2' Doğum Günü

84 9 7
                                    

Sen o kadar tatlı, o kadar sevimlisin ki yanaklarını sıkmamak için çok zor tutuyorum kendimi. Öyle güzel gülümsüyorsun ki beni görünce... kalbim hızlanıyor desem yeridir. Ara sıra yanıma geliyorsun, beraber saçma şeylerden konuşuyoruz ve bundan gerçekten çok memnunum. Ama bana gülme öyle, bana az önce bahsettiğim gibi gülümseme. Lütfen, yapma bunu.

Keşke bir gülüşüne bile hızlanmasa kalbim. Çok saçma bu. Ellerim bile titriyor yanındayken. Resmen karnım kasılıyor, yeniden kelebekler geliyor. Ne zaman ölecekler, bir fikrin var mı? Gerçekten ömürlük burada kalacaklar gibi görünüyor. Ah, hayır, bu çok korkunç.

Bugün salı ve yarın senin doğum günün. Sana ne almam gerektiğini çok düşündüm. Tam olarak az önce yazmaya başladığımda şimşekler çaktı beynimde. Sana defter alacağım. Yazmak belki iyi hissettirir seni de. Ne yazacaksın bilmiyorum ama, umarım kullanırsın bir şekilde.

Ah, minik bir doğum günü partisi vereceğini söyledin. Bunu yazmayı unutuyordum az kalsın. Beni orada görmeyi arzuladığını anlattın okuldayken. Ama bilmiyorum. Özür dilerim net bir cevap veremedim. Yüzün bir anda düştü. Bu resmen beni parçalayıp bitirdi, inan bana.

Gelir miyim, bilmiyorum. Evinde olacak. Nasıl bir şey olacak bir fikrim yok. Minik bir doğum günü partisi... Basitçe hediyeni vermek ve yeni yaşını kutlamak istiyorum. Bu gerçekten çok yorucu, fazla düşünüyorum çünkü.

Evet, doğum günün. Ve parti? Elit bir parti daha doğru olur. Buradaki insanlar çok güzel giyinmişti. Biraz kötü hissettiğimi söyleyebilirim aralarında. Ama beni gördüğünde hızlıca yanıma geldin kimseye dikkat etmeden. Herkesin arasında sarıldın bana. Belimden tuttun sıkıca, kıkırdaman doldu kulağıma. Gelmekle ne kadar doğru bir karar verdiğimi anladım o an.

Amcanla, kız kardeşinle, birkaç kuzeninle tanıştım. Okuldan fazla kişiyi çağırmamıştın. Onlarla konuştum ve takıldım. Aslında gerçekten güzel vakit geçirdim. Tabii annenin gözlerini saymazsak.

Baban iş gezisindeymiş galiba. Belki o severdi beni. Pek sanmıyorum aslında. Ama onun buraya gelememesi tuhafıma gitti biraz. Sana bunun için üzüldüğümü söylediğimde anlamadığını söyledin bana. Çoğunlukla doğum günlerini kaçırdığını ekledin minik bir gülümsemeyle. Ama oğlunun dünyaya geldiği günü kutlamak istemez miydi baban ailesiyle? Sana bunu söylemedim ama bence sen de üzülüyorsun bu duruma.

Hediye kısmı... biraz uzun ve sıkıcıydı. Bak, sana yalan söylemiyorum. Yalandan hiç hoşlanmam ben. Ama... artık bir araban var? Bilmiyorum, bu gerçekten şaşırtıcıydı. Annenin sana hediyesi güzel bir araba. Arabalardan anlamam ama içinde güzel görüneceğin kesin. Çok mutlu oldun, onun yanındayken sizi izledim bir süre.

Anne ve oğul, o kadar benziyorsunuz ki birbirinize korktum resmen. Onun inci kolyesi, güzel kıyafetleri ve senin bileğini saran saatin, ceketin... bilmiyorum her hareketin gerçekten naziklik ve kibar dolu. Annen de öyle. Bu yüzden benzettim belki. Aşırı hiçbir hareketin yok, fazla bir kelimen yok.

Sana aldığım defteri verirken utandım. Ama sen sanki aldığın en güzel şeymiş gibi cevap verdin bana. Yeniden bana sarıldığında gerçekten bunu hak etmek için bu kadar iyiliği ne zaman yaptığımı sorguladım.

Ve en iyi o zaman fark ettim. Sana verebileceğim şeyler o kadar sınırlıydı ki. Çok sınırlıydı hatta. Sana sevgimden ve minik bir defterden başka bir şey veremezdim ben.

Minji'nin kaşları çatılmıştı. Bunları yazan kişinin niye bu kadar karamsar düşündüğünü anlamıyordu. Sayfayı çevirdi hızla.

Sen annene benzemiyorsun. Bunu neden bu kadar geç fark ettim bilmiyorum. "Seninleyken kendim olabiliyorum." dedin bana. Bu sağladı yeniden hareketlerini gözden geçirmemi. Sen normal bir genç gibisin.

Eğlenmeyi seviyorsun, saçma şeylerden konuşmayı seviyorsun, arkadaşlarınla vakit geçirmeyi seviyorsun. Sen benimle olmayı da seviyorsun. Çünkü benimle olduğunda havaya bıraktığın gülücükler diğerleriyle olduğunda yaptığın gibi değil. Ah, seninleyken kendim olabiliyorum, o kadar çok şey ifade ediyor ki bana. Bunu duyduğuma gerçekten çok mutlu oldum.

Kahve, yoğun gözlerini çok daha fazla hissediyorum üzerimde. Bu beni heyecanlandırıyor. Güzel olduğumu söyledin geçenlerde. Ah, bunun hissettirdiklerini bir bilsen. Belki yanındayken ellerim titremiyor artık ama... kelebeklerim yaşıyor hâlâ. Ve ben hâlâ ölmelerini bekliyorum. İnan, bence sadece iki iyi arkadaşız biz. Seni ve arkadaşlığını kaybetmekten çok korkuyorum.

Minji üzgünce kırpıştırdı gözlerini. Yazılanlardan çıkardığına göre ikisi de birbirinden hoşlanıyordu işte. İşlerin bu kadar zorlaşmasına, bu kadar karmaşıklaşmasına gerek var mıydı? Onlara ne olacağını çok merak ediyordu. Sayfayı çevirdi hızla.

Günlük [jhs]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin