"Buraya daha önce gelmediğine inanamıyorum Yun! Hamburgerleri çok güzel, bayılacaksın."
Oldukça sesli ve heyecanlı konuştuğu için gözüme tatlı gözükmüştü, gülümseyip "Fakülteye uzak kalıyor biraz." Diye açıklama yapmıştım, "O zaman hamburger mi yiyoruz?"
Başını hızlıca sallayıp beni onayladı.
"Kesinlikle hamburgerlerinin tadına bakmalısın."
Onun bu kadar heyecanlandıran yiyeceğin tadına bakmayı istediğimden menüdeki hamburger bölümünde göz gezdirdim. Yaklaşık 10 tane seçenek vardı, içeriklerine bakıp hangisini seçeceğimi düşünürken Hoseok iç sesimi duymuş gibi "Pastırmalı olanın tadı çok güzel, ikinci favorim de mantarlı. İstersen ikisini de alıp beraber yiyebiliriz? İkisini de denemiş olursun." dedi.
Gerçekten samimi ve sıcakkanlı bir kişiliği vardı, teklif ettiği şey de bunun bir kanıtı niteliğindeydi. Ayrıca bu teklif heyecanlanmama sebep olmuştu, zaten onun yanındayken gereğinden fazla heyecanlanıyor ve midemdeki tuhaf hisle başa çıkmaya çalışıyordum.
"Tamam öyle yapalım o zaman."
Garsonu çağırıp karar verdiğimiz burgerleri sipariş etti ve ikiye bölüp getirmelerini tembihledi. Garsonun "İçecek ister misiniz?" sorusuyla garsona dönük olan gözlerini bana çevirdi.
"Ben sprite alacağım, sen ne istersin?"
"Kola olsun."
Menüye bile bakmadan o an aklıma gelen ilk şeyi söylemiştim. Garson siparişlerimizi yazıp yanımızdan ayrıldı, biz de o tekrar yiyecek ve içeceklerimizle gelene kadar okul ve sınavlarla ilgili sohbet ettik. Bir dans ana sanat dalı öğrencisi olarak daha rahat olacağını düşünmüş olmama rağmen Dans Tarihi gibi teorik derslerinin oldukça çok olduğunu ve bu haftanın onun için de yoğun geçtiğini öğrenmiştim.
Hamburgerlerimiz gelince hemen önündeki bir yarımı benim önüme bırakıp benim önümdekilerden birini de kendi tabağına koymuştu. Sonra da gelen ıslak mendillerden birini açıp elini güzelce temizlemişti. Ben hala dikkatle onu izliyordum, garip bir şekilde gözlerimi ayıramıyor her hareketini görmek için yanıp tutuşuyordum. O da hala boş boş durduğumı fark etmiş olacak ki bir ıslak mendili daha kutusundan çıkarıp bana doğru uzattı. Islak mendili alıp ellerimi dikkatlice temizledim, normalde dışarıda bir şey yemeden önce elimi silmeye çok dikkat etmezdim ve dışarıdan bakılınca Hoseok da böyle bir şeyi önemseyecek gibi gözükmüyordu. Belki de tam olarak bu sebepten yapacağı her şeyi merak ediyor, onu gözetleyip keşfetmek istiyordum. Her karşılaşmamızda beklemediğim şeyler yaparak veya söyleyerek beni daha çok şaşırtıyordu.
Elimi temizleme işim bittikten sonra kullandığım ıslak mendili tabağımın kenarına sıkıştırdım, onub yaptığı gibi önümdeki hamburgerlerden birini elime aldım, bir ısırık almak üzereyken Hoseok elindeki hamburgeri bana doğru uzatıp "Önce mantarlıyı yiyelim mi? Ben onu yemeye başlamıştım." demişti. Neden böyle bir şey istediğini anlamasam da üzerinde durmayıp onu onayladım ve elimdeki pastırmalı hamburgeri tabağa geri bırakıp mantarlı olanı aldım. Bir ısırık alıp çiğnemeye başladığımda neden buranın hamburgerlerini bu kadar çok sevdiğini anlamıştım. Köftenin ne çok ne az pişmiş olması, sosları, içindeki mantarların kattığı lezzet, her şeyiyle çok lezzetliydi.
"Beğendin mi?"
Hoseokun sesiyle gözlerimi hamburgerden çekip ona çıkardığımda onun yemeyi bırakmış bana baktığını görmüştüm. Daha ağzımdaki lokmam bitmeden "Çok beğendim!" demeye çalışmış olmam onun bir kıkırtı bırakıp ardından genişçe gülümsemesine sebep olmuştu. Sonrasında hiç konuşmadan sadece yemek yeme seslerimiz eşliğinde hamburgerlerimizi bitirdik. Kalan patateslerimi yavaş yavaş yemeye devam ederken sessizliği bozan o olmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mon Coeur T'appartient | Jung Hoseok
Fiksi Penggemar"Sen Hoseok'a aşıksın Yun, hem de sırılsıklam." [Düz yazı, bxg]