Güneş ışıkları yarım yamalak yansıyordu. Ağaç engelliyordu çoğunu. Kalan ışınlar açık mavi saçlı, mavi gözlü oğlanın yüzüne yansıyordu. Sol kolunu anlına koymuş ve bir bacağı hafif kırık bir biçimde yukarıdaydı. Uyumamıştı ama mayışmıştı. Yanında oturan Xingqiu ise "Bitki Bilimi " isimli bir kitap okuyordu. Kuşların sesi cıvıl cıvıldı. adeta bir şarkı söylüyorlardı. Rüzgar sıcak esiyordu. Derin bir nefes aldı Xingqiu. Birkaç saniye tutup geri verdi. Kitap okumaktan bunalmış gibiydi. O da Chongyun gibi uzandı ve ona döndü tüm bedeniyle. İki elini de sol kulağına koydu. Gözü kapalı kestiren Chongyun'u izledi bir süre. Çok eşsiz bir manzaraydı. Hafızasını kaybetse bile bu görüntüyü unutmayacağını düşündü. Chongyun gözlerini araladı ve Xingqiu'ya döndü. "Sıkıldın mı?" diye sordu Chongyun. "Benim eğlencem sensin unuttun mu?" dedi Xingqiu kıkırdayarak.
__
Etrafta dolaşırken önlerinden bir ok geçti. Bunu atan bir anemo kullanıcısıydı. Kime ait olduğunu tahmin ettiler. Venti koşar adımlarla yanlarına geldi. "İyi misiniz?" dedi endişeli bir şekilde." İyiyiz. Okun bize gelmedi." dedi Xingqiu. Venti yine de onları baştan aşağı süzdü. Artık emindi "Üzgünüm ağaçtaki sincabı vurmaya çalışıyordum." dedi gülümseyerek. "Bu arada nereye gidiyorsunuz?" diyerek de ekleme yaptı. Xingqiu, Chongyun'a baktı. Chongyun ise biraz düşündü ve "Bilmiyorum." dedi. Bunun üzerine Venti "Sizinle gelmemde bir sakınca var mı? Eğlenceli tiplere benziyorsunuz." dedi. Xingqiu sorun etmedi. Chongyun ise yapacak bir şeyleri olmadığı için bir kişiden zarar gelmeyeceğini düşündü. Xingqiu göz ucuyla Chongyun'a baktı. Kendinden emin göründüğü için "Tabi ki gelebilirsin." dedi.
__
İşte gelmişlerdi. Venti'nin mekanı. İçeri girdiler. Burası Monstadt'de bir bardı. Venti aralarına geçip "Kendinizi yabancı hissetmeyin. Buradaki herkes çok iyidir." dedi zorla gülümser gibi. Kırmızı saçlı havalı bir barmen vardı. Arkası dönük olduğu için yüzünü göremediler. Venti yanına gidip. "Bugün nasılsın Diluc?" dedi. Barmen Venti'ye doğru dönünce Chongyun biraz şaşırdı. Barmen Diluc'tu. Xingqiu, Chongyun'un kulağına yaklaşarak "Burayı önceden keşfetmememiz biraz talihsiz olmuş." dedi. Kendi aralarında gülüşürlerken Diluc onlara birer bardak ısmarladı. Teşekkür edip Veti'nin yanındaki sandalyelere oturdular. Venti "Her zamankinden lütfen." dedi. Diluc depoya gidip bir şişe bira getirdi. Venti hepsini dikerken Diluc ikiliyle konulmaya başladı. "Hoşgeldiniz. İlk gelişiniz galiba." dedi ve Xingqiu'ya döndü. "Evet Diluc bizi ağırladığınız için teşekkürler." dedi samimi bir şekilde. Diluc ise "Size kapımız her zaman açık Xingqiu-san." dedi. Chongyun olaydan uzak içkisini yudumluyordu. Tadı gayet güzeldi. "Diluc-san bu karışımı siz mi hazırladınız ?Baya hoşmuş. " diye sormadan edemedi. Diluc hafif gülümseyerek "Beğenme sevindim. Buradaki çoğu şeyi ben hazırlarım. Size özel bir şişe verebilirim." dedi. Venti karşı çıkarak "Bana neden bu kampanyayı daha önce uygulamadın? *Hıck* her seferinde fazlasıyla Mora alıyorsun." dedi. Diluc ona gözünü kaydırdı. Sözünün bitmesini bekleyip yeni konuklarına odaklandı. Venti ona aldırış etmemesini aptalca buldu.
__
"Bugün için teşekkürler. " dedi Chongyun Venti'nin yanından ayrılırlarken. Xingqiu el salladı ve oradan gittiler.
Yolda yürürken Chongyun gökyüzüne baktı. Çoktan gece olmuştu. İstifini bozmadan Xingqiu'ya seslendi. "Hey, sence de Venti fazla sevimli ve samimi değil miydi?" Xingqiu bir anda Chongyun'a döndü. Kaşları çatılıydı. Sinsice gülümseyerek "Benden bile mi?" dedi. Kıskanmış gibiydi ama belli etmemeye çalışıyordu. Chongyun yürümeyi bıraktı Xingqiu'ya döndü. Kızarmıştı. Gözünü başka tarafa kaydırarak "Tabi ki hayır." diye mırıldandı. Şaka yapmak isteyen Xingqiu utandı. "Şakasına demiştim aptal." dedi. Bir süre sessizce yürüdüler. Gece vakti tehlikeliydi ve evleri uzaktaydı ama ikili buna aldırmıyordu. Chongyun yorulmuştu. Xingqiu'nun omzuna dokunarak bir ağacı işaret etti. "Şurada dinlenelim biraz." Xingqiu başıyla onayladı. Ağacın dibine oturdular. Chongyun sesli nefesler veriyordu. Xingqiu ise onu izlerken gerçekten yorulduğunu anladı. Chongyun kendine gelince kafasını kaldırdı. Biraz etrafına bakındı. Gözü bir şeye takılınca Xingqiu'ya döndü. O önünde ışık saçan ateşböceğini izliyordu. Chongyun geri odaklandığı yere döndü ve oradaki çiçeği kopararak "Xingqiu.. Dediklerimde ciddiydim." dedi ve çiçeğin sapını kırıp Xingqiu'nun saçına tutturdu. Çiçekle Xingqiu çok uyumluydu. Nasıl göründüğünü çok merak etse de Chongyun'a dönüp gülümsedi "Teşekkürler." dedi ve ona sarıldı. Bir süre sonra kalkıp Liyue'ye doğru yol almaya devam ettiler.
__
Saçları dağınık bir şekilde uyandı Chongyun. Yatağından kalkıp perdesini araladı. İçeriye sızan ışık gözünü aldığından dolayı kıstı. çoktan bir Liyue günü başlamıştı. Bütün kasaba günlük işlerini yapıyor, maceracılar ise alışveriş yapıp dışarıya gidiyorlardı. Uyandığına yavaştan alışıp yüzünü yıkamaya gitti Chongyun. Suyu açtı ve birkaç saniye çeşmeye odaklandı. Yüzünü yıkayıp dişlerini fırçalarken bugün ne yapacağını düşünmeye başladı. Gözü tam karşsında olan aynanın kenarına kaydı. Xingqiu ve Chongyun'un fotoğrafıydı bu. Xingqiu onun evine gelince siyah bir kalemle bıyık çizmişti resme. "Bugün başka ne yapabilirim ki?" diye geçirdi ve banyodan ayrıldı. Üstünü giyinip saçını taradı. Artık tamamen hazırdı. Evinden çıkıp Xinqiu'nin evine doğru ilerlemeye başladı. Yolda manavdan elma aldı. Xingqiu ağaçtan toplamayı sevmiyordu. Çok yukarıda olduğundan dert ediyordu. Evin önüne geldiğinde camda Xingqiu'yi gördü. Göz göze gelince Xingqiu yerinden kalkıp kapıya koştu. Chongyun içeri girdi. Ona içinde elma olan kese kağıdını uzattı. Xingqiu teşekkür edip aldı. Beraber kahvaltı masasına oturdular. Xingqiu omlet yapmıştı. Üstünde ise "Afiyet olsun <3" yazıyordu. Tabağı chongyun'a uzatırken gülümsüyordu. Chongyun bir tabağa bir xingqiu'ye baktı ve "Üstündeki şey ketçap mı?" diye sordu. Xinqiu kafasını olumlu anlamda salladı ve sandalyesine oturdu. Chongyun omletten koca bir lokma aldı. Chongyun'un ağzı acıyınca xingqiu kahkahalar atmaya başladı. "pffft hala bana güvenebildiğine inanamıyorum. Acı sostu o." Chongyun yanında duran limonatayı yudumladıktan sonra "Sana güvenmeyip kime güveneceğim şapşal." dedi ve gülümsedi. Xingqiu bir süreliğine kendini çok özel hissetti çünkü chongyun'a bir sürü şaka yapıyordu ya da hoşuna gitmeyecek herşey. Buna rağmen araları hâlâ sıkı fıkıydı. Kahvaltıdan sonra şehirden ayrıldılar. Yavaş yavaş ilerlerken Chongyun " Bugün demir kaya toplamaya ne dersin?" diye sordu Xingqiu biraz düşündü ve "Bana uyar." dedi. Konuşarak yürürlerken arkalarından birkaç hırsızın geldiğinden habersizlerdi.