemiyordu. Kendisi de öksüz, yetimdi ailesi yaşarken. Gerçek sevgi ne bilmiyordu, güzeldi, hemde çok güzel, saygılıydı yaşadıklarına rağmen ve sapasağlam ayakta duruyordu hala.

Bay Victor onun gibi lanetli olmasa da ondan yine etkileneceğini düşünüyordu. Çünkü kim cehenneme, bu eve, aileye, iğrenç dünyaya düşmüş bir güzellikten, melekten etkilenmezdi ki.

Şahsen o kesinlikle etkilenirdi ve etkileniyordu da.

Bu güzelliğin üzülmemesi için saçını süpürge bile edebilirdi kalbi böyle attıkça.

"Sizinle biraz konuşabilir miyiz..?" demişti Bay Victor. Heyecanla gözlerinin kendisini ele vermesine izin veriyordu ona karşı. Tüm heyecanını ve merakını gözleriyle, göz göze olduğu kişiye anlatıyordu.

Sesi bir duvar kadar soğuk değildi Jeongguk'a karşı veya bakışları. Aksine bir cehennem sıcağı kadar sıcak, cennet kadar güven vericiydi.

"Jeongguk." demişti Jeongguk'da utana sıkıla. Utanıyordu çünkü etkilendiği kişi ona güzeller güzeli diye anılan kız kardeşine attığı bakışlardan bile daha güzel bakıyordu.
Nasıl utanmazdı ki!

"Ne konuşacağız?" demişti Jeongguk. Cidden ne konuşabilirlerdi ki? İki yabancıydılar. Ve konuşmak için de pek bir sebep yoktu.

"Bilmem. Sadece seni tanımak istiyorum. Hadi gel odama gidelim. Diğerleri sesimizi duymasın." demişti.

Jeongguk hizmetliyi çoktan yatağa gönderdiği için kafasını sallayarak onaylamıştı.

Jeongguk hangi odayı verdiklerini tahmin edebiliyordu. Sonuçta oda sayısı sayılıydı.

Oturma odası, yatak odası, kız kardeşinin odası, hizmetli, iki banyo, bir tuvalet, mutfak, çatı katı ve Jeongguk'un eski eşyalarla dolu odası.

Jeongguk'un yıllar sonra girdiği kendi odasıyla gözleri dolmuştu.

Hala aynı şekilde duran odası artık o değil boyalar ve tahmin ettiği üzere Bay Victor kokuyordu.

Bay Victor ile yan yana eski yatağına oturduğunda gözlerinden bir iki yaş akmıştı ki yanındaki beden de yeni yeni anlıyordu olayları.

"Ben özür dilerim  Jeongguk. Kardeşin bir iki şeyi üstü kapalı anlattı bana. Böyle bir ailen olduğu için özür dilerim. Bunları yaşadığın için de."

Bay Victor anılarını düşündü. Onun da samimi aile yılları, sevgi dolu anne babası olmamıştı. Doğrusu çevresinde kimsenin öyle bir ailesinin olduğunu görmemişti. Onu kurtaran, kaçmasına yardım eden. Yalnızdı hemde çok yalnız.

Bu yüzden onun yalnız kaldığı gecelerce onunla konuşmak, sevgi vermek istiyordu. Ona sarılmak, onu bu evden, bu aileden kurtarıp "artık çok mutlu olacaksın." demek istiyordu. "Üzülmeyeceksin, yalnız olmayacaksın. Çünkü ben olacağım."

Demek istiyordu, istiyordu ama etkilendiği, aynı kaderi paylaştığı çoçuğun onu kötü görmesini de istemiyordu.

Bu yüzden sadece sessizlikle kendisini toplamasını bekledi Jeongguk'un.

Jeongguk ağladı yanında biri varken. İlk defa biri beni kınar mı diye düşünmeden, hıçkıra hıçkıra ağladı. Yanında biri vardı. Bakışlarıyla kendisine sarılan biri.

Acımıyordu, kınamıyordu, şefkat doluydu bakışları işte sadece!

Jeongguk'un hayatı boyunca gördüğü en güzel şeyler listesi olsaydı ve ona iki şık verselerdi, ki diğer şık en sevdiği gökyüzü olsa dahi Bay Victor'un bu bakışlarını seçerdi işte.

Dayanamadı, yılların yalnızlığını, birikmişliğini, acısını, hıçkırıklarını ve soğuk, üşümüş bedeniyle Bay Victor'u sarmaladı.

En büyük acısıyla sarıldı ona ve Bay Victor ise ona en büyük şefkatla  geri sarıldı.

Dünyanın en güzel şeyiymiş gibi, en hassas, kırılgan şeyiymiş gibi sarıldı.
.
.
.
2021, protesto yapılan saatlerde, Park Jimin.

"Anlamıyorsun Namjoon! Salak mısın nesin ya?!"

"Yıllar önce ölmüş ressamın hayatını merak edip uyuyamayan sen ama salak olan ben öyle mi?" yaptı Namjoon da anında.

Arkadaşıyla karşı karşıya oturmuş çalıştıkları haber kanalının kafesinde kahve içiyorlardı.

Jimin gibi ilk oraya gidenlerdendi Namjoon.

Onlar bir ekipti. Namjoon profesyonelce alanı çekerdi kamerasıyla ve Jimin kıvrak zekasıyla, sivri dilini kullanırdı. Sevdikleri haricinde.

Namjoon ile liseden beri arkadaştı ve en sevdiği insanlardandı Namjoon. Ailesi gibi sayardı onu. Bu yüzden ona asla ağır laf etmez, kurnazlık aklının ucundan bile geçmezdi.

Jimin sevdiklerinin yanında süt dökmüş kediye dönen biriydi.

Sevdikleri ise bu ayrıcalığı gördükleri için çok mutlulardı.

Çünkü Jimin cidden zekası ve diliyle en iyi siyasetçinin dilinden yaptığı hataları birbir dökmüştü canlı yayında mesela.

İşte şimdiyse burdalardı.

Kore'nin en iyi haber ajansındaydı ikisi de.

"Bak! Sen duygusuz, meraksız bir insansan ben ne yapayım sana? Ha! Ne yapayım ben sana e Namjoon!?"

Namjoon kıkardı arkadaşının bu sinirli haline. Cidden sinirliyken dünyanın en tatlı şeyine falan dönüşüyordu.

Hemencecik kızarabiliyordu mesela sinirden, saçları nasıl oluyorsa tel tel yukarı asice havalanıyordu.

Ellerini minik yumruklara çevirip hızlı soluyordu.

"Tamam tamam sen haklısın. Şimdi sakin ol. Cazgır Jisoo seni izliyor."

Jimin geçen isimle hemen yerine geri oturmuştu. Gıcık oluyordu o kıza.
Doğrusu kızda onu bilmediği bir sebepten hiç sevmiyordu ya neyse.

Jimin gelen mesaj bildirimiyle özür dileyerek telefonunu çıkarıp patronundan gelen mesajla" YES BE! "diye bir kaç dakika önce sessiz olmasını söyleyen arkadaşını unutarak, bağırmıştı oturduğu yerden.

~
Bölüm sonu.

Bu fice başladığım güne lanet etcekmişim gibi bir his pkemcmwmd

tourner dans le videHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin