Eve gitme zamanım gelmişti. Koridora çıktığımda gözlerim hep onu aradı ama yoktu. Yoluma devam ettim bende mecburen. O farklı duygu içimden çıksın istiyordum bir yandan da güzel birşeydi benle belkide bir ömür kalsın istiyordum. Ama şuanda odaklanmam gereken evdeki halletmem gereken işler ve yarı zamanlı işimdi.
Eve gittiğimdi karşılaştığım manzara bana göre aynı olan şeydi. Pislik babam kendi gibi iki pislikten dayak yiyordu. Normal zamanlarda karışmam bu tarz olaylara ama bugün farklıydım. Olaya elkoymam gerektiğini düşündüm ve görünüşümle örtüşmeyen şekilde kibarca evden ayrılmalarını istedim. Bu sözlerden anlamaları imkansızdı ama şansımı denemek istedim. Kibar sözler yerini uçan tekmelere bırakmıştı. Kendimle övünmeyi sevmem ama onları fena haşat etmiştim.
- Barbara kızım müthiştin. Bu kadar iyi dövüştüğünü bilmiyordum.
- Sen benim hakkımda zaten birşey bilmiyorsunki. Bunu bilmemenede şaşırmamak gerek. Ben gidiyorum.
- Nereye?
("Cehennemin dibine" demek istesemde diyemedim.)
- yarı zamanlı işime.
Hızlıca hazırlandım ve çabucak evden çıktım. Bu sefer müzik çalıyordu, üstümde ise yeşil kazak vardı. Ben bile kendime şaşırmaya başlamıştım ki dışardakiler nasıl şaşırmasın.
İş yerime gelmiştim. Küçük bar gibi bir lokantada garson, temizlik vb. birçok işle uğraşıyordum. Bu çalışmanın karşılığınıda alıyordum. Patronumu çok severdim benim için bir abi kadar değerliydi. Onunla daha 8 yaşımdayken tanışmıştım. Kendini tekrarlayan günlerden birindeydim yine, eski evimizdeydik annemle babam büyük bir tartışma sürdürürken evden ağlayarak uzaklaşmıştım. O gün parkta kaydırağın altında ağlarken tanışmıştık. İçkinin dibine vurmuştu, hangi günde olduğumuzu bile bilmiyordu ama yinede beni o kaydırağın altında bıkmadan dinledi. O zamandan beri en iyi insan arkadaşım, tek abim gibi.
İşime gittiğimde sevinçli bir edayla "merhaba" dedim. Şok olmuş şekilde bana bakıyordu.
- Merhaba tanışıyormuyuz hanımefendi?!
- Alay etmeyi bırakmalısın James amca!
- Sende bana her kızdığında amca demeyi bırakmalısın. Bugün ne oldu sana böyle? Mükemmel görünüyorsun.
- Hiç birşey. Niye sordun?
- Yalanı bırak, ben nasıl olsa senden öğrenirim şimdilik serbestsin. Müşterilere dua et.
- Tamam patron!
Masalara servis işine başlamıştım tam o sırada içeriye Sam girdi. Kalbim ışık hızıyla hareket etmeye başladı. Bana doğru yaklaştı.
- Selam Barbara.
Donakaldım. Bir anda irkildim.
- İnlemelerin durmuş bakıyorumda. Gezmeye bile başlamışsın.
- Bu konuda derin tecrübelerim var. Artık sorun olmuyor.
Kalbim küt küt, hızla atıyor. Ah ne olduğunu bir anlasam.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UNUTTUĞUM BEN
DiversosÖzgür yaşantıma amaç eklemek yerine amaçsızlıkta ömrümü geçirmek istedim ama.......