Jeongguk kafeden çıkmadan önce kendini son bir kez daha süzüp derince bir nefes vermişti.
Yoongi hyungu ile konuştuğundan beri hala utanıyordu.
Jimin'in gelmesini beklerken kafenin boy aynasıda kendini düzeltmeye çalışmıştı.
Çok fazla heyecanlıydı, altı üstü bir randevuydu, neden bu kadar heyecan yaptığını bilmiyordu ama kalbi cok hızlı atıyordu.
Aynayla bakışmayı kestikten sonra adımlarını yavaş yavaş hızlandırmıştı.
Sonunda kafeden çıktığında siyah üzeri açık arabasına yaslanmış jimini görmüştü kendisini bekliyor oluşu kalbini daha da hızlandırmıştı.
Kısa kollu giyinmiş, kollarını göğsünde bağladığı için de kol kasları iyice belirginleşmişti.
Saçları rüzgarın tatlı esintisiyle savrulurken Jungkook'u fark etmişti.
Jeongguk'un adımları yavaşlamış, adeta yürümeyi unutmuştu.
Sadece bedeninin yönlendirmesine bırakıvermişti kendini. Jimin'in önüne kadar geldiğinde durmuş ve sertce yutkunmuştu.
Çünkü jimin tapılası görünüyordu.
Jimin, karşısındaki şaheserin görüntüsüne uzun uzun bakmış ve iç çekmişti.
Ve bu bakışlarının arasında emin olduğu bir şey vardı , Jeongguk'a giydiği her şey yakışıyordu.
"Merhaba"
Jimin, Jeongguk'un tatlı konuşması ile gülümserken elini de eş zamanlı olarak saçlarına çıkarmış önüne düşen tutamları kulağının arkasına ittirmisti.
Elbette ki bu süreçte parmaklarını çocuğun yanağına sürtmeyi de ihmal etmemişti.
Jeongguk daha yeni yeni başlayacak olan randevusunu mahvetmemek için direniyordu, çünkü jimin biraz daha böyle yakın durursa bayılıp düşecekti.
"Bayağı özenmişsin bakıyorum."
Jeongguk Jimin'in alaycı ifadesine göz devirip saçlarındaki elini yavaşça itmiş, Jimin'i de kenara itekleyerek, arabanın kapısını açmadan arabaya atlamıştı.
Rahat davranmaya çalışıyordu ama böyle bir arabaya, böyle bir adamla binmenin verdiği his onu elbette delirtirdi. Hayalini bile kuramayacağı bir adamdı jimin ve şimdi üzeri açık arabasına onunla birlikte biniyordu.
Dışarıda kalan beden kafasını iki yana sallayarak gülmüş ve sürücü koltuğuna Jeongguk'un yaptığı gibi kapıyı açmadan atlayarak binmişti.
Jimin gülümsemesini kesmeden yanındaki bedene döndüğünde Jeongguk hemen gözlerini kaçırmıştı.
Tebessümünü gizlemek için de dudaklarını dişlemeye başlamıştı. Garip bir şekilde kalbindeki ritim bozuluyordu ama jiminin şimdilik bundan haberdar olmasına gerek yoktu.
"Bu kadar gerilmeni bana aşık olduğuna yoracağım bebeğim."
Yine konuşan Jimin olduğunda Jeongguk gözlerini pörtleterek işaret parmağını yeni flörtüne doğrulttu.
Evet flörtüydü.
"Sana mı aşık olmuşum? Ben?"
Jimin bu çıkışmaya kaşlarını çatmış, çalıştırmak üzere olduğu arabanın kontağını kapayarak kafasını Jeongguk'a çevirmişti.
"Neden olmayasın senin için yeterli değil miyim?"
"Ah hayır yani şey, tabii ki demek istediğim o değildi"