11

5.2K 435 442
                                    

"Gerçekten harika olmuş teyzecim." Jimin ağzı doluyken konuşmuştu. Taehyung ağzı doluyken konuştuğu için göz devirmiş, Yoongi ise yanakları şiştiği için tatlı bulmuştu.

Seong gün boyu Jeongguk'tan bahsetmiş, bu şehre sırf onun için geldiğini söyleyerek dayısından trip yemişti. Yemekte de bahsetmeyi ihmal etmiyordu ayrıca.

"Dayı, annem dedi ki ben yemeğimi bitirirsem beni Jeongguk'un yanına götürecekmişsin." Taehyung ablasına sorar bakışlar atarken ablası çocuğunun zekasına şaşırmıştı. Onu sırf yemek yesin diye demişti lâkin çocuğu Jeongguk'u ne kadar seviyorsa artık unutmamıştı bu sözü. Neyse ki Taehyung'un annesi dahil oldu konuşmaya.

"Bitanem Jeongguk biraz hasta şu an, o yüzden gelemedi zaten. Başka bir gün görüşürsünüz olur mu?" Torununun yanaklarını sevmişti. Seong ise vazgeçecek gibi durmuyordu, "ben de hasta ziyareti yapmak istiyorum işte! Lütfen dayı, çok kalmam 10 dakikacık." dedi parmaklarıyla 10 sayısını gösterirken.

Jimin çocuğun tatlılığına kıkırdadı ve bu sefer ağzındakileri yuttuktan sonra konuştu. "Götürür tabii, hatta biz de geliriz Yoongi'yle." Arkadaşı zor durumda kalmasın diye öyle demişti, yoksa Jeongguk'un evine vardıklarında Yoongi'yle onları gizliden izleyeceklerdi.

Ama Taehyung gerçekten görmek istemiyordu Jeongguk'u. Gurursuz değildi, öyle davranmak istemiyordu. Görmezden gelinmek ya da tekrardan itilmek isteyeceği son şeydi. Yine de kendisine koca gözlerle bakan yeğenini kıramadı ve çubuklarına aldığı yemeği Seong'un ağzına götürdü.

Her şey güzel gidiyordu, masada hoş bir sohbet dönüyordu. Yoongi, Taehyung'un anne ve babasıyla olan bağına imrenmişti bugün. Onunki gibi sevgi dolu bir aile hayal etti, babasından nefret ediyor oluşundan nefret etti. Kendisine yalan söylediği için kızamıyor oluşuna çünkü doğduğundan beri babasının kendisine bir kere bile doğruyu söylememiş olmasından nefret etti.

Dışarıya hiçbir şey belli etmemeye çalıştı ve suyundan bir yudum aldı Yoongi. Herkes yemeğini bitirmişti ve büyükler kendi aralarında muhabbet etmeye başlamıştı, Seong da mızmızlanıp annesini rahatsız etmeye başlayınca, ablası Taehyung'a beklentiyle baktı. Taehyung oflayıp Seong'un sandalyesinden inmesini sağladı, bir yandan da tembihliyordu onu.

"Bak ben eve gidiyoruz dediğim zaman gideceğiz tamam mı?" Seong kafasını salladı ve masadakilere el salladıktan sonra kapıya koştu. Jimin ve Yoongi de kalkıp herkese teşekkür ettikten sonra kapıya doğru yürüdüler. Taehyung da çıkacakken annesi durdurdu onu, elindeki poşeti oğluna uzattı.

"Bunu da Jeongguk'u ver ve afiyetle yemesini söyle." Bugün her şey Taehyung'un aleyhine işliyor gibiydi, annesinin bu söylediklerini nasıl Jeongguk'a söylesindi. Yine de poşeti aldı ve diğerleri gibi dışarı çıktı.

Jeongguk'un evine vardıklarında bu evi en son gördüğünde nasıl hissettiğini hatırladı Taehyung. Seong, dayısının elini bırakmış ve koşarak kapılarının zilini çalmıştı. Kapıyı annesi açmıştı ve çocukları gördüğüne şaşırmıştı. Seong'u kucakladıktan sonra oğlunun arkadaşlarını içeri aldı ve Jeongguk'a seslendi. Merdivenlerden yavaş adımlarla inen çocuk annesinin duyabileceği bir ses tonuyla konuştu.

"Kim geldi anne?"

Jeongguk en kayık tipiyle çıkmıştı odasından ve çıktığına da pişman olmuştu fakat bunu umursamamaya çalıştı çünkü minik beden çoktan kendisine ulaşmış kollarını boynuna sarmıştı. Jeongguk dişlerini göstererek gülümsedi ve o da kollarını minik bedene sardı.

"Hoş geldin bebeğim, geleceğini düşünmemiştim. Tanrım, çok büyümüşsün!" Seong gururla gülümseyip Jeongguk'un kucağına çıktı. "Evet, çok büyüdüm. Senden de büyük olacağım ileride!" Jeongguk, Seong'u kucağına alıp arkadaşlarının yanına ilerlerken konuşmuştu. "Oo, kol kası yapmışsın sanki bakayım." Minik çocuğun kollarını tuttu ve sanki kasları varmış gibi oo'lamaya devam etti. Gözleri arkadaşlarını bulduğunda istemsiz gülümsedi, şu birkaç günde çok özlemişti her birini. Gözlerinin dolduğunu fark etti, Jimin hemen yerinden kalkıp Jeongguk'a sarıldı.

chaude pluie, taekook omegaverseHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin