6' Misafir Odası

55 7 6
                                    

Minji aşağıya indiğinde gözlerini merakla gelenlerde gezdirdi. Annesinin kardeşi gelmişti. Hızla ona doğru adımlayıp sarıldı gülerken. Çünkü o gözlerini kocaman açıp "Ne kadar büyümüşsün." demişti ona. "Artık küçük bir çocuk değil." demişti annesi gülümseyerek. Minji'nin yüzünü güzel bir gülümseme kaplamıştı çoktan.

O sırada zil sesi doldurmuştu evi. Minji kapıya ilerlemiş ve açmıştı. Minji'nin yüzünde yeniden kocaman bir gülümseme dolaşırken "Hoş geldin baba." demişti heyecanla. Neredeyse bir aydır evde olmayan babası iş gezisinden dönmüştü.

Hoseok onlara baktı usulca. Kendi babası gelmişti aklına istemeden. Jiwoo hafifçe vurdu Hoseok'un koluna. "Ne oldu? Bir anda durgunlaştın küçük kardeşim." dedi yavaşça. Hoseok burukça gülümsedi bu soruya. Ablası çoğunlukla evde olmadığı için bilmezdi bu manzarayı.

"Hiçbir şey." diyerek cevapladı kısaca. Joel, Hoseok'u gördüğünde hızla selamlaştı onunla. İyi bir adamdı Joel, aslında babasına da benzemiyordu pek fazla. Hatta ablası da annesine hiç benzemiyordu. Minji için mutlu oldu. Onun daha iyi bir ailesi vardı.

"O kadar acıktım ki." dedi Hoseok elini karnına atarken. "Hemen bir şeyler hazırlarım şimdi." dedi Jiwoo gülümseyerek. "Hangi rüzgar attı seni buraya?" dedi Joel. Hoseok gözlerini Minji'ye çevirdi. "Çok sevgili yeğenimi görmeye geldim." dedi tatlı gülümsemesiyle.

Minji hızla onun yanına oturduğunda ise kahkahaları dolmuştu odaya. Daha sonra hep birlikte bir şeyler yemişlerdi. Minji hem babasını hem dayısını aynı masada görmekten çok mutlu olmuştu. Beraber gülmüş ve birçok şeyden bahsetmişlerdi. Hoseok'a iyi gelmişti bu. Ailesiyle birlikte olmayı seviyordu.

İki sene sonra mezun olacaktı liseden Minji. Hoseok ona her baktığında ne kadar hızlı büyüdüğünü düşünüyordu. "İşler nasıl gidiyor?" dedi Joel. Hoseok tatlı gülümsemesiyle "Gayet iyi." diyerek cevapladı. "Aslında bazen biraz sıkılıyorum." dediğinde ise Minji'nin tatlı kıkırtısını kazandı.

"Gül bakalım sen." dedi Hoseok ona dönerek. "Senin dersleri sormalı." dedi tatlıca. Minji gözlerini annesine çevirdi ve dudaklarını araladı. "Bence gayet iyi gidiyor." dedi gülümseyerek. "Şu sıralar biraz kafan dağınık sanki." dedi annesi kafasını eğerken. Minji bir süre sessiz kaldı ama daha sonra "Yeni bir kitaba başladım." dedi sessizce.

Bu konu çoktan başka bir konuya bırakmıştı kendini. Yemekler bittiğinde Minji, Hoseok'a dönüp "Anlayamadığım birkaç konu var, yardım eder misin?" demişti hızla. Hoseok "Elbette." derken beraber kalkmışlardı masadan.

Yukarı kata çıktıklarında Hoseok bu evin hâlâ eski hâline ne kadar benzer olduğunu düşünmeden edemiyordu. Ablası neredeyse hiçbir şeyi değiştirmemişti. Kendi odasının kapısı ise her zamanki gibi kapalıydı. Minji'nin odasına girerken göz ucuyla bir kez daha baktı odasına.

Kendi çantasını masanın üzerine koyup kalemini aldı içinden ve Minji'nin getirdiği fazla sandalyeye oturdu Hoseok. "Aslında anlamadığın konulara daha iyi çalışırsan çok zor olmadıklarını görürsün." dedi gülümseyerek. "Biliyorum." dedi Minji bu kelimeyi uzatarak.

Beraber ders çalışmaya başladıklarında zamanın nasıl aktığını bilmiyorlardı. Minji fazlasıyla odaklanmıştı ve dayısından kapabildiğini kapmaya çalışıyordu. Hoseok da onun anlayabileceği bir seviyeye getirmeye çalışıyordu anlatma tarzını. Bazı konuları tam olarak hatırlamasa bile hızlıca Minji'nin kitabında göz gezdirdikten sonra anlatmaya başlıyordu.

Beraber ders çalışırken Minji'nin ilgisini çekmişti bir şey. Hoseok'un masanın üzerinde duran çantasının içinde sanki oraya ait olmayan eski bir defter duruyordu. Ara verdikleri bir sırada Minji merakla uzandı deftere doğru. "İçine ne yazıyorsun bunun?" dedi yavaşça eline aldığı sırada. Hoseok hızla elleri arasındaki defteri aldı. Hoseok'un gergince yutkunduğunu gördü Minji. Merakı iyice kabarmıştı.

"Öylesine bir şeyler." dedi sessizce. "Ama gerçekten çok merak ettim." dedi Minji gülümseyerek. "Bilirsin, günlük gibi bir şey, yani galiba..." dedi ve defteri çantaya geri koyarken düşünüyor gibi yaptı. "Senden iki veya üç yaş büyüktüm yazmaya başladığımda." dedi gülümseyerek.

Minji'nin aklına okuduğu defter gelmişti istemeden. "Sen de günlük tutmalısın." dedi Hoseok, onu cesaretlendirerek. "Daha doğrusu benimkine günlük diyemezsin, aylık veya yıllık daha doğru olur." dedi kıkırdayarak. Minji'yi de güldürmüştü bu cümleleri.

Annesi odaya girdiğinde elinde meyve tabakları vardı. "Daha yeni geldi ama sen hemen masaya oturtuyorsun kardeşimi." dedi Minji'ye, hafif kızgın ama aynı zamanda şakacı bir sesle. Hoseok kıkırdamıştı bu cümleye. "Beni senden daha çok seviyor da kabul ediyor." dedi Minji onay bekler gibi Hoseok'a döndüğünde. Bu hepsinin yeniden gülmesini sağlarken bir şekilde zaman akıp gidiyordu.

Vakit geç olduğunda ve anlamadığı konuların çoğunu beraber bitirdiklerinde ikisi de kalktı. Minji'ye iyi geceler diledikten sonra odasının kapısını örterek çıktı Hoseok. Derin bir nefes alıp kendi odasına baktı yeniden. Ani bir kararla oraya doğru adımladı ve açtı kapıyı. Odası aynı bıraktığı gibiydi, hatta hiç dokunulmamıştı. Çoğu yer tozlanmıştı.

Hoseok rahatsızca kıpırdandı durduğu yerde. Buradaki tatlı anıları onun canını yakıyordu şimdi. Kafasını eğip kapıyı örttü. Minji'nin odasının yanındaki misafir odasına doğru ilerledi. "Minji'yle ilgilendiğin için teşekkürler." dedi ablası. "Ne demek." dedi Hoseok gülümseyerek. "Yorgunsundur şimdi. İyi geceler sana." dedi Jiwoo usulca. "Sana da." dedi Hoseok ve misafir odasının kapısını açıp içeriye girdi.

Jiwoo kardeşinin odasına baktı. Niye burada kalmak istemiyor, diye düşündü kendi kendine. İçi pek huzurlu değildi misafir odasında kalmasında. Ama buraya her geldiğinde misafir odasında kaldığı için buna fazla kafa yormadı ve uyumak için odasına gitti. Hoseok bu gülümsemelerin ardından yorulmuştu.

Aslında Hoseok yıllardır yorgundu, yıllardır dinlenmeye ihtiyacı vardı. Bu eve gelmek bile bir ağırlık veriyordu yüreğine. Çantasına uzandı, defteri elleri arasına aldı. Aynı zamanda hemen yanındaki odada olan Minji de kendisine gelen defteri açmıştı, kaldığı cümleyi arıyordu gözleri.

İşte, tam olarak kaldığı yeri bulmuştu Minji. Yanındaki odada kalan Hoseok'a yazıldığını bilmediği bu cümleleri heyecanla, üzüntüyle ve hayranlıkla okumaya başladı.

Günlük [jhs]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin