1' Yazmak

236 17 26
                                    

Zil çaldığında oturduğu rahat koltuktan kalkmak zorunda kaldı. Sebepsizce ve bilmeden parmak uçlarında yürüyordu. Kapıya ulaştığında kolu çevirdi ve açtı. Karşısında kimseyi göremediğinde kafasını çıkarıp etrafa bakındı. Gerçekten kimseler yoktu. Kapıyı kapatacağı sırada hemen yerde duran defteri gördü.

Kaşlarını çatarak eğildi ve defteri aldı. Eski, kahverengi kapaklı bir defterdi sadece. Yavaşça ilk sayfasını açtı, merakını cezbetmişti çoktan. Gördüğü el yazısı... o kadar güzeldi ki resmen kelimeler dans ediyordu sanki sayfada. Dudakları aralanmıştı, hayranlıkla kelimelerde gezdirdi parmaklarını. Sanki parmaklarını gezdirince bu el yazısını hissedebilecekti.

Kapıyı kapattı ve içeriye geçti. Az önce açık olan televizyonun sesini kıstı iyice ve ilk sayfanın arasındaki minik kağıdı fark etti daha dikkatli baktığında. Eline aldı ve fısıldayarak okudu kelimeleri. "Bununla ne yapacağımı bilemedim ama bu sende kalabilir gibi hissediyorum. Ne yapacağın sana kalmış." Daha sonra arkasını çevirdi ve adrese benzer bir tanım gördü.

Ne olduğunu anlamamıştı. Saçlarını kulağının arkasına sıkıştırırken sayısız sorudan birkaçını net bir şekilde düşündü. Bu neydi ve kimin için gönderilmişti? Bu kağıdı kenara koydu yavaşça. En üstteki satıra baktı önce. Tarih göremediğinde daha da meraklandı. İlk sayfayı okumaya başladı dizlerini kendine çektiğinde.

Ben Hera. Böyle mi başlamalıyım? Zaten beni tanıyorsun aslında. Bu defteri bana sen hediye ettin. Verirken de "Yazmak iyi gelir belki." dedin güzel gülümsemenle. Bilmiyorum, herkese basit gibi görünen bu defter içimi sıcacık yaptı ellerinden aldığımda. Bu sayfalara ne yazacağımı bilmiyorum, doldurabilir miyim, onu da hiç bilmiyorum. Ama sen aldığın için yazmak istiyorum bir şeyler.

Ah, buldum galiba. Sana yazacağım. Evet, sana. Ama bunlar hiç eline ulaşmayacak, neden mi? Şu an karar verdim bu fikre. Sana yazacağım ama ulaşmayacak gözlerine. Çok eğlenceli geldi bu. Kendimi bir dahi gibi hissediyorum. Sana söyleyemediğim her şeyi yazabilirim buraya. Ve biliyor musun? İsmini de söylemeyeceğim. Defterim bile bilmeyecek senin ismini. Deliriyorum galiba... Bilmiyorum, kendime eğlence arıyorum işte.

Büyük ihtimalle bu defteri yakarım vakti gelince. Geride böyle bir şey bırakmak ister miyim, bilmiyorum. Çocuklarım ne düşünür sonra? Büyük ihtimalle 25'lerimde sevmediğim veya doğru düzgün tanımadığım bir adamla evleneceğim bir anda. Kendimi nedense böyle bir gelecekte görüyorum. Daha sonra çocuklarım olacak ve onlardan başka kimseyi sevemeyeceğim bir daha. Onlar büyüyüp sana olan sevgimi anlattığım bu defteri bulursa ne düşünürler anneleri hakkında?

Bilmiyorum, gerçekten üzülürler benim için. Neden seninle birlikte olmayı denemediğim için veya neden korkaklık yaptığımdan bu durumda olduğumu sorarlar belki. Biliyor musun, belki de karşına çıkar her şeyi söylerim. Kaybedecek neyim var? Belki başlayan yeni arkadaşlığımız. Emin değilim. Ve sen... fazla iyi görünüyorsun her şey için. Güzel bir eşin ve tatlı çocukların olur ileride. Çok iyi bir baba olacağına eminim. Konudan konuya mı atlıyorum? Düşüncelerim biraz sabırsız ve karışık.

Bu arada gerçekten sana takıntılı değilim. Sadece hoşuma gidiyorsun. Belki herkesin bir zamanlar hissettiği ama gerçekten kısa süren kelebekler gibisin. Çünkü bilirsin, kelebeklerin ömrü kısa olur derler.

Hızla gözlerini gezdirdiği satırlarda kayboluyordu. Okumak istiyor, okudukça boğulacak gibi hissediyordu. Kimdi bu yazıların sahibi? Kim yazmıştı? Ve... kime yazmıştı? Aslında bir soru daha vardı. Neden evlerinin önüne bırakılmıştı bu defter? Ona mı gelmişti? Kime gitmesi gerekiyordu?

Aklında sorular dolanırken içinden çıkardığı minik kağıdı yeniden içine koyup kapattı defteri. Gözlerini kapattı ve sorularla yalnız bıraktı kendini. O sırada kapının açılma sesi duyuldu evde.

Günlük [jhs]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin