Bölüm 7

26 5 0
                                    

"Güzel kokuyor."

"Evet, görüntüsü de gayet iyi."

Başımı sallayarak onayladım Jimin'i. Margherita pizzayı çıkardığım fırına hindi fümeli pizzayı yerleştirdim ve telefonuyla ilgilenen Jimin'e döndüm. Göz ucuyla kimle konuştuğuna baktığımda Yoongi'nin mesaj ekranında olduğunu görmüştüm.

"İyice vıcık vıcık bir çift oldunuz. Birazdan yüz yüze görüşeceksiniz ve hala mesajlaşıyor musunuz?"

Hafifçe koluma vurup "Yola çıkmışlar, konum atmamı istedi." demişti.

Fırının üstündeki saate bakıp pizzanın pişmesine on dakika daha olduğunu görünce, üzerimdeki ayıcıklı pembe pijamama bakıp "Üzerimizi değiştirelim pizza pişene kadar, pijamalarımla yakalanmak istemiyorum." dedim.

Beni onaylayıp telefonunu tezgahın üzerine bıraktı, ben önde o hemen arkamda koridorun sonunda karşılıklı olan odalarımıza geçtik. Üzerime koyu gri oversize bir tshirt ve onun altına dizimin hemen üstünde biten siyah taytımı giymiştim.

Özenli ve güzel gözükmek istiyordum. Makyaj masama geçtim ve finallerin yaklaşmasının verdiği yoğunlukla morlukları belirginleşen gözaltlarımı kapattım, kirpiklerimi kıvırdım ve son olarak solgun gözüken yüzümü canlandırmak için yanaklarıma biraz allık sürdüm. Topuz yaptığım saçlarımı açtım ve taradım. Boy aynamın karşına geçip yansımamda son bir kez göz gezdirdim.

Aynanın karşısında parmaklarımı saçlarımın arasından geçirmiş şekil veriyordum ki kapı çaldı. Koridorda birkaç tıkırtı duymamla Jimin'in açmaya gittiğini anladım, birkaç saniye içinde ise dış kapının açılma sesi duyuldu. Artık oyalanmayı bırakıp odamın kapısına ilerledim.

Yine heyecanlanıyordum ve bu artık can sıkıcı bir hale gelmeye başlamıştı. Bu bir hafta içinde üçüncü karşılaşmamız olacaktı ama ben hala kalbimin göğüs kafesime sertçe vurmasına engel olamıyordum. Ne zaman tuttuğumu bildiğim nefesimi verip odamın kapısını araladım ve koridora adımımı attım.

Çok da uzun olmayan koridorumuzu geçtiğimde Namjoon ve Jimin'in selamlaştığını görmüştüm. Hoseok, Namjoon'un arkasında kot ceketini portmantoya asıyordu. Üzerindeki mavi beyaz bir oduncu gömleği ve kot pantolonuyla oldukça yakışıklı gözüküyordu. Ben daha ne olduğunu anlayamadan Yoongi ve Namjoon'la selamlaşmış ve kendimi onun kollarında bulmuştum. Beklemediğim kadar sıkı bir şekilde sarılmış ve vücutlarımız arasında boşluk kalmamasına sebep olmuştu.

Elleri geri çekileceğini haber verircesine sırtımda hareketlendi ve yavaşça kollarıma tutundu. Vücutlarımızı ayırırken dudaklarını sanki yanlışlıkla olmuş gibi yanağıma sürterek çekildi ve beni orada öylece bırakıp diğerlerinin peşinden salona ilerledi.

Yanıyordum.

Dudaklarının geçtiği yerler karıncalanıyordu. O ise böyle bir şey hiç yaşanmamış gibi salondaki koltuğumuzda yerini almış, odanın dekorasyonunu övüyordu. İçimde yükselen rahatsız edici histen kurtulmak için elimi karnıma bastırdım, derin bir nefes aldım. O, benim etkilenmem gereken son kişiydi. Okuduğu bölüm, ilgi alanları, her şeyimiz birbirine o kadar zıttı ki bizi yan yana hayal edemiyordum bile. Dans ana sanat dalı öğrencisi, Cuma akşamları bir barda sahne alan ve sosyal medya hesaplarından gördüğüm kadarıyla geniş bir arkadaş çevresine sahip olan biriydi. Ben ise Tarih bölümü öğrencisi, müzikle tek ilgisi dinlemekten ibaret olan bir kızdım, arkadaş grubum ise birkaç kişiden oluşuyoordu sadece. Jimin'in bana seslendiğini duymamla salonun kapısına döndüm.

"Yun! Pizzayı çıkarmayacak mı-" yanıma gelince duraksadı ve "Niye orada dikiliyorsun?" diye devam etti.

"Ah... Ben... şey kapı," elimle kapıyı işaret ettim, "kapı çaldı sandım da" diye yalan söyledim. Muhtemelen bir gariplik olduğunu anlamıştı çünkü anlamaya çalışır gibi yüzüme bakıyordu. İrdelememesi için hızlıca konuştum.

"Ben pizzayı alayım fırından, yanacak yoksa."

Yanından geçip salona girdim ve koltukta oturup sohbet eden üçlüye bakmamaya çalışarak mutfağa girdim. Gerçekten pizzayı biraz daha bekletsek yanacak kıvama gelmişti, üzerindeki peynirler ve kenarları güzelce kızarmıştı. Fırının kapağını açıp pizzanın kokusunun mutfağa dolmasına izin verdim. Bir havlu yardımıyla tepsiyi tuttum, çıkarırken Hoseok'un sesini duydum.

"Yardım edilecek bir şey var mı?"

Bir anda elim ayağıma dolaşmıştı ve ben daha ne olduğunu anlayamadan elimi yakıp acıyla inlemiştim.

"Noldu? Elini mi yaktın?"

Ben cevap vermeden havluyu elimden alıp tepsiyi çıkardı ve tezgaha koydu. Ben ise yere oturup yaktığım elimi tutmuş üzerine üflüyordum. Yanıma eğilip elimi ellerinin arasına aldı ve işaret parmağını yanığın çevresinde gezdirdi. Gözlerim yüzüne çıktı, ciddi bir şekilde elime bakıyordu. O da baktığımı hissetmiş gibi kafasını kaldırdı, bakışları birkaç saniyeliğine yumuşadı ama anında tekrar kaşları çatıldı. Ne olduğunu anlayamamıştım.

"Ağladın mı sen? Çok mu acıdı canın?"

Baş parmağıyla göz altıma dokundurdu, o parmağını değdiğinde ağladığımı anlamıştım. Zaten canım yandığında gözlerim dolardı hep. Başımı hayır anlamında iki yana sallayıp cevap verdim.

"İyiyim o kadar çok değil, ilk anda acımıştı biraz"

"Gel soğuk su tutalım, acısını alır hem. Sonra da yanık kremi süreriz."

Önce yanağımdaki parmağı yerinden ayrıldı, sonra elimi bırakıp ayaklandı. Üzerini düzeltip kalkmam için tekrar elini uzattı. Uzattığı elini tutup ayaklandım, o da bu sırada mutfak lavabosunu soğuğa getiriyordu.

Elimi tutarak musluğun altına getirdi ve soğuk suyun elimin üstünde kalan yanığa gelmesini sağladı, ben sanki beynim tamamen işlevini yitirmiş gibi ellerimizi izliyordum. Avuçlarımız birleşmiş, onun uzun ince parmakları sıkmadan benim elimi sarıyordu.

"Özür dilerim, o an düşünemedim fırınla uğraşıyor olduğunu. Birden gelip korkuttum seni."

Hafifçe gülümseyip gözlerine baktım, onun da yüzümde dolaşan gözleri gözlerimi buldu. Kendini suçlamasını istemiyordum, ki zaten bir suçu da yoktu.

"Hayır hayır senin suçun değildi, benim dikkatsizliğim yüzünden oldu."

Dudakları kıvrıldı, başını hafifçe eğdi. Boşta olan eliyle kulak memesine dokundu. Konuşmak için dudaklarını araladığı sırada Jimin'in sesi mutfakta yankılandı.

...

Vee bölüm sonu. Umarım beğenmişsinizdir ve okurken keyif almışsınızdır <3

 Umarım beğenmişsinizdir ve okurken keyif almışsınızdır <3

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Mon Coeur T'appartient | Jung HoseokHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin