05.

243 38 11
                                    

~
2021,protesto haberi yapıldıktan sonraki gün

Jimin'de ajansta ki herkes gibi hızlı adımlarla başkalarına çarpmadan koridorda ilerliyordu.

Kimi kişilerin topukluları kırılıyor kimisi koşmaya bile başlamıştı.

Ama vermeyecekti işte Jimin. O haber Jimin'in olmalıydı. Ve Jimin istediğini almaktan hiç çekinmezdi. Jimin'in telefonuna toplu bir mesaj gelmişti patronundan.

Büyük bir haber vardı elinde dediğine göre ve bu sefer on dört kişiyi değil, tüm meslektaşlarını elemeliydi.

Namjoon çoktan arkada kalmış, Jimin'e yetişmek için koşarken nefes nefese kalmıştı.

Kimi koridorun sonunda olan patronun odasına koşarken başkalarına zarar vere vere gidiyordu. Ayağa basmak, iteklemek gibi. Kimi kadınlar ayakkabılarını eline almış çıplak ayakla koşuyordu.

Jimin ise kimseye dokunmadan tüy tanesi gibi süzülüp odanın kapısına ilk varanlardan olmuştu.

Ondan önce varan iki meslektaşı kapıyı tıklatmaya ya korkmuş ya da heyecandan anlık unutmuştu.

Jimin ise vardığı an kendine bir kaç saniye verip kendini toplamış ve tıklatmıştı.

Sonuçta her şey oluruna varırdı. İşinden kovulacaksa kovulurdu elbet bir gün, zam olucaksa olur, mevkiisi yükselecekse o da olurdu olacaksa.

Bu yüzden Jimin anlık arkasında ona hemen hemen yetişmiş Namjoon'a bakıp içeri girmişti.

.
.
.
1856.03.06, aynı geceden devam.

Bay Victor kolları arasındaki bedene sıkıca sarıldı o çekilene kadar.

Sonunda çekilip birbirlerine uzun uzun baktıklarında Jeongguk söze hıçkırıklarının arasında başlamaya çalışmıştı.

"Bay V-"
Bay Victor onun ağlamaktan dağılmış yüzünde gözlerini gezdirirken "Kim Taehyung." demişti.

Jeongguk'un ağzı "o "şekli aldı ilk. Sonra dudaklarını birbirine bastırıp kafasıyla onayladı.

"Peki, Bay Kim."

Taehyung eliyle oynayan çoçuğu izledi. Daha yeni ki konuyu konuşmak istemiyor gibi duruyordu. Büyük ihtimalle onu dile getirecekti diye düşündü bu yüzden Taehyung anlayışla karşılayıp konuyu değiştirmişti.

"20 yaşında mısın?" biliyordu yaşını. Yirmi yaşındaydı ama kafasını dağıtmak için aklına da başka bir şey gelmiyordu.

"Evet." demişti Jeongguk ani gelen soruyla kafasını heyecanla sallarken. "Siz?"

"Otuz yaşındayım." demişti Taehyung ensesini kaşırken.

Taehyung da evden kaçarken yirmi yaşındaydı... Üstünden on sene geçmişti.

Zaman cidden su gibi geçiyor muydu emin değildi. Çünkü o on sene onu parça parça öldürmüş gibiydi.

Taehyung karşısındakinin enerjisinin yükselmesi için kendisinin enerjik olmasının lazım olduğunu biliyordu ama düşündüğü her an kafasında ki düşünceler mahvediyor gibiydi.

Yani evet Jeongguk'u gördüğü andan itibaren beyninin yarısı onun pişmanlıkları, keşkelerini bırakmış ve Jeongguk'un güzelliğiyle sarsılmış, onla dolup taşmıştı. Ama yine de düşünmeden edemiyordu... Jeongguk'u dahada üzer miydi?

Bu yüzden Taehyung oluruna bıraktı. Akışına bıraktı. Yıllar önce evden kaçarken ayaklarının gittiği yere gittiği gibi  bıraktı kendini. Kendini yıllar sonra birine bıraktı.

Götürsün, dedi. "Kalbimi de aklımı da nereye kadar götürebilirse götürsün."

Jeongguk garip atmosfer, garip olduğu kadar da güvende hissediyordu, sebebiyle tavşan dişlerini alt dudağına geçirdiğinde Taehyung'un bakışları hemencecik orayı bulmuştu. Zihni donmuş gibi kalmıştı.

" Tavşan dişlerin var. "

Jeongguk yıllarca yediği hakaretleri düşündü.
Dişlerinin onu erkeksi göstermediğini, çirkin, tatlı vs bir sürü şey duymuştu.

Hımlayarak başını aşağı yukarı salladı.

"Tatlı." dedi Taehyung kafasını sağ tarafa eğip daha dikkatli bakarken.

Jeongguk ise yıllardır almadığı iltifat ve kendisine söylenmesini hiç sevmediği o kelimeyi onun dudağının ağzından döküldüğü an kalbinin maratondaymış gibi koşması bir olmuştu.

Çok çok utanıyordu o an Jeongguk.

En nefret ettiği kelimeyi ondan duyduğunda en sevdiği şeyler listesini alacak kadar etkilendiği heriften çok utanıyordu.

Ve Taehyung'un alnına fütursuzca dökülen saçları okşamak, taramak, örmek istiyordu.

"Saçların..." demişti.

Sanki Taehyung'un saçlarında mıknatıs vardı ve mıknatısın diğer tarafı Jeongguk'un elindeydi.

Büyük bir çekimle çekilen elini saçlara koydu. Yumuşak, dağınık duran kahve renkli saçlara.

Jeongguk biraz uyku sersemi, biraz ağladığı ve biraz da kalbinin hızından sersemlemiş halde olduğundan ne yaptığından pek emin değildi. Jeongguk ilk defa birinden bu kadar hoşlanıyordu ve ona çekilmeden de edemiyordu ayrıca.

Taehyung gibi...

Taehyung saçları arasına giren el ile kendinden geçmiş gibi kafasını daha çok bastırmıştı ele.

Ne kadar zaman olmuştu birinin ona sahte bile olsa sevgiyle dokunmayalı?

Sanırım hiç olmamıştı.

Ama bundan sonra olurdu diye düşünüyordu. Çünkü artık Jeongguk'u bulmuştu.

Ve Jeongguk onu bulmuştu.

~
Bölüm sonu.

tourner dans le videHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin