Sonsuzluk

81 11 7
                                    

Bir önceki bölüm nerede bitse diye bayağı düşündüm çünkü bu bölüm ondan daha olaylı geçecek ve bu kadar olayı bir bölümde kaldırabilir miyiz bilmiyorum zmcmsmcmddk

Medya: Sleeping at Last - Saturn. Benim için çok önemli bir şarkı. Sadece kurguya uyduğu için değil kendiniz için de dinlemenizi çok isterim. Çünkü karanlık gecelerde, kimseyi yanınızda hissedemezken kendi kendinize bu şarkıyı söylemek iyi gelebilir.

Fazla konuşmayacağım.

Iyi okumalar ♡

"Gitmeden önce bana yıldızların zarafetini öğrettin
Işığın durmadan nasıl parladığını, ölümün ardından bile
Tek bir nefeste bana sonsuzluğu açıkladın
Var olmanın bile ne kadar nadir ve güzel olduğunu"

"Kendimi engelleyemeden istedim senden
Hepsini baştan anlatmanı
Yazmayı denedim
Ama asla bir kalem bulamadım"

"Neler vermezdim
Bir kez daha söylediğini duymak için
Evrenin sadece benim gözlerimin görmesi için yapıldığını"

°°°
1.mıntıka ▪︎ Kim Seokjin

"Işıklar hazır!"

"Sağdakini biraz oynatalım."

"Seokjin, tatlım yakanı düzeltelim."

Jimin canlı yayına benimle aynı anda başlaması gerektiği için hızla trene bindirilmiş ve mıntıkasına ulaştırılmak üzere hemen ayrılmıştı.

Görevliler evimin etrafında dört dönüyor her bir detayı ayarlamaya çalışıyorlardı.

Işi bitenler gidiyor, Cressida ve ekibi beni kuşkulu gözlerle izliyorlardı.

Tepki vermeye ya da rol yapmaya gücüm kalmamıştı. Öyle ki Jungkook tekrar trene bindirilmeden ona tek bir kelime dahi söyleyememiş, öylece bakakalmıştım. Ne diyecektim? Sevdiğim herkes ateşe daha da yaklaşırken ne yapacaktım? Henüz dilimi bile tutamazken ne yapacaktım?

Bir köşede oturmuş, birinin yakamdan tutup kaldırmasını bekliyordum. Ama kimse gelmiyordu. Sahi abim neredeydi?

Cinna yan sandalyeye neredeyse çökerek oturduğunda bile bir tepki vermedim. Yayının yakında başlayacağıyla alakalı cümleler sarf ediyordu fakat sözler girdiği gibi beynimi terk ediyordu.

Biliyordum. Yüz kez söylenmişti. Canlı yayına 30 dakika, canlı yayına 10 dakika, canlı yayına 5 dakika... Gözümü diktiğim kameranın ışığı yeşile döndüğü an canlı yayında olacaktım. Biliyordum.

Yayın evimin içinden başlayacak ve çalışma stüdyomu, ufacık bahçemizi, istasyona yakın fabrikaları gezmekle sonlanacaktı. Çok uzun bir program yapılmamıştı. Önemli olan Başkent'e beni tanıtmak ve mıntıkalara işlerini önemsedikleri yalanını yutturmaktı.

• • •

8.mıntıka ▪︎ Park Jimin

Kameranın kırmızı ışığı yeşile döndüğünde tedbirliydim. Ne dediğime, neyi gösterdiğime dikkat ediyordum. Içerideki televizyondan kendi sesimi duyabiliyordum.

Bazen cümleleri uzatıyor, normalde olsa göstermeyeceğim detayları açığa vuruyordum. Mıntıkalar için önemsiz ama Başkent için ilgi çekici olabilecek detaylar... Amacım, Başkent'i eğlendirmek falan değildi. Tek bir amacım vardı, o da zihnimi susturmaktı.

Zihnimde bir kesit, kendini tekrara almış, ara vermeksizin dönüyordu. Aynı mekan, aynı şarkı; kendilerini gösterebilmek için can atıyordu. Bense dehşetle orayı atlamak için her şeyi deniyordum.

Find My Way Back • Jinkook Vmin Sope •Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin