Yarım saatlik trafikle dolu sıkışık ve dolu olan otobüs faciasından sonra sonunda abimin evine varabildim. Zile parmağımı basmamla abimin beni kucağına alıp döndürmesi bir oldu. Ben ‘ Abi dur napıyosun bu kiloyla nasıl beni taşıyacaksın?’ diye bağırırken abim de ‘ Sus kız zaten zayıflamışsın’ diye bana cevap veriyordu. Ne kadar da iyi anlaşıyoruz değil mi?? Ben de aman be dedim ve işin eğlencesine bakmaya başladım. Bu da ikimizin de kahkahalarla gülüp sonunda karların üstüne düşmemiz demek oldu. Tabi biz böyle gülerken Defne ablanın gelip ‘Sizin yerde ne işiniz var çabuk kalkın hasta olucaksınız!!’ diyip bizim eğlencemizi bozması bir oldu. Biz de suratlarımız bir karış içeri girdik. Abimin de benim gibi çocuksu bir kişiliği olduğunu söylemiş miydim? Sanırım Defne abla da böyle düşünüyor olacak ki ‘İkinizde çocuk gibisiniz’ dedi. Abim de ‘Ee kardeşim ayda yılda bir gelir oldu zaten’ dedi ve bana imali bir bakış attı. Ben durur muyum tabiî ki hayır ‘Aaa olur mu öyle şey abicim bak bizimkileri sattım da geldim buraya ben seni unutur muyum hem sen de bize hiç gelmiyorsun ki’ dedim. Sonuç olarak ikimiz de birbirimize sırtımızı döndük ve öyle durduk. Çok saçma biliyorum ama biz de abi-kardeş böyleyiz işte napalım. Ve her zaman olduğu gibi bu sefer de Defne ablanın sıcak çikolatalarıyla günü kurtarıyor. Yaklaşık 5 saat kadar orada oturdum, abimle ve Defne ablayla sohbet ettim. Havanın karardığını gördüğümde kalkmaya karar verdim. Abim ne kadar bugün bizde kal dese de kabul etmedim. Çünkü emrivakilerden hiç hoşlanmam. Tam kalkarken Defne abla beni çağırdı.
-Noldu Defne abla bir sorun mu var?
-Aslında evet canım bir sorunumuz olabilir. Biliyorsun o olaydan sonra abin de en az senin kadar etkilendi ve bugünlerde tekrar kabuslar görmeye başladı. Eminim bunu sana söylemeyecektir ama ben onun için endişeleniyorum. Biliyorsun seni herkesten çok seviyor ve ben senin yardımcı olabileceğini umuyorum. Sen de…
Ama ben dediklerini duymuyordum bile. Aman tanrım olamaz tekrardan başa dönemeyiz abim canım abim benim ben bile yanımda arkadaşlarım varken zor katlanıyorsam kim bilir o kimseye hatta Defne ablaya bile söylemeden nasıl dayanıyor?
O sırada Defne ablanın bana seslendiği duyuyorum ama tepki bile veremiyorum titrediğimi hissediyorum yanaklarımda bir ıslaklık… Hayır hayır Arya abin bunu görmemeli kendini toparla sadece abini düşün bunu yapabilirsin. Ve sesler geri geliyor
-Arya Arya tatlım iyi misin?
-Def Defne a abla bi su alabilir miyim?
-Tabiki canım hemen getiriyorum.
Suyumu hemen içtim nefes alışverişlerimi düzene soktum ve Defne ablayla içeri geçtik. Neyse ki abim kız konuları olduğunu sanıp hiçbir şeyden şüphelenmedi. Çoook uzun süren bir vedadan sonra evden ayrılabildim.
Ama daha kendi düşüncelerime dalamadan Kumsal’ın beni araması işime geldi. Tabi kumsal bana ‘Kızım sen nerdesin! Okul tatil oluyor sen bizsiz bir yerlere gidiyorsun’ demeseydi her şey daha iyi olabilirdi. ‘Kumsal kendimi iyi hissetmiyorum sonra konuşalım mı?’ dedim. Ama Kumsal tabi ki bişeyler olduğunu anladı ve ‘Yoksa…’ sözünü kestim ve ‘Evet o olay’ dedim. Kumsal da ‘Tamam Arya uzatmıyorum ama biliyosun sonra konuşucaz. Haa bu arada numaranı Mete’ye verdim sen sanırım vermeyi unutmuşsun’ dedi ve benim ‘Kumsallll!!’ diye bağırmama kalmadan telefonu kapattı. Harika tamam ben de verecektim ama yine de Kumsal’ın böyle yapması ufff çok sinir bozucu. Ve bilin bakalım düşüncelerimi ne bölüyor? Tabi ki bilinmeyen bir numaradan telefon araması. Lütfen olmasın lütfen olmasın şimdi konuşamam
-Alo?
-Alo Arya ben Mete numaranı Kumsal’dan aldım umarım sorun değildir. Nasılsın? Hemen gidince seni merak ettim.
Harika! Ne kadar iyi bir zamanlama Mete anlatamam off
-Yok ya ne sorunu iyiyim abim hemen beni çağırdı da beni görmek istiyormuş ben de onu kıramadım. Ve bu arada sen sormadan ben söyleyeyim evet bir abim var bizimle değil başka bir evde yaşıyor. Neyse sen nasılsın?
-Hahahah iyiyim bende saat daha 6 birlikte Gökkuşağı Cafe’ye gitmeye ne dersin?
-Senin de dediğin gibi Mete saat 6 akşam oldu ve ben eve gitmek istiyorum açıkçası biraz yoruldum.
-Hadi ama hem beni ekmiş sayılıyorsun kahve içeriz yorgunluğunu da alır.
Ne yazık ki haklıydı.
-Peki tamam orada görüşürüz. deyip kapattım.
Neyse ki bu sefer trafik fazla yoktu. Cafe’den içeriye girdim ve Mete’nin yeşil bölümde oturduğunu gördüm. Hemen oraya geçtim. Mete beni gördüğünde ayağa kalkıp bana sandalye tuttu. Vay be bu çocuk ne kadar da centilmenmiş. O da karşıma geçti ve birkaç dakikalık sessizlikten sonra konu olmadığını anlamış olmalı ki arkadaşlarıyla yaşadığı komik olayları anlatmaya başladı. Birden her şey çok iyiymiş gibi hissettim. Elimde bir kahve dışarıda yağan kar hafif bir müzik ve karşımda beni güldüren bir çocuk… Her şey o kadar iyiydi ki bu ani hiçbir şey bozamaz diye düşündüm. Ama anlaşılan yanılmışım. Çünkü Mete’yle gülerken o sırada masamızın başında 5 kişi belirdi. Başımızı kaldırdığımızda Aman tanrım bu nasıl taş bir varlıktır Türkiye ‘de böyle yakışıklı çocukların olduğunu bilmiyordum. Tamam Mete ve grubunun erkekleri de yakışıklı ama karşımızda duran bu üç erkek resmen yakışıklının daha doğrusu sözlükte farklı bir anlama gelen meteorun somut hali. Ben bunları düşünürken Mete’nin yanımda gerildiğini hissettim ve yanıma döndüm. Gerçekten de Mete burnundan soluyordu. Benim ‘Mete iyi misin?’ dememe kalmadan ismini bilmediğim yakışıklı çocuk ‘ Ooo bakın burada kimler varmış Mete ve ımm sevgilisi mi demeliyim ama dur ya bu kız senin sevgilin olamayacak kadar güzel’ dedi. Ben utancımdan kızarırken Mete ciddi anlamda sinirden kızarıyordu. ‘ Bu seni ilgilendirmez Okan’ Demek adı Okan vayy be yakıştı. Arya şu anda düşünmen gereken şey bu değil bunlara sonra odaklan. ‘Aslında güzel kızlar tam da beni ilgilendirir Mete’ dedi Okan. Bu sırada Okan’ın yanındaki erkekler beni süzerken kızlar da ‘Ayy bu mu güzel biz varken bu çirkin kızla ilgilenmesi olacak şey değil. Gerçi kesin Mete’yle uğraşmak için yapıyor bunu.’ Diye kendi aralarında fısıldaşıyorlardı. O andan itibaren bu kızların kesinlikle birer s….. olduğunu anladım yine de kendimi bozuntuya vermedim. Mete de ‘Okan hemen buradan çekip gitmezsen elimden bir kaza çıkacak demedi deme’ dedi. Okan her zaman yüzünde olduğu o alaycı ifadeyle ‘Yaa ne olacak?!’ dedi. Mete tam ayağa kalkacakken kolunu tuttum ve Mete’nin şaşkın bakışları altında ‘Mete ne işiniz varsa burada yapmayın hadi biraz sakinleş’ dedim. Mete neyse ki bana uyarken Okan ‘Ne yazık ki bu güzel kız haklı Mete bence kavgalarımızdan dolayı yeterince kişiyi rahatsız ettik. Bu iş burada bitmedi. Bunu ikimiz de biliyoruz. Sonra görüşücez’ Bana döndü ve ‘Aynısı sizin için de geçerli adını bilmediğim tatlı kız’ dedi ve grubunu da alıp kafeden ayrıldı. Kapıdan çıktıkları an ‘Mete ne oluyor? Onlar da kim? Sizin aranızdaki sorun ne?’ diye soruları yağdırmaya başladım. Ama Mete benim sözümü kesti ve ‘Arya şu an cidden sakinleşmem gerek sonra her şeyi anlatıcam söz veriyorum ama bana izin ver’ dedi. Ben de sustum. Bütün yolu sessiz bir şekilde etrafı izleyerek ya da en azından ben etrafı izleyerek Mete gözünü tek bir noktadan ayırmaksızın dalgın dalgın yürüyerek geçirdik. En sonunda eve vardığımızda birbirimize ‘Görüşürüz’ dedik ve ben anneme gerekli açıklamaları yaparak odama çıktım. Yatağa girdiğimde ne yaptığımın pek de farkında değildim çünkü kafam o kadar düşüncelerle doluydu ki
Ve nedensiz bir şekilde bu düşüncelerimin başında Mete’nin Okan denen çocukla ne sorunu olduğu vardı…

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gizemli
ChickLitTANITIM O herkese uzak ama bi o kadar da yakın O duygusuz değil sadece duygularını saklamayı iyi biliyor O Arya ve gizeminin çözülmesini bekliyor... (ilk başları sıkıcı gelebilir ama aslında çok komik bir hikayedir)