Bölüm 13

553 56 30
                                    

#Hidra -Musallat

***

Yüzümde durduramadığım gülümsememle nihayet kapının önünde durduğumda kendimi somurtmaya zorladım. Ama bu da çok sürmedi çünkü kapıyı açtığımda karşımda bana 32 diş sırıtan Alperen duruyordu.

"İnsan bir erken haber verir, değil mi?" Sitemime göz devirip beni baştan aşağı süzdüğünde kendimi çıplak hissettim. Zaten çıplak sayılırdım.

"Üstümü değiştirme fırsatım da olmadı." Umarım kızarmamışımdır.

Muhtemelen beni daha fazla utandırmamak için bakışlarını yüzüme çevirip omuz silkti. "Sabah öyle apar topar gidince aklım sende kaldı."

Yutkunup bakışlarımı ondan çektim. "Arkadaşların da gelince kendimi fazlalık gibi hissettim." Kafasını sallayıp bir adım attı ve tamamen dibime girdi. 

"Gitmemeni tercih ederdim." Kaşlarımı çattığımda devam etti. "Geldikten kısa bir süre sonra uyudular zaten." Parmakları çıplak omzuma varla yok arası dokundu. Bakışları da omuzumdaydı. "Biz de uyurduk."

Sevdiğin kız yan odada uyurken mi?

"Alperen sen..." Kaşlarım mümkünmüş gibi daha da çatıldı. "Sevdiğin kızın da gelen arkadaşlarından biri olması gerekmiyor muydu?"

Omzumdaki bakışları bir anda bana döndüğünde afalladı. "Ne?"

"Ne ne?" Bakışlarını benden kaçırdı. "Çok önemi yok onun." 

Şaşkınlıkla ona baktım. "Aşık olduğun kızdan bahsediyoruz Alperen." Boğazım kurumuştu. "Hani kimsenin sana unutturamadığı kız." Bu kez bakışlarını kaçıran ben oldum. "Ecrin miydi neydi adı... o işte."

"Ecrin mi?" Ecrin denen kızın adını hayatında ilk defa duyuyormuş gibi davranıyordu. "Alperen sen ne işler çeviriyorsun?"

"Ne işler çevireceğim canım ben? Ee, aşık olduğum kız Ecrin değil. Onun işi çıkmış da gelememiş ondan."

Şüpheli bir şekilde ona bakarken gözlerimi kıstım. "Berbat bir yalancısın Alperen ve ben bu yalanları duymak istemiyorum." Önünde durduğum kapıyı ayağımla geriye itip ben de geri bir adım attım. "Başka söyleyecek yalanın yoksa?"

"Dur." dedi telaşlı bir sesle. "Zamanı gelince anlatacağım her şeyi, tamam mı?" Kararsız bir şekilde ona bakmaya devam ederken bir elini belime atıp beni yeniden kendine çekti. "Tamam."

"Güzel." 

Birkaç dakika o yakınlıkta sessizce bekledikten sonra geri çekildi. "Gitmeden öpeyim mi bir?"

Şaşkınlıkla ona bakakaldığımda derin bir iç çekti. Sessizliğimden istediğimi anlamış olacak ki bana eğilip dudaklarını yanağıma bastırdı ve koklayarak öptü. Dizlerim beni taşıyamayacak gibi olduğunda omuzlarına tutundum. 

"Nefes al bebeğim." Omuzlarına tutunan ellerimi boynuna kaydırarak onu biraz daha kendime çektim ve bu kez ben sımsıkı sarıldım. "Alperen..." Sesim engel olamadığım bir şekilde çok yoğun çıkmıştı. 

Böyle olmamalıydı, yıllardır onu onsuz sevdiğimi bilse korkup kaçardı bile. Üstelik bu onun omuzlarına çok büyük bir yük bindirirdi. Beni üzmek istemezdi, bunu çok iyi biliyordum.

Çok geçmeden ondan ayrıldığımda kapının pervazına yaslanıp çarpık bir gülümsemeyle bana baktı. "Gidesim yok hiç, biliyon mu?"

"Ankara bebesi modunu açtın yine." Ben gülünce o da güldü. "He valla, açtım."

"Git sen artık istersen." Yoksa kalp krizinden gideceğim şuracıkta. "Gideyim yavrum." dedi, dalgındı sesi. Gözleri gülümsememdeydi.

"Git o zaman."

Bakışlarını bana çevirip başını ağır ağır salladı ve arkasını döndü. Bir adım atacakken yeniden bana döndü ve bir anda bana doğru eğilerek çıplak omuzuma dudaklarını bastırarak geri çekildi ve ben daha ne olduğunu anlayamadan merdivenlere yönelip gözden kayboldu.

"Dikilecek misin orada öyle?" 

Kapının önünde ne kadar dikildiğimi bilemediğim bir süre sonundan Batın'ın sesiyle kendime geldim. "Giriyorum içeri şimdi."

Az önceki sersemliğimden sıyrılarak içeri geçip kapıyı kapadığımda imalı bir şekilde bana bakan Batın'ı görünce omuzlarım çöktü. "Ne var? Neden öyle bakıyorsun?"

"Bana anlatmak istediğin bir şey var mı?" Gözlerim doldu. "Ben de ne olduğunu anlamıyorum ki..."

"Hayda," dedi Batın bana doğru gelirken. "Ne oldu da doldu o güzel gözlerin?"

Batın tam önümde durduğunda kollarımı boynuna sardım. "Ben kendimi çok garip hissediyorum.

"Anlaşıldı." diye mırıldandı beni kucağına alırken. "Sen biraz ilgisiz kalmışsın." Omuzlarımı silkip kollarımı boynuna doladım ve beni taşımasına izin verdim.

Abiler bugünler için vardı sonuçta.

***

Flört>manitacılık diyebilir miyiz??? ben dedim bile

oy vermeden geçmeyelim <3

Gülümse | TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin