Tam Butter eşliğinde okumalık eğlenceli ve tatlı bir bölüm. İyi okumalaar♡
Elimde tepsiyle küçük balkonumuza adımladım, burada oturacak sandalyelerimiz ve masamız olmadığı için, yerde minderlerin üzerine kurulmuş güzel havanın tadını çıkaran arkadaşlarıma limonatalarını ikram ettim. Daha demin oturduğum yer olan Taehyung'un yanına oturup sırtımı onun göğsüne yasladım.
Tam karşımda oturan Jungkook elindeki içecekten bir yudum alıp, "Ellerine sağlık! Çok lezzetli olmuş." demesi üzerine diğer üçlü de ona katıldığını belirten yorumlar yapmışlardı. Bu konuda yetenekli olduğumu biliyordum, limonatanın her çeşidini iyi yapıyordum, bu yüzden kendimden emin bir şekilde gülümseyerek konuştum.
"Afiyet olsun çocuklar."
Herkes içeceklerini içip dersler, hocalar ve sınıftakiler hakkında boş muhabbet yaparken Shin bir şey söyleyecekmiş gibi yüzüme bakıyordu. Lisede yakın arkadaşımdı, ama o Busan'da ailesinin yanında okumaya karar verdiği için iki yıldır pek sık görüşemiyorduk. Bu dönemin başında Seul'de bir üniversiteye geçiş yapmasıyla kendini bu grubun içinde bulmuştu. Taehyung ve ben aynı bölümdeydik, üniversiteye başladığımız ilk haftalarda tanışmıştık. Benim de onu Jimin'le tanıştırmamla üçümüz beraber takılmaya başlamıştık. Birkaç ay sonra ise Jimin ile aynı bölümünde, iç mimarlıkta, okuyan Jungkook aramıza eklenmişti.
Taehyung ve Jungkook, Shin için yeni arkadaşlıklar olduğu için onlardan hala çekindiğini anlayabiliyordum. Onun aramızda rahat olmasını istiyordum, destek verici ve yumuşak olduğuna inandığım bir tonda "Shin, bir şey mi oldu?" dedim.
"Bende sana aynı şeyi soracaktım aslında. Durgun görünüyorsun."
Kaşlarım çatıldı isteğim dışında, "İyiyim, bir şeyim yok".
Gerçekten bir şeyim var mıydı? Bilmiyordum. Aklımda benden bağımsız bir sürü düşünce, bir sürü görüntü dolaşıyordu. Tanımadığım bu adamı düşünmek istemiyordum artık. Yine gözlerimin önüne dün akşam şahit olduğum şey geldi.
Onun bir sevgilisi vardı her şeyden önce, herkesin önünde kucak kucağa oturmaktan çekinmeyeceği bir sevgilisi. Adının Hei Ryung olduğunu öğrendiğim kız, Hoseok'un ona ait olduğunu kanıtlamak istercesine dudaklarını onun boynunda, dudaklarında, yüzünde gezdirmişti dün gece boyunca. Gözlerimi kapatıp derin bir nefes aldım, kafamdaki görüntüden kurtulmaya çalıştım. Sinirlenmeye hakkım yoktu, sinirlenmeye ve o kızdan nefret etmeye kesinlikle hakkım yoktu. Ben ona karşı ne hissediyordum ki? Sadece saatler önce tanıştığım birinden ibaretti.
Jimin'in kıkırtısı kulaklarıma doldu, "Dün beğendiği çocuğu düşünüyordur." dedi. Bugün, diğerleri gelmeden önce defalarca kez bu imayı yaptığı için oflayıp gözlerimi devirdim. Taehyung, ben konuşmak üzereyken heyecanla konuşup kelimeleri tam anlamıyla ağzıma tıktı.
"Ne? Bir erkeği mi beğendin?"
Neden erkek kelimesi üzerine baskı yaptığını anlamamıştım ama üzerinde fazla durmayıp "Hayır, birini beğendiğim falan yok." dedim.
Jimin tekrar lafa girdi, "Yalan söylüyor, hatta bir sevgilisi olduğunu öğrendiği için bu halde.".
"Belki de kızı beğenmiştir."
Jungkook'un yorumu üzerine gözlerimi büyütüp şaşkınlıkla ona baktım. Daha sonra ise yanımda yaramazlık yapmış bir çocuk edasıyla oturan Taehyung'a döndüm.
"Gerçekten size inanamıyorum, benim cinsel yönelimim üzerine tartışmış olamazsınız değil mi?"
Shin ve Jimin'in kahkahaları kulaklarıma doldu, gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırıp kafalarını eğmiş masum bir şekilde oturan ikilide gözlerimi gezdirdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mon Coeur T'appartient | Jung Hoseok
Fanfiction"Sen Hoseok'a aşıksın Yun, hem de sırılsıklam." [Düz yazı, bxg]