07.

210 33 17
                                    

~
1856.03.08

Papaz gizli tutmaya çalıştığı sessiz adımlarla yukarı çıktı.

Ama Taehyung hemen odasının üstünde olan merdivenleri çok iyi duyabiliyordu.

Her basamağı ve kimin çıktığını anladığı adım ağırlıkları, gıcırdıyan tahtalar, fısıldaşmalar...

Papaz sonunda vardığı çatı katında ki kapıyı tıklattığında hemen Jeongguk tarafından açılmıştı.

Saygıyla eğilip, tertipli, iki eşya barındıran odasını onlara sunmuştu.

Günah çıkartacaklardı...

Ne günahı vardı ki?

Birini gerçek bir sevgiyle sevmenin ne günahı vardı?

Jeongguk yine iki yıldır, altı ayda bir yaptıkları gibi yine odanın orta bir yerlerinde, yere oturdu.

Papaz bir iki eşyasını çıkararak, ezbere olduğu duayı okudu.

(Yazar: cidden hiçbir alakam yok, papaz mı yoksa rahip mi günah çıkarıyor onu bile bilmiyorum ve ben günah çıkarmayı da bilmiyorum. Bu yüzden sizden özür dilerim 🙇🏻‍♀️)

Ardından ince bir tülbenti Jeongguk'un anne ve babasının ellerine tuttuşturdu.

Artık tülbentin bir tarafında Jeongguk bir tarafında papaz vardı.

İki yandan tutan da anne- babası.

Artık ezbere oldukları ayini bu kadar hızlı yapmalarının iki sebebi vardı. Bay Victor yani Taehyung'a yakalanmamak ve ezberelere olmalarıydı. Normalde iki saat papaz neler yapmaları gerektiğini söylerdi. Ama ezbere oldukları için hızlıca işlerini hallediyorlardı.

Jeongguk gibi o da diğer tarafa oturduğunda, elinde ki tesbihin her boncuğunu birer birer parmaklarıyla elerken konuştu. "Günahını söyle bana yavrucuğum."

Jeongguk duyduğu ses tonuyla titredi. Çoçukluğundan beri ve iki sene önceki adamdan yediği dayaktan dolayı çok korkuyordu.

"Günahım..." günah..?

Günah mıydı sahiden? Birini tüm kalbiyle sevmek günah mıydı?

"Eşcinselim."

"Doğru yolu bul. Bu bir günah. Günde-"

Jeongguk ezbere olduğu cümlelere kendini kapattı.

Düşünmeye başladı yine. Papaz düşünmesini doğru(!) yolu bulmaya yordu ve odayı terk ettiler hepsi.

Anlayamıyordu Jeongguk. Zihni kabullenemiyordu.

Eğer bu doğru yol değilse neden Tanrı onu eşcinsel yaratmıştı?

Sonuçta bunun ne tedavisi ne de geri dönüşü falan vardı.

Saçmalıktı. Yaptığı günah falan olamazdı. Birini aldatmamıştı, birini öldürmemişti, birine zarar vermemişti, kalp kırmamıştı, birini dövmemişti...

O sadece birini sevmişti. Hemcinsini sevmişti sadece...

Bu nasıl günahtı? Zihninde ki karmaşa çığ gibi büyüyordu. Ne çığ ama...

Kafasını ağrıtan, ölmeyi düşündüren bir çığ...

Onu öldüren bir çığ...

Taehyung'un onun en güzel günahı olduğuna karar verdirten bir çığ.

Doğru yol neyse neydi.

Jeongguk, Taehyung'u seviyordu ve bunu hiçbir şey değiştiremezdi.

.
.
.
2021, Jimin odadan çıktıktan sonra.

"Ne yapacağız?" dedi Namjoon.

Şoför koltuğunda Jimin, yan koltukta kucağında kamerası ve mikrofonla oturan Namjoon vardı.

Nasıl bilgi alacaklardı cidden hiçbir fikri yoktu.

O haberi yaptıklarına bile şükretmişti o.

"Eun'un zilini çalma vaktimiz gelmişti."

"Yardım eder mi ki?"dedi Namjoon şokla arkadaşına.

"Etmek zorunda." dedi Jimin hırsla gaza basarken.

Namjoon korkarak yutkunmuş ve emniyet kemerine sıkıca tutunurken yerine sinmişti.

Arabadan indikten sonra konuşmak daha mantıklı bir seçenek gibi gelmişti o an.

~
Bölüm sonu.

Size istemeden başka bir konuyu da anlatıyorum.

Son bölümde konuşuruz.

Uf ben mini fic yazmaya alışmışım. BU DAHA BÖYLE UZAR DA UZAR ANAM 😪✊🏾

Kendinize iyi bakın!

tourner dans le videHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin